Nedir bu mobbing? Bu aralar gittikçe sık duyar olduk. Heinz Leymann’a göre mobbing, iş yaşamında düzenli, tekrar eden ve kasıtlı olan, çalışanın onurunu zedeleyici bir psikolojik terör davranışı olarak tanımlanıyor.
Özellikle kötü yönetilen kurumlarda, monotonluk, stres, adaletsiz iş dağılımları ve takım çalışmasının zorlukları gibi faktörler mobbing fırsatçılarına yardımcı oluyor. Buna sürekli nasihat eden ancak kendisi tam tersini yapan yöneticileri de eklersek durumun vahameti daha da çok ortaya çıkıyor.
Mobbing ifadesini ilk kez 1963 yılında Konrad Lorenz isimli Avusturyalı davranış bilimci kullanıyor. Lorenz bu kavramı araştırmalarında hayvanların savunma mekanizmaları üzerine çalışırken kullanıyor. Kavramların insanları içine alacak şekilde kullanımı 1969 yılında İsveçli bilim adamı Peter Paul Heinemann tarafından oluyor. Mobbing’in bugünkü anlamda iş yaşamını kapsayacak şekilde kullanımını ise Almanya’dan göç eden İsveçli Bilim adamı Heinz Leymann önümüze sunuyor. Heinz Leymann ilk araştırmalarını 1970 yılların sonlarında gerçekleştiriyor.
Heinz Leymann, Mobbing’i, iş yaşamında düzenli, tekrar eden ve kasıtlı olan, çalışanın onurunu zedeleyici bir psikolojik terör davranışı olarak tanımlıyor.
Günümüzde çalışan boyutu aşılmış durumda mobbing ile herkes karşılaşabilir durumda. Mobbing artık sadece iş yaşamında değil, okullarda sokakta hatta artık insanın olduğu her yerde denebilir. Sistematik olarak gerçekleşen ve sadece kişiden kişiye değil, topluluklar tarafından kişilere yönelik bir saldırı da olabiliyor.
Yurtdışında yapılan araştırmalarda mobbing uygulamalarının iş yaşamında %50’nin üzerinde patronlar tarafından ya da üst düzey yöneticiler tarafından gerçekleştirildiğini gösteriyor. Buna karşın, alt düzeyde çalışandan yöneticilere yapılan mobbing oranı ise %2 civarında. Bu insana hemen yetkilerin yetkilerini insanların onurlarını zedeleyici bir biçimde kullanmalarını düşündürüyor.
Mobbing araştırmaları
Yapılan mobbing araştırmaları, sebepleri incelerken bir taraftan yapısal faktörlere bakarken diğer taraftan da Mobbing’e uğrayan kişinin kişisel özellikleri üzerinde yoğunlaşıyor. Birçok araştırmacı mobbing kurbanlarını çekingen ve itaatkar yapıda insanlar olarak tanımlıyor. Fakat sürecin karmaşık bir psikoljik süreç olması, sebebin sadece kişilik özellikleri değil Mobbing’e maruz kalınan olayla da ilintili olduğunu gösteriyor. Hatta Heinz Leymann herkesin mobbing yapabilecek potansiyelinin olduğunu savunuyor.
Mobbing ile ilgili okumalar yaparken fark ettiğim temel durum şu oldu: Temelinde ötekileştirme mevcut ve bu durum günümüzün hastalığı. Kendimizce doğrularımız var. Kurumlar tarafindan, bizim gibi düşünmeyen faaliyette bulunmayan herkes, farkında olmadan öteki konumunda. Ayrımcılık evet, burada her alanda ayrımcılıktan bahsediyoruz. Senin gibi düşünmeyeni engeli bir şekilde ortadan kaldırma eylemi… “Çoğunluk haklıdır” yanılgısından kurtulamadığımız sürece mobbing her zaman toplumda var olacak. Önerim şu: Eğer Mobbing’den kurtulmak istiyorsak her alanda adaletten yana olmalıyız.