Modern esirler miyiz? Özgürlük eşittir mutluluk mudur? Eğer öyleyse büyük kentlerdeki mutsuz depresif insanları nasıl açıklayabiliriz? Özgür olmak mutluluk getirmeli mi? Ya da mutluysam bu özgür olmamdan mı kaynaklanır?
Son yılların en çok sorulması gereken sorularından biridir, aslında teknoloji mutluluk ve beraberinde özgürlük, kardeş midir sorusu? Sürekli yaşanan teknolojik gelişmelerle bizi rahat ettiren bir hayatımız var. Peki giderek daha depresif ve doyumsuz bir dünya çıkarıyorsa karşımıza bu tezat değil midir?
Son yüzyılda yapılan buluşlar adeta yaşanan on binlerce yılı unutturdu. Yüzyıl başlarından itibaren üretim ve siyaset tarzlarındaki farklı sistemler olan Faşizm, Totaliterizm ve Kominizmin aynı anda siyaset sahnesinde başrollerde olması bu yüzyılın gidişatına damgasını vurmuştur. Sadece yönetim biçimleri değil özellikle teknolojinin korkunç gelişimi bu etkili rejimler için bir araç haline gelmiştir. Teknoloji günden güne bize rahat sunarken yalnızlığımıza da katkı sağlamıştır. Özellikle Huxley ve Wells’in karşıt ütopyaları bizim bugünleri anlamamıza yardımcı olur.
İnsanlara hayat içerisinde verilen ufak rollerin onları mutlu edeceği düşünülmüştür.
Belki ilkel zamanlarda da insanlar ufak roller oynadılar ama filmin yönetmeni yine kendileriydi. Fakat yüzyılın başından beri rolleri belirleyen yönetmenler başkası. Ve biz bu milyarlarca insandan mutsuz eden işlerde çalışarak mutlu olmalarını istiyoruz. Teknolojinin yarattığı yalnızlığımızda mutlu olmayı bekliyoruz.
Dinsel düşünceler bu gibi durumları sabretmek ekseninde çürütmeye çalışsa da ortaya sadece biat eden sorgulamayan yığınlar çıkarmaktan öteye gidemiyorlar. Çözüm yolu onlar için aranılması gereken bir yol değil aksine kaçınılması gereken bir yol halini almış durumdadır.
Hayatta hiçbir şey mutlu olmamızı garanti etmiyor. İnsan nefsi ve doyumsuzluğu zaten bu yüzden dinleri kalıcı hale getirdi. Eğer insan biyolojisini ve psikolojisini iyi özümsersek mutluluk yönümüzün rahat yaşamakla ilişkili olmadığını görürüz.
Peki bu mutluluk nedir?
Mutluluk üzerine paragraflarca yapılan tanımlamaların aksine sadece bir anlık hazdır. Hazzın anlık oluşu, hep yenisin arzulamasına sebep olur. Hele bir de esaret altında mutluluksa gelip geçicidir. Kalıcı olan onurlarımızı zedelemeden oluşan onurlu mutluluklarımızdır.
Mutluluk bulaşıcıdır ve paylaşılmalıdır. Hiçbirimiz çevremizdeki mutsuzluklardan bağımsız değiliz. Sadece ben mutluysam değil, herkes mutlu olabiliyorsa ben mutlu olmalıyım.
Bugün nükleer teknolojinin geldiği son noktayı düşündüğünüzde biraz korksak iyi ederiz. İyi niyetle başlayan bir araştırmanın bir Nagazaki ve Hiroşima bize vasiyet ettiğini düşünürsek korkmalıyız.
Artık insanlar mutlu insan taklidi yapmaktan yoruldu. Modern esirlik dönemimiz bizi daha çok yaralıyor. Mutsuz özgür olmaktansa kelepçeli mutlu olmayı tercih edelim. Gelin mutlu olmamızı engelleyen adaletsizliklere, eşitsizliklere, yoksulluklara ve yalnızlığa karşı mücadele edelim.