İkili İlişkiler.. Beklentilerin Matematiksel Formu…

Ve… Nefes dediğinde hayat bir kadın ile bir erkeği karşı karşıya getirdi. Önce bilgi ile sınandılar, sonra aşk ile sonra sevgi ile sonra kabul ve itimat ile… Böylece yolculuk başladı ve adına ilişki dendi.

İkili İlişkiler.. Beklentilerin Matematiksel Formu…

Tüm başlangıçların bir tetikleyici unsuru vardır ilişkilerde; Ses, görsellik, bilgi, maddi durum, güç, şefkat, eksikliğini hissettiğimiz duyguyu tamamlaması, cinsellik, mecburiyet, beşik kertmesi, görücü usulü, bir köşede çarpışma ile yerlere dökülen eşyaların toplanması esnasında oluşan elektrik, bir arkadaş önerisi derken liste uzayıp gidiyor. Yani ilişki dediğiniz şey o kadar kolay ve basit başlamıyor. Hele ki bu mutlu bir gelecek hayali taşıyor ise.

Bir de ilişki dediğinizde ne anladığınız

Bir de ilişki dediğinizde ne anladığınız da önem teşkil ediyor, insanlar arası ilişki, işletmeler arası ilişki, insan ve doğa arasındaki ilişki, karşı cinsle olan ilişki, kendi hemcinsleri ile olan ilişki, akrabalık ilişkisi, ticari ilişkiler, anne baba ve çocuk ilişkisi, komşuluk ilişkisi ve siyasi erk ile olan kişisel ilişkilerimiz. İlişki dediğimizde hemen aklımıza karşı cins ve onunla girilen aşk oyunları geliyor değil mi?


Şimdi ilişkinin kadın ve erkek arasında şekillenen halini dile getireceğiz. Bir ilişkiye başlarken kriterlerimiz olmaya başlar yaşam tecrübelerimiz ile şekillenmiş. Kimimiz sarışın, esmer, kumral, siyah saçlı, ela gözlü, uzun saçlı, uzun boylu derken şekilcilik dünyasında yol almaya başlıyoruz.

Göz görünce gönül kabul ediyor ilişkinin başlangıcını. Dünya genelinde insanların algı şekilleri dikkate alındığında görsellik ilk planda geliyor. Görselliğin tek gerçek olmadığını anlamaya başladığında insan, arayışlar da ortaya çıkıyor…ilişkiler

Düş kırıklıkları ile devam eden veya sonlanan ilişkilerden alınan derslerden sonra eğer kişi gerçekten ne istediğini çözmüşse yeniden tanımlıyor nasıl bir ilişki istediğini, örneğin artık görselliği önemli olmuyor sevgi dolu olması yetiyor.

Maço olması cazip gelmiyor, eşlik etmesi birlikte hareket etmesi daha mutlu kılıyor. Onu korumaya alması artık gerekmiyor ve onu kabul edip değer vermesi daha gerçekçi ve kabul edilebilir geliyor. Artık saçlarının rengi, boyunun uzunluğu, saçlarının karalığından öte kendisini ne kadar anlayabildiği ve eşlik edebildiği ön olana çıkıyor.

Bu aşamaya kolay gelinmiyor tabi yaşanmışlıklar, canı yanmalar, candan vazgeçmeler, iç acıtan eksiklikler ve kan kusturan şiddetler sonrasında ortaya çıkan eğilimler neticesinde elimizde kalan veya giden yaşam yoldaşımız…

Ve biten ilişkiler sonrasında yaşananlar, alışkanlıklar yüzünden bırakılamayan kimlikler, atılan bir imza ile ambargo altına alınan hayatlar. Teslim edilemeyen yarınları olan bir yığın bitmiş ilişkiler dünyasında yol alan kişiler ve kişilikler. Adına aldatma denilen diğer tarafın da yeni bir ilişki olarak adlandırdığı gitgeller dünyası.

Neden bitmiş ilişkileri atılmış imzalar ile zorla ayakta tutmaya çalışırız çözemem. Kavramsal olarak bakıldığında ailenin kutsiyetinden bahsedilse de aslında bozulan düzenin ve sistemsel işleyen siyasi ve dini boyutları olan bir yönetim sorunu olarak ayakta tutulmaya çalışılan ve tamamen bencilce bir tavırdan öte birşey değil imza ile güvence altına alınan ilişkilerin devamının istenmesi…

ilişkiler İlişkilerin boyutları; kadın için başka çağrışımlarda bulunur erkek için başka! Kadın, yaşanmışlıkları karşısında duygusal zekası ile karar verebilirken. Erkek, genelde matematiksel düşünüp elinde olan tüm güç ve kanunları kullanarak baskın çıkmaya çalışır. Erkeğin elinde olan adalet sistemi, yargılama ve karar alma süreçleri, din ve din otoritesi olup fikir beyan eden ulema ile daha baskın bir yönetim gösterir ilişkide. Küfür, şiddet, baskı, kapatma, sahip olduğunu düşünme ve kendisini haklı görme dürtüleri ile yüz milyonlarca şiddete maruz kalmış kadın yaratılıyor dünyada.

Erkeğin, erkekliğini sergilediği bu arenada ilişki de erkeğin istediği boyutta şekilleniyor. Aşk ile yola çıktığını söyleyip şiddete dönen bir birliktelikte gerçek anlamda bir aşktan söz edilebilir mi? Seviyorum, çok kıskanıyorum, kendime hakim olamıyorum, onu başkasının görmesine tahammül edemiyorum bahaneleri ile şiddetin boyutunu dayaktan ev hapsine kadar götüren bir birlikteliğin ortasında ilişki nasıl tanımlanabilir ki?

ticari ilişkiler, anne baba ve çocuk ilişkisi, komşuluk ilişkisi ve siyasi erk ile olan kişisel ilişkilerimiz. Bir kadın ne ister?

Bir erkek ne ister?

Bir ilişkiden ne beklenmelidir?

Sevme ve sevilme eyleminde kim haklıdır ?


En çok kimin sancısı içe işler aşka düşünce?

Kimin tekelindedir aşk?

Şiddetin her türlüsü kime haktır?

Adalet sadece biten ilişkiyi mi sorgulamalı? Yoksa adalet bir ilişkiyi bir an önce bitirmeli mi?

Şiddet gören kadını evine gönderip aile saadetinin devamını isteyen ve erkeğin adaletine teslim eden sonra gördüğü şiddet ile ölen kadının hakkını hangi adli makam verecek?

Bir ilişkiyi sürdürmeyi adaletin gerekçesi olarak gören ve adalet dağıttığını söyleyen tüm mekanizmalar ölüp giden ve şiddet görüp kimliğini yitiren kadınların diyetini nasıl ödeyecek?

Zorla ilişkiye girdiği çocuk yaşlarındaki kızların diyetini ödetmektense bunu kendi adaleti ile değerlendiren bu zihniyeti kim yargılayıp gerçeği gösterecek.

İlişki nedir? Bir kadının bir erkekle olan sevgisinden doğan birliktelik mi?

İlişki? Bir kadın ile bir kadının kendi dünyalarını var ederek erkeksizleşip birlikte olması mı?

İlişki? Bir erkeğin hayatın anlamını bir başka erkekte bulup kendisini onun kollarına mı teslim etmesidir?

Nedir ilişki? Hayatın en gerçek halleri ile birlikte güzel bir dünya kurmak mıdır?

ilişkilerBence ilişki, birliktelikte kendini yok edip “O” olmayı tercih etmektir.
İlişki, kabul etmektir.
İlişki, değer vermektir.
İlişki, can yakacağına canına can olmaktır.
İlişki, beklemektir.
İlişki sevmektir.
İlişki, sevgiden öteye geçip nefes olabilmektir sevdiğine.
İlişki, bittiğini anladığın anda bırakıp gidebilmektir.

İlişki, alnına iliştirdiğin kuzey yıldızıdır, yönünü bulmana ve onunla yarınlara varmana yardım eden bir yaşam yoludur.


Sevgi dolu ilişkiler ile Aşk dolu yarınlara…

Kendinizi 1+1= (1+1) ilişkilere hazırlayın


Murat Tali
1971 yılında İstanbul’da doğdum. Doğduğum günden beri AŞK’ın ve sözcüklerin peşinde koşturmakta ve hayatın anlamını kendime anlatmaya çalışmaktayım. Okul yıllarında kopartılan sayfalara kazınan şiirler ve denemeler ile kendimi en iyi, yazarak ifade edebildiğimi ve anlatabildiğimi fark ettim...