Böbrek Sağlığı İçin Ne Yapmalı?

Böbreklerimiz, vücudumuzu dengede  tutan en önemli organlardan biridir. Aşırı tuz tüketimi, sigara kullanımı, şişmanlık, tansiyon, şeker hastalığı ve az su tüketimi gibi nedenler, böbrek sağılığını olumsuz etkileyerek, ileride kronik böbrek yetmezliğine neden oluyor.

tuz böbrek

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Ünitesi’nden Prof. Dr. Mustafa Arıcı, böbrek sağlığı için, öncelikle tansiyona dikkat edilmesi gerektiğini belirterek, tansiyon damar sağılığını tehdit eden, aynı zamanda böbrek damarlarına da zarar veren ve kontrol altından tutulması gereken önemli bir rahatsızlıktır dedi.

Özellikle, tansiyon, şeker hastalığı ve kalp hastalığı gibi önemli hastalıkları olan kişilerin böbrek sağlığına daha çok dikkat etmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Arıcı, Bu kişilerin ve ailesinde böbrek hastalığı öyküsü olan kişilerin


mustafa arıcı
Prof. Dr. Mustafa Arıcı

Röportaj | Prof. Dr. Mustafa Arıcı

Böbreğimiz vücudumuzun neresinde bulunur, yapısı nasıldır ve görevi nedir?

Böbrekler, karnımızın arkasında, diyaframın altında, omurganın sağında ve solunda bulunan 2 adet organdır. Her bir böbreğin içerisinde, böbreğin temel görevi olan kanı süzme ve temizleme işlevinin yapıldığı yaklaşık bir milyon süzgeç sistemi (glomerül ve tübüllerden oluşan ve nefron adı verilen) vardır. Böbrekler, 7 gün 24 saat durmaksızın vücudu atık maddelerden temizleyerek idrar oluşturan organlardır. Böbrekler bu temel görevin yanında, vücudun iç dengesindeki bütün kimyasal bileşenleri dengede tutma, vücudun sıvı-basınç dengesini sağlama, kan yapımını kontrol etme, aktif D vitamini üretme, vücutta üretilen birçok hormonu katabolize etme (parçalayıp vücuttan atma) vb. görevleri de yerine getirmektedirler.

Böbrek sağlığı

Türkiye’de böbrek hastalığının görülme sıklığı nedir?

Türk Nefroloji Derneği’nin 2010 yılında ülke çapında 18 yaş üzeri 10748 erişkinde yaptığı çalışmanın sonuçlarına göre ülkemizde yaklaşık her 8 kişiden 1’inde kronik böbrek hastalığı vardır. Bu çalışmada elde edilen verilere göre erişkin nüfusta yaklaşık 7 milyon insan kronik böbrek hastasıdır.

Kaç çeşit böbrek hastalığı vardır?

Böbrek hastalıkları değişik şekillerde sınıflandırılabilir. Ama kısaca böbrek hastalıklarını böbrek yetmezliği (akut veya kronik), glomerülonefrit, böbrek taş hastalığı, kalıtsal böbrek hastalıkları, tübülointerstisyel nefritler, idrar yolu infeksiyonları, sıvı-elektrolit denge bozuklukları şeklinde sıralayabiliriz. Bunlar arasında toplum sağlığını tehdit eden en önemli ve en yaygın sorun “kronik böbrek hastalığı (yetmezliği)”dır.

Tansiyon, şeker ve kalp hastalığı olanların böbrek hastalığına yakalanma riski daha yüksektir!

sağlık kalp doktor steteskop

Kronik böbrek hastalığı en çok kimlerde görülür? Kimler risk altındadır?

Kronik böbrek hastalığı (KBH) her yaşta görülebilir. Ancak KBH’nın en sık görüldüğü gruplar; yaşlılar (65 yaş), şeker hastaları, hipertansiyon hastaları, kalp ve damar hastalığı olanlar, nefrit hastaları, şişmanlar, sigara kullananlar, birinci derece akrabalarında KBH olanlar, ailesinde kalıtsal böbrek hastalığı olanlar, sık tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu öyküsü olanlar ve böbrek taş hastalarıdır. Bunlar yanında sosyodemografik etkenlerden düşük gelir grubunda olmak ya da düşük eğitim gruplarında da KBH sık görülür. Toplum sağlığı açısından en büyük risk gruplarını ise diyabet hastaları ile hipertansiyonu olanlar oluşturmaktadır.

Böbrek hastalığı için hangi birime başvurulmalıdır?

Böbrek hastalığı olanlar öncelikle hastalıklarının kesin olarak böbrekle ilgili olup olmadığının tespiti için Aile Hekimlerine ve / ve ya İç Hastalıkları Uzmanlarına başvurmalıdırlar. Böbrek hastalığı olanların teşhis, takip ve tedavilerini ise Nefroloji (Böbrek Hastalıkları) Uzmanları yapmalıdır.

Böbrek hastalığı sessiz bir hastalıktır!

Böbrek hastalıkları nasıl teşhis edilir?

Böbrek hastalıklarının teşhisi oldukça kolaydır. Ancak temel sorun, böbrek hastalıklarının çoğunun belirtisiz yani “sessiz” olmalarıdır. Bu nedenle hastalık teşhisi çoğunlukla geç konulmaktadır. Yukarıda belirttiğim ve KBH açısından risk altında olanlar düzenli aralıklarla böbrek sağlığı açısından temel testlerini yaptırmalıdırlar. Böbrek hastalığının teşhisinde 3 temel yöntem vazgeçilmezdir.

Bunlar (1) kan basıncı (tansiyon) ölçümü, (2) kanda kreatinin ölçümü ile böbreğin süzme gücünün (glomerüler filtrasyon değeri) tayini, (3) tam idrar tahlili ve idrarda albumin varlığının saptanması. Bu 3 yöntem hastaların büyük çoğunluğunda böbrek hastalığının var olup olmadığını anlamak için yeterlidir. Bunlar dışında bazı durumlarda böbrek ultrasonu, böbrek anjiyografisi ve böbrek biyopsisi gibi ileri yöntemler de teşhis için gerekebilir.

Kronik böbrek hastalığı için hangi tedavi uygulanmalıdır?

Kronik böbrek hastalığı erken safhalarda yakalandığında en etkili tedavi kan basıncı kontrolüdür. Bu amaçla kullanılan antihipertansif ilaçların böbrekten protein kaçağını önleme özelliği olması, böbrekler üzerindeki koruyucu etkinin artmasını sağlar. Bunun dışında kronik böbrek hastalığı eğer şeker hastalığına bağlıysa şeker düzeylerinin iyi kontrolü de önemlidir.


Birçok kronik hastalıkta olduğu üzere, KBH olan kişiler sağlıklı bir yaşam tarzını önemsemelidirler. Sağlıklı yaşam tarzının temel prensipleri ideal kiloda olmak, az tuzlu ve sağlıklı beslenmek, kesinlikle sigara içmemek, düzenli egzersiz yapmak ve az alkol tüketmektir. KBH ilerledikçe, böbreğin vücutta düzenlediği birçok sistem etkileneceği hastaların tedavisinde daha farklı ilaçlara ve beslenme tarzında daha sıkı değişikliklere gereksinim duyulacaktır.

Diyaliz, ilerlemiş böbrek hastalığının son evrelerinde yapılan bir tedavidir.

Böbrek yetmezliği olan hastalar için diyaliz çok önemli… Diyaliz nedir ve hastalar diyaliz ile nasıl tedavi edilir?

Böbreklerin vücut için artık yeterli görev yapamadığı noktada hastadiyaliz makine hastane doktorların yaşamda kalmaları için diyaliz tedavisine başlamaları gereklidir. Diyaliz tedavisine tam olarak ne zaman başlanacağına ilişkin standart kriterler yoktur. Erken diyalize başlamak kadar çok geç diyalize başlamaka da risklidir. Diyalize başlamak için ideal zamanı belirlemek ancak hastasını yakın takip eden, hastasına yeterince zaman ayıran bir nefrolog ile hastanın ortak kararı ile mümkündür.

Diyaliz, böbreğin kanı temizleme işlevini kısmen de olsa yerine koyan bir tedavi seçeneğidir. Klasik olarak 2 değişik diyaliz yöntemi söz konusudur. Bunlardan birincisi hemodiyalizdir. Bu yöntemde hastanın kanı vücut dışında bir makine aracılığı ile sentetik filtrelerden süzülerek böbreğin atamadığı üre, kreatinin vb. maddelerden temizlenerek hastaya geri verilir. Klasik bir hemodiyaliz seansı minimum 4 saat olmalıdır ve bu işlem haftada 3 kez tekrarlanmalıdır. İkinci diyaliz yöntemi ise periton diyalizidir. Bu yöntemde hastaların vücudu atık maddelerden, hastanın kendi karın zarı aracılığı ile temizlenir. Hemodiyaliz genellikle bir diyaliz merkezinde, sağlık personeli ve diyaliz makineleri aracılığı ile gerçekleştirilir. Bu işlemin, özel eğitim verilmiş hasta ve hasta yakınları tarafından evde yapılması da mümkündür. Periton diyalizinde ise hasta, eğitim aldıktan sonra tedavisine evde, iş yerinde vb. sürdürmektedir.

Diyalize girmeden tedavi olmak mümkün müdür?

Diyaliz tedavileri, böbrek yetmezliğinde “son durak” tedavileridir. Hastalar KBH’nın erken safhalarında yakalanır ve hastalığın ilerlemesi durdurulur veya yavaşlatılırsa diyalize girmeden de tedavi olmak mümkündür. Ancak hastalığı son safhaya gelmiş hastalarda tedavi ya böbrek nakli ya da diyaliz olacaktır.

İdrarı tutmak böbrek sağlığını olumsuz etkiliyor…

Üriner sistemin sağlığı, böbrek sağlığı için neden çok önemlidir? İdrarı tutmanın böbrek sağlığına zararı var mıdır?

Böbrekler, üriner sistemin başlangıcında yer olan sistemin “master” organlarıdır. Ancak böbreklerin süzme işlevi sonrası ortaya çıkan idrar, üreterler, idrar torbası ve üretradan oluşan üriner sistemin diğer yapılarından geçerek dışarı çıkmaktadırlar. Üreter, idrar torbası veya uretrada olan yapısal ya da fonksiyonel sorunlar doğal olarak böbrek işlevlerini etkilemektedirler. Örneğin, erişkin bir erkekte prostat büyümesine bağlı olarak idrar torbasının rahat boşaltılamaması böbrek yetmezliği için bir risk faktörüdür. İdrarı gereksiz yere, uzun süreli tutmalar da idrar torbası fonksiyonlarını etkileyerek böbrekleri olumsuz etkilemektedir.

Böbrek taşı hastalığı olan kişilerin günde 2-3 litre su içmesi gerekir.

adam su bobrek sagligiBöbrek sağlığı için günde kaç litre su içmek gerekir? Peki, spor yaptığımızda ve sıcak havalarda su ihtiyacı daha çok olur, bu gibi durumlarda ne kadar su içilmelidir?

Böbrek sağlığı için günlük “şu kadar su içilmelidir” demek mümkün değildir. Soruda da belirtildiği üzere su ihtiyacımız günlük aktivitelerimize ve bulunduğumuz ortamın sıcaklığına göre değişkenlik göstermektedir. Kış mevsiminde evinden hiç çıkmayan bir insan ile yaz mevsiminde 42 derece sıcakta inşaat işçiliği yapan bir insanın su ihtiyaçları çok çok farklıdır. Böbrek sağlığı için önemli olan “susuz” kalınmamasıdır. Özellikle su kaybının çok olduğu durumlarda (aşırı terleme, ishal vb) daha fazla su içilmesi gerektiğini hatırlamak önemlidir. Böbreklerinde taş hastalığı olanlar ise günlük 2-3 litreye yakın su içerek taş hastalığının tekrarlamasını engelleyebilirler.

Bir insanın yeterince su içip içmediğini anlamasının pratik bir yöntemi idrarının rengidir. Eğer idrar renginiz (bir enfeksiyon durumu yokken) koyu sarı ise az su, beyaz renkli ise çok su içiyorsunuz demektir.

Biyografi: Prof. Dr. Mustafa Arıcı

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Ünitesi 

1992 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden ikincilik derecesi ile mezun oldu. 1996 yılında İç Hastalıkları, 2000 yılında Nefroloji Uzmanı oldu. 1998-2000 yılları arasında İngiltere’de Leicester Üniversitesi Nefroloji Departmanı’nda kronik böbrek hastalığının gelişimi ve ilerlemesinde rol alan mekanizmaların aydınlatılmasına ilişkin çalışmalar yaptı. 2002 yılında İç Hastalıkları (Nefroloji) alanında Doçent, 2007 yılında da Profesör unvanını aldı.

Prof. Mustafa Arıcı’nın temel ilgi alanları hipertansiyon ve ilişkili sorunlar, böbrek hastalığının ilerlemesinde rol alan mekanizmalar, son dönem böbrek yetmezliği ve hemodiyaliz hastalarının klinik sorunları ve ailevi Akdeniz ateşidir. Prof. Arıcı, Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği tarafından gerçekleştirilen “Türk Hipertansiyon Prevalans ve İnsidans Çalışmaları” ile “SALTURK” çalışmalarında görev aldı. “BANTAO Journal” da “Yardımcı Editör” ve “Nephrology Dialysis Transplantation” ve “Nephron Clinical Practice” dergilerinde “Editorial Board” üyesi olan Prof. Arıcı, “Hacettepe İç Hastalıkları Kitabı”na editör yardımcısı; “Oxford Desk Reference in Nephrology”ye ise yazar olarak katkıda bulundu.

2003 yılında Hacettepe Üniversitesi “Bilimde Teşvik Ödülü”nü aldı. 2005 yılında “Avrupa Hipertansiyon Cemiyeti Hipertansiyon Uzmanı” unvanını aldı. 2005-2008 yıllarında Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği Genel Sekreterliği’ni yürüttü. 2006-2008 yıllarında “Kidney Disease Improving Global Outcomes-KDIGO” (Böbrek Hastalığında Küresel Sonuçların İyileştirilmesi) adlı uluslararası vakıfta Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev aldı. 2006 yılında “Eczacıbaşı Tıp Teşvik”, 2007 yılında da “TÜBİTAK Bilim Teşvik” ödüllerini aldı. 2009 yılında Uluslararası Nefroloji Derneği’nin “Eğitim Elçiliği” görevine, 2010 yılında Uluslararası Hipertansiyon Derneği’nin “Bölgesel Danışma Grubu” üyeliğine seçildi.


Dr. Mustafa Arıcı, ulusal ve uluslararası birçok derneğin aktif üyesidir. Uluslararası 80’in üzerinde makalesine 900’ün üzerinde atıf yapılmıştır. Halen Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Ünitesi’nde görev yapan Dr. Arıcı, evli ve iki çocuk babasıdır.