Tek Kapı vardır, tüm kapıların O’na açıldığı… Lakin hal ehli için kapılar çoktur. Kapı içeriden açılır çünkü içeriden çalınır…
Her bir kapı, içinde bulunduğu yolun sonu, diğer yolun başlangıcıdır.
Kapı hem son hem başlangıçtır. Bir kapı yoktur, binlerce kapı vardır. Tasavvuf’ta kapı olarak nitelendirilen mana, Ezoterizm’de realitelerdir. Her bir realitenin bir gerçekliği vardır. O realitenin gerçekliğine erişildiğinde, diğer realitenin kapısı açılır. Ve realiteler, her insan için farklılık gösterir. Bu yüzden birinin realitesinde ulaştığı gerçeklik, diğer insan için bir anlam ifade etmeyebilir. Çünkü her insan bu realitelerde bir “hal” yaşar. Yolculuğa çıkan yolcu, “hal”ler yaşadığı için, ulaştığı gerçeklik de, hakikate en yakın gerçeklik fakat hakikatin kendisi olmadığı için, her insanın kendi özüne göre değişkenlik gösterir. Çünkü her bir insan Hakikatte Birdir, yaradılışta çeşitlilik ve farklılık gösterir. Ve an zamanda değişen yaradılışlara tabidir. Bu yüzden bir insanın yaşadığı “hal” diğer insan için bir mana ifade etmeyebilir. Her insan da yaşadığı “hallerin” tarifini yapamaz. Tarifini yaptığı şey, aslen onun yaşadığı şey değil, sadece adlandırdığı şeydir.
Yaşadığı hali anlatamadığı için, anlatsa da bir başkası için bir mana teşkil etmediği için, ulaştığı tüm gerçeklikler insana özgü bir “sır” olarak kalır. Gerçekler insan nefesleri kadardır. İnsan her nefesinde bir hal yaşar ve bir gerçekliğe ulaşır. Lakin, binlerce gerçeklik bir Hakikat etmez. Hakikate en yakındır, ancak kendisi değildir. Hakikate ulaşsa dahi, binlerce hakikat de bir Hakikatin Hakikati yapmaz, en yakındır, lakin aralarında daima görünmeyen sınır, perde vardır. Tüm yaratılanlar arasında, perdeler mevcuttur.
Perde, yaşamı korumak için çok önemlidir.
Kuantum evreninde de, bilim adamlarınca keşf edilen şudur. Hiçbir atom altı partikülleri birbirleri ile çarpışmaz ve birbirlerine değmezler. Aralarında daima görünmeyen bir boşluk, bir perde mevcuttur. Kainatta hiçbir zerre, diğer bir zerre ile birleşmez ve birbirine dokunmaz. Hiçbir insan birbirine dokunamaz, aralarında daima bir boşluk vardır. Bu boşluk, Yaradılış Sevgisi ile doludur. Bu sevgi, yaşamı koruyan bir dokudur ve bir ağ gibi tüm zerreler arasındadır. Tek bir zerre, diğer bir zerre ile birleşse idi, kainat yok olurdu. Yakın olması, iç içe girdiği anlamına gelmez.
Yakın olmak, en yakın duruma geçmek, iç içe olmak, bütünleşmek anlamında değildir. Teklik ve Bütünlük, Hakikattedir, hallerde ve idraklerdedir. Zerreler arasındaki birbirine dokunuşlarda değildir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi, Alemlerin Rabbi insana en yakın durumdadır, hem içten, hem dıştan kuşatmıştır. Lakin bu kuşatma ve yakın olma durumu, iç içe geçme anlamında değildir. Her zaman bir sınır, bir perde olan Sevgi Dokusu, varlıklar arasında yaşamı koruyacaktır.
Kapı içeriden açılır. Çünkü içeriden çalınır. Kapıyı çalan el ile kapıyı açan el, Hakikat ile ayn’dır…
Tüm okuyanlara sevgi ve saygılarımla.