Günde 6 gramdan fazla tuz tüketmek damar sağlığını olumsuz yönde etkiliyor! Prof. Dr. Mustafa Arıcı ile röportajımıza devam ediyoruz. Bu bölümde tuz tüketiminin böbrek sağlığına etkisi, proteinin böbrek hastaları için önemi ve organ nakline değineceğiz.
Röportaj: Gülşen Kaş
Tuz kullanımının böbrek sağlığı için önemi nedir? Kullanılmalı mıdır?
Prof. Dr. Mustafa ARICI: Tuz için, bir böbrek ve damar zehiridir demek yanlış olmaz. Gerçekten çok miktarda tuz tüketimi, hem damar sağlığımız için hem de böbreklerimiz için oldukça sakıncalıdır. Türkiye’de günlük tuz tüketimimizin ortalama 15 gram civarında olduğu bilinmektedir. Sağlıklı bir yaşam için önerilen miktar günde 6 gramdan daha fazla tuz tüketilmemesi şeklindedir . Tansiyon, şeker, kalp ve böbrek hastalarında bu miktarı 4 gram civarına indirmekte yarar vardır.
Böbrek sağlığı için vücudumuzdaki tuz ve su dengesi nasıl olmalıdır?
Böbreklerimiz, vücudun su ve tuz dengesini ayarlayan organlardır. Böbrekler bozulmadıkça bu dengenin bozulması mümkün değildir. Ancak benim böbreklerim sağlıklı o nedenle istediğim kadar tuz yerim düşüncesi yanlıştır. Çünkü fazla tuz yükü ile karşılaşan böbrekler, başlangıçta bununla baş edebilir ama bu durum giderek böbrek sağlığının bozulmasına yol açar.
Aşırı protein tüketimi, üre artışına neden olur!
Protein alımı neden böbrek hastaları için tehlikelidir?
İnsanın sağlıklı bir beslenme rejimi içerisinde alması gereken protein miktarı bellidir. Aldığımız proteinler kullanıldıktan sonra üreye dönüştürülür ve böbrekler aracılığı ile vücuttan uzaklaştırılır. Böbrek hastalarında vücuttan üreyi temizleme gücü azaldığı için yenilen fazla protein üre artışına, dolayısıyla böbrek yetmezliğinin kötüleşmesine yol açar.
Böbrek sağlığı için tansiyon ve diabet hastalığına dikkat edilmesinin gerekliliğinden bahsediliyor. Bu hastalıklar böbrek sağlığını nasıl etkiliyor?
Yukarıda da değinildiği üzere, bu iki hastalık ülkemizde diyalize giren her 3 hastadan 1’inde böbrek yetmezliğinin nedenidir. Kanda sürekli devam eden şeker ve tansiyon yüksekliği, böbrek sağlığını tehdit eden en önemli 2 risktir. Bu nedenle tansiyon ve şeker hastalarının yılda en az bir kez böbreklerinin etkilenip etkilenmediğinin araştırılması önerilmektedir.
Böbrek hastalığı başka hastalıklara da neden olabilir
Böbrek hastalığı, başka hastalıklarının oluşmasına neden olabilir mi?
Böbrekler, vücudumuzun iç dengesinin organlarıdır. Böbreklerimiz yeterince çalışmamaya başladığında vücuttaki bütün organlar bu durumdan etkilenmektedir. Hücresel düzeyde olan değişiklikler böbrek hastalarında çoğunlukla belirti veya bulguya yol açmaz. Ancak böbrek yetmezliği ilerledikçe vücutta bu durumdan etkilenmeyen herhangi bir organ ya da sistem kalmamaktadır. Böbrek yetmezliğinin getirdiği başka hastalıklar arasında en önemlileri kalp hastalıkları, infeksiyonlara yatkınlıkta artış, kemik hastalıkları, beyin-damar hastalıkları, kanama ve pıhtılaşma bozuklukları ve periferik sinirlerde iletim bozuklukları ile malnutrisyondur.
Sigara, böbrek damarlarına zarar vererek böbrek hastalığının oluşmasına neden oluyor! Sigara her hastalıkta olduğu gibi böbrek sağlığının bozulmasının da ilk nedeni olarak gösteriliyor. Böbrek hastalığı olan kişilerin sigara kullanması, kişilerde kronik böbrek yetmezliğine neden oluyor.
Sigara böbrek sağlığını nasıl etkiliyor?
Sigara, böbrek hastalıkları nedenleri arasındadır. Damar sağlığının bozulmasında önemli rolü olan sigara, böbrek damarlarını da etkileyerek böbrek hastalığına yol açmaktadır. Bunun dışında böbrek hastası olup sigara içen kişilerde böbrek yetmezliği daha hızlı ilerlemektedir.
Ailesinde böbrek hastalığı ile ilgili öyküsü olanların nelere dikkat etmesi gerekir? Nasıl önlem almalıdırlar?
Böbrek hastalığının ailesel bir ilişki gösterdiği bilinmektedir. Bu nedenle birinci derece akrabaları arasında böbrek hastalığıolan kişilerin yılda bir kez böbrek sağlığı açısından temel testleri yaptırmalarında yarar vardır. Bu temel testler tansiyon ölçümü, tam idrar tahlili, kanda kreatinin ölçümü ve gerekli vakalarda böbrek ultrasound incelemesidir.
Organ naklinden bahseder misiniz? Kimlere böbrek organı nakli yapılır?
Böbrek nakli, böbrek yetmezliğinin son evresine gelmiş olan kişilere yapılır. Böbrek yetmezliğinin son evresine gelen hastalara, canlı vericileri varsa uygulanacak en seçkin tedavi böbrek naklidir. Canlı vericisi olmayan böbrek nakli adayı hastalar, böbrek bekleme listesine yazılırlar ve kadavradan böbrek nakli için beklerler. Böbrek nakli, ciddi kalp ve akciğer hastalığı olan, aktif infeksiyonu veya kanseri olan hastalara yapılmaz . Bunun dışında son dönem böbrek yetmezliği olan hastaların neredeyse tümü böbrek nakli için uygundur.
Organ nakli ameliyatlarında süreç nasıl işler?
Böbrek nakli ameliyatı öncesinde önemli bir hazırlık süreci söz konusudur. Böbrek nakline aday hastanın, böbrek hastalığı dışında organ nakline engel bir beden ve ruh sağlığı sorunu olup olmadığı mutlaka nakil öncesi değerlendirilir. Daha sonra böbrek alıcısı ile böbrek vericisinin kan grubu ve doku grubu uyumu içinde olup olmadığı araştırılır. Bu incelemeler, böbrek nakli konseyince değerlendirilerek böbrek nakline uygunluğa karar verilir. Bu onayı takiben böbrek nakli gerçekleştirilir. Böbrek alacak hastanın kendi böbrekleri genellikle vücudunun içinde kalır. Çıkarılmazlar. Yeni böbrek, çoğunlukla karnın alt bölgesinde kasığa yakın bir boşluğa yerleştirilir. Takılan böbreğin damarlarla ve hastanın idrar torbası ile bağlantıları yapılır.
Böbrek nakli olan hastaların ameliyattan sonra doktorlarının önerilerine çok dikkat etmeleri gerekir.
Hasta böbrek nakli olduktan sonra nelere dikkat etmelidir?
Böbrek nakli olduktan sonra hastaların dikkat etmesi gereken 2 süreç vardır. Bunlardan birincisi takılan organın vücut tarafından reddidir. Organ reddi ihtimali, ameliyat sırasında başlayıp ilerleyen günlerde devam eder. Red ihtimali ilk hafta ve aylarda daha yüksektir. Haftalar, aylar geçtikçe bu ihtimal azalır. Böbrek nakli hastalarına, organ reddini engellemek amacıyla ilk gün ve haftalarda yoğun miktarda bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar verilir. Günümüzde bu ilaçlarla, ilk bir yıldaki organ reddi oranlarıçok çok azalmıştır.
Hastanın nakil sonrası dikkat etmesi gereken ikinci süreç infeksiyon ihtimalidir. Organ reddi ihtimalini azaltmak amacıyla verilen ilaçların en önemli riski vücudu infeksiyonlara açık hale getirmesidir. Bu nedenle ameliyat sonrası dönemde hastalara koruyucu, infeksiyon engelleyici ilaçlar da verilmektedir.
Bu riskleri azaltmanın en iyi yolu, hastanın nakil sonrası doktorlarının önerilerini titizlikle takip etmesi ve düzenli kontrollerine gitmesidir.
Ameliyattan sonra, kişinin vücudunun böbreği kabul etmeme durumu olabilir mi? Olursa, bu durumda ne yapılmalıdır?
Yukarıda da değindiğim gibi ameliyat sonrası vücudun böbreği red ihtimali her zaman söz konusudur. Bu dönemde yakın takip edilen hastalarda red işareti görülür görülmez, reddi engelleyici ilaçlarla süreç durdurulmaya çalışılır. Bu hastalarda takılan böbrekten biyopsi alınarak reddin ne düzeyde olduğunun anlaşılması gerekebilir. Çok çok nadir durumlarda takılan böbreğin çıkarılması gerekebilir. Reddi engelleyen ilaçlarda sağlanan gelişmelerle bu ihtimallerin oldukça azaldığını söylemek doğru olacaktır.
Bazı sebzelerde tuz bulunduğu söyleniyor. Böbrek hastaları hangi sebzeleri tüketmelidir?
Sebzelerin içinde bulunan tuz miktarı ihmal edilecek kadar azdır. Bu nedenle böbrek hastaları, ölçüyü kaçırmamak koşulu ile (fazla tüketim de potasyum ile ilgili sorunları olur) her tür sebzeyi tüketebilirler. Sorun sebzedeki tuz değil, sebze yemeğinin hazırlanması esnasında kullanılan tuz, salça, yemek sosları, et suyu tabletleri vb. tuz kaynaklarıdır.
İdeal kilo, sağlıklı beslenme ve egzersizin böbrek sağlığına olumlu katkıları vardır…
Böbrek sağlığı için neler yapmalı ve nasıl beslenmeliyiz?
Özetle, vücudumuzun iç dengesini kontrol eden böbreklerimizin sağlıklı kalması oldukça önemlidir. Böbrek sağlığını korumak için dikkat edilmesi gereken hususlar şunlardır:
· Şişmansan zayıfla ve hep ideal kiloda kalmaya çalış
· Az tuz tüket, sağlıklı beslen
· Kesinlikle sigara kullanma
· Alkol tüketiminde ölçülü ol
· Düzenli egzersiz yap, hareketli bir yaşam sür
· Gereksiz ilaç kullanmaktan kaçın
· Susuz kalmamaya özen göster
· Yılda en az bir kez tansiyonunu ölçtür
· Böbrek hastalığı işaretlerini fark eder etmez hemen bir Nefrolog’a başvur
· Şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp damar hastalığı, ailede böbrek hastalığı varsa yılda en az bir kez böbrek sağlığını değerlendirmek için doktora başvur
Uzman Biyografisi: Prof. Dr. Mustafa ARICI
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Ünitesi
1992 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden ikincilik derecesi ile mezun oldu. 1996 yılında İç Hastalıkları, 2000 yılında Nefroloji Uzmanı oldu. 1998-2000 yılları arasındaİngiltere’de Leicester Üniversitesi Nefroloji Departmanı’nda kronik böbrek hastalığının gelişimi ve ilerlemesinde rol alan mekanizmaların aydınlatılmasına ilişkin çalışmalar yaptı. 2002 yılında İç Hastalıkları (Nefroloji) alanında Doçent, 2007 yılında da Profesör unvanını aldı.
Dr. Mustafa ARICI’nın temel ilgi alanları hipertansiyon ve ilişkili sorunlar, böbrek hastalığının ilerlemesinde rol alan mekanizmalar, son dönem böbrek yetmezliği ve hemodiyaliz hastalarının klinik sorunları ve ailevi Akdeniz ateşidir. Dr. Mustafa ARICI, Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği tarafından gerçekleştirilen Türk Hipertansiyon Prevalans ve İnsidans Çalışmaları ile SALTURK çalışmalarında görev aldı. BANTAO Journal da Yardımcı Editör ve Nephrology Dialysis Transplantation ve Nephron Clinical Practice dergilerinde Editorial Board üyesi olan Dr. Mustafa ARICI, Hacettepe İç Hastalıkları Kitabı na editör yardımcısı; Oxford Desk Reference in Nephrology ye ise yazar olarak katkıda bulundu.
2003 yılında Hacettepe Üniversitesi Bilimde Teşvik Ödülü nü aldı. 2005 yılında Avrupa Hipertansiyon Cemiyeti Hipertansiyon Uzmanı unvanını aldı. 2005-2008 yıllarında Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği Genel Sekreterliği’ni yürüttü. 2006-2008 yıllarında Kidney Disease Improving Global Outcomes-KDIGO (Böbrek Hastalığında Küresel Sonuçların İyileştirilmesi) adlı uluslararası vakıfta Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev aldı. 2006 yılında Eczacıbaşı Tıp Teşvik ,2007 yılında da TÜBİTAK Bilim Teşvik ödüllerini aldı. 2009 yılında Uluslararası Nefroloji Derneği’nin Eğitim Elçiliği görevine, 2010 yılında Uluslararası Hipertansiyon Derneği’nin Bölgesel Danışma Grubu üyeliğine seçildi.
Dr. Mustafa ARICI, ulusal ve uluslararası birçok derneğin aktif üyesidir. Uluslararası 80’in üzerinde makalesine 900’ün üzerinde atıf yapılmıştır. Halen Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Nefroloji Ünitesi’nde görev yapan Dr. Arıcı, evli ve iki çocuk babasıdır.