Sümer Ezgü, müzisyen, proje adamı, sosyal sorumlu, Anadolu genci, kültür hizmetçisi. Şubat ayında “Aşka Dair” adında bir albümle sevgililer günü hediyesi sundu. Albümü, hayatı ve daha çok şeyi konuştuk. Sümer Ezgü, yine yüreğini esirgemedi…
Bir yerdesiniz. Uzak bir yerde. Özlüyorsunuz birilerini, bir şeyleri ve bir yerleri. Bir kış. Televizyonu açıyorsunuz. Diyorsunuz biri olsa bir kanalda. Bir söz söylese. Söz söylemese ya da… Yalnız gülse… Öyle bir gülse ki sizi çocukluğunuzun portakal kabuğu kokan sobalı odalarınızın sıcaklığına götürse. Ağabey şefkati olsa. Aileden biri gibi gelse. Aileden biri olsa. Gitseniz şehrin gürültüsünden. Büyümemiş, kirlenmemiş zamanlar gelse hissinize. Ninenizin şehirden uzak, sıcacık bozkır duruşu kucaklasa sizi o televizyondaki ağabeyden. İşte öyle bir ağabey: Sümer Ezgü.
Röportaj: Arslan Karadayı
Son çıkan albüm “Aşka Dair”, neden bu ismi verdiğinizi sormayacak kadar net; albümde yer alan eserler aşka dair. Fakat neden özellikle ve yalnız bu dört eser?
Sümer Ezgü: Çünkü daha önce aşk için bu şarkıları yazmıştım. Türkü demiyorum çünkü türkü değil, aşk şarkılarım. Aslında 5 taneydi ama birisini arkadaşlar kopyalamada unutmuşlar.
Onun da adı; “Ellerim Bağlandı Benim”di, ne ilginç ki kaydı da bağlandı kısmeti yokmuş. ‘Sevdan’, ‘Gül Kurusu Akşamlar’ ve ‘Sular Duruldu’ ait olduğu yıllardaki albümlerde yer aldığı orijinal şekliyle kaydedildi. Yaban Gülü çok eski kayıttı onu biraz daha bugüne taşıdık. Saksafon, piyano ve akordeon kullanıp daha jazz havasında ve gece müziği tarzında yaptık.
“Yaban Gülü” efsane olmuş bir eser. Yeni düzenlemesi ile çok farklı bir tada bürünmüş. İlk dinleyişimden bu yana (yıllar önce dinlemiştim); bir sevgiliye seslenişten ziyade, çok derinlerde bir ağıttır bende uyandırdığı his. Sanki gencecik bir hayatın bir şekilde harcanıp gitmesi… Nedir Yaban Gülü’nün sırrı?
Sümer Ezgü: Yaban Gülü heder olmuş aşklardır. Ziyan edilmiş hak ettiğine düşememiş yüreklerdir. Hata sonucu kendine yanan çok insan vardır. Genç kızlar, delikanlılar… Sevdiğine yanan elinden kaçıran ve onun mutsuzluğuna kahreden…
Albümde yalnız bu eser yeni haliyle yer alıyor. Diğerleri orijinal kayıtlar. Önümüzdeki dönemler için yeni bir albümün habercisi mi acaba bu albüm?
Sümer Ezgü: Single modasına uyup çıkardım bu albümü. Geçmiş albümlerde kullandığım ve gönüllere düşen aşk şarkılarımı sevgililer gününe özel topladım. Benim son iki albümüm “Ege Toros Yörük ve Türkmen Türküleri” 1 ve 2 serisi olarak çıktı. Yeni albümüm bunun 3. Serisi olacak. Yörük, Türkmen, tahtacıların havaları..
Peki sizin için müzik nedir?
Sümer Ezgü: Müzik duyguların seslerle ifade biçimidir. Seslerin kaynağı kozmozdur. İnsan ve doğa ilişkilerini hatta yaradılışı anlatır müzik.
“Yaratılışı anlatır müzik” dediniz de… Geçtiğimiz günlerde değerli tiyatro sanatçısı Baykal Kent (Allah rahmet eylesin) vefat ettiğinde, sosyal paylaşım sitesi hesabınızdaki mesajınız ilgimi çekmişti. Yanlış hatırlamıyorsam “Elbiseyi bıraktın gittin Baykal ağabey.” demiştiniz. Bu anlamda hayata bakışınız nedir?
Sümer Ezgü: Yaşamın doğumla ölüm arası kısalıkta olmadığını düşünüyorum. Gerçeğin geçici elbisemiz olan beden değil, içindeki ölümsüz öz enerji olduğunu, bu bedenle yaşamın yeni bir deneyim olduğunu, beden vasıtasıyla öz tekamülümüzün geliştiği ölçüde yüce Yaratan’ a her seferinde biraz daha ulaştığımızı düşünüyorum. Yani ölümün ruhu teslim etme değil, bedeni toprağa teslim edip, öz enerjinin hakka doğru yolculukta olduğuna inanıyorum.
Müzisyenliğinizin ötesinde bir proje ve sosyal sorumluluk insanısınız. Savaş, kadına şiddet gibi insanlık yarası konuların yanında; eğitim, kültürün yeni nesillere taşınması gibi konuları adeta kendinize görev biliyorsunuz. Hayalinizdeki dünya nasıl?
Sümer Ezgü: Savaşların yaşanmadığı, etnik ve dinsel ayırımların üzerine çıkmış gerçek insanlığın var olduğu, doğal kaynak ve yaşamın farkında olup tahrip edilmediği, paranın değil canlının odak olduğu, şiddetsiz, sevgi kaynaklı bir dünya hayal ediyorum.
Kültürümüzün renklerini dünyaya sıra dışı işlere imza atarak haykırdınız. Rus Çarlık Orkestrası ile yaptığınız proje, Almanya’da çoğunluğunu Alman dinleyicilerin oluşturduğu dinleyici topluluğuna Alman rock sanatçısı Peter Bursch ve grubu All Star Band ile verdiğiniz konser, Burdur Atatürk Stadyumu’nda 20 bin 328 kişi ile ‘Teke Zortlaması’ oynatarak Guinness rekoru denemesi ve şimdi de senfonik sipsili konser… Nasıl tepkiler aldınız?
Sümer Ezgü: Bu tarz çalışmalar müzikte yeni uçuşlar oluyor. Sınırları yok ediyorsunuz. İzleyiciler açısından insan ayırımı kalmıyor, bir birleşim yaşanıyor. Aslında sanatın asıl işlevi de budur. Köylü ya da şehirli farklı ekonomik yapıdaki insanları, farklı milliyetteki ve inanıştaki insanları birleştiriyorsunuz. Bundan iyi geri dönüş olur mu?
Gençlik dönemlerinize baktığımızda, aslında proje insanı Sümer Ezgü’nün o yıllarda bugünlerin haberini verdiğini görüyoruz. Halk oyunları, spor, müzik çalışmalarınız hususunda çok aktifmişsiniz. Tecrübelerinizden yola çıkarak gençlere tavsiyeleriniz neler?
Sümer Ezgü: Yaşamda ekilenler biçiliyor. İnsan geçmişini, yakın çevresini, farklılıkları, doğasını, dünyasını fark ettikçe değer kazanıyor. İnsanlara üretmek ve paylaşmak çok güzel bir şey. Bunun için dürüst olmak gerekli. İlişkilerin iş elde etme odaklı olması yerine insan odaklı olması daha huzur verici. Aslında yaşam yetenek değiş tokuşudur. Bunun için fazla zorlamaya gerek yok! Herkes eğittiği ve geliştirdiği yeteneğinin ürününü paylaşıma açıyor. Egoları kişisel böbürlenmeden çıkarıp bu üretimin kamçısı olarak düşünmek ve kendimizi keşfettikten sonra birer aracı olduğumuzu bilmek yetiyor.
Bundan sonrası için planlarınız neler?
Sümer Ezgü: Bundan sonra da üretime devam edeceğim. Tekrar televizyon programı yapmam için talepler var. Üniversitelere yönelik program. planladım. Yörük Ali’nin filmini ve ayrıca Atatürk’ün Antalya’ya ilişkin yaşadıklarını kısa film olarak çekmeye karar verdim. Özellikle sanal ortamda yasal sitelere yüklemeyi amaçlayan albüm üretimim sürecek. Anjelika Akbar’ın piyanosu ile sipsi ve cura gibi yörük sazlarının yolculuğunu şimdilik Antalya’da konserlerde çalacağız. İnsanlık hizmetim olan doğa, sağlık, yaşlılar, hastalar, eğitim gibi konularda sosyal projelerde yer alacağım. Anadolu müziğini dünyada etnik müzik etkinliklerinde çalmayı arzu ediyorum. Dünya barışı için her yerde ve beni dinleyen herkese müzik yapacağım.
Sözleri Sümer Ezgü’ye ait olan; ‘Anadolu’dan Geldik’
Bozkırlardan yaylalardan, kıyılardan ovalardan,
Derelerden, tepelerden, Anadolu’dan geldik!
Yaylalarda yiğitlerin harman olduğu,
Güzellerin cilve yapıp kısmet bulduğu,
Anaların yüreğinin yanık olduğu, Anadolu’dan geldik!
Dağlardan ilham alırız, topraktan fidan alırız,
Fidanda orman görürüz, Anadolu’dan geldik!
Kavimlerle biz yerleştik, et tırnak olduk kaynaştık,
Törelerle biz paylaştık, Anadolu’dan geldik!
Komşusuna güvenip de kilit vurmayan,
Karnı toksa aç olana lokma yollayan,
Misafire döşek verip kendi yatmayan, Anadolu’dan geldik!
Atalara selam olsun, bozanlara kelam olsun,
Bu dünyaya sedam olsun, Anadolu’dan geldik!
Sıyrılıp kibri attık, olgun başak gibi yattık,
Hamdık piştik tövbe ettik, Anadolu’dan geldik!
Eflatun’da bizden dostlar, Yunus da bizden,
Bektaş Veli Dergahı’nda coşanlar bizden,
Çağrısında Mevlana’ya koşanlar bizden, Anadolu’dan geldik!
Uygarlığa beşik olduk, inançlara eşit olduk,
Sevdalara çeşit olduk, Anadolu’dan geldik!
Türkiyelim unutma sen, açan gülü kurutma sen,
Bizi bize darıltma sen, Anadolu’dan geldik!
Kardeş kavgasına kurban gittik de no’ldu?
Aynı topraklarda düşman durduk da no’ldu?
37 cana kıydık da no’ldu? Anadolu’dan geldik!
Ekmeğin peşinden koştuk, gurbetin suyunu içtik,
Diyardan diyara göçtük, Anadolu’dan geldik!
Bedel başlık parasına, güdülen kan davasına, Karşı çıktık hakçasına, Anadolu’dan geldik!
Cehaleti aşmak gerek, sırtı sırta çatmak gerek,
Hep ileri gitmek gerek, Anadolu’dan geldik!