Neyse ki Gitmişti

Hayatın iyi gidiyordur. Mutlusundur. Tam bu anda hayatına biri girer. Aslında şöyle bir uğrayıp gider.  O hayatına girdiğini düşünmez ama sen düşünürsün. O gittiğini düşünür ama sen pek de öyle düşünmezsin. 

sokak gece
Fotoğraf: Tolga Hurhun

İçimdeki boşluğu anlatmadaki kifayetsizliğim beni öldürecek gibiydi. Anlasam belki çözüm bulurdum, anlatabilsem belki birileri yardımıma koşardı. Kendi evimde kapana sıkışmış gibiydim. Her yana saçılmış anılar bana bakarken, öylece kıvrılıp yattığım kanepede senin kokunu duymak uyuşturuyordu beynimi. Çaresizliğim içimde büyüyordu.

Kendimi dışarı atmak da buldum çareyi. Tarif edemediğim eksiklik duygusunun etkisinden sarhoş, dolaşıp durdum sokaklarda. Köşe başında sana rastlayacağımı düşündüm. Her sokağın başından çıkacakmışsın gibi geldi o akşam. Her adımda sana biraz daha yaklaşmayı istedim. Hızlandı adımlarım. Sokakları bir bir geçtim. Arkamda kaldı artık evime giden sokak, meydandaki büyük çeşme, sağdan yukarı çıkan dik basamaklar… Sevdiğim, alışık olduğum, belki de güvende hissettiğim yerlerin hepsi geride kalmıştı.


Yorulduğumu hissettiğim anın üzerinden saatler geçmişti. Artık durmak değil, bir yere yığılmaktı yapacağım şey. Son kez bir sokağın başına kadar daha gittim ama yine sen yoktun. Etrafı görebileceğim bir köşeye yığıldım öylece. Hiçbir şey düşünmeden uzandım bir süre taş kaldırımın üzerine. Sonra doğruldum ve sırtımı bir evin duvarına yasladım. Gözlerim seni aradı. Seni yine göremedim. Önümde uzanan sokaklar vardı daha. Ama gitmeye gücüm kalmamıştı artık. Ne kadar istesem de gidemezdim. Artık seni bulamayacağımı söyleyen kafamdaki ses, kalbimden gelen sesi bastırmaya başlamıştı. Belki de hayaldi hissettiğim. Bir yalandan, kendimce uydurduğum bir masaldan ibaretti. Üzüldüğüm an, tek kişilik bir oyuna dönüşen eserin, son perdesi oynanmaya başlamıştı. Sahnede devleşen, hatırı sayılır bir performans ortaya koyan benden başkası değildi.


Aradan zaman geçti. Beklentiyle gerçekleşen arasındaki fark daha anlaşılır hale geldi. Bazı şeyler unutuldu, bazıları biraz değiştirilip bırakıldı. Hatıralar silinmez kolay kolay. Ama ufak değişikliklerle, hatırlamak istediğimiz gibi saklanabilir. İçeride kalanlar arasında neler vardı. Neler unutulmuş, çıkıp gitmişti zihnimden. Ne değişmişti. Öncesi ve sonrası… Sahi nasıl biriydi. Aslında hep aynı kişiydi. Ama sadece hikayenin başında ve sonunda. Ortasındaki kişi kimdi? Onu tanımıyorum, ama neyse ki gitmişti.


‘Aşkın bu denli sıradan olmadığına inanıyorum ben. Önce sıradanları yaşayacaksın ki, gerçek olanı anlayabilesin.’ – Nazım Hikmet


Tolga Hurhun
1985, Çorlu Tekirdağ doğumlu. Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümü mezunu. İstanbul Teknik Üniversitesi Mühendislik Yönetimi Yüksek Lisans diplomasına sahip. Stuttgart, Almanya'da yaşıyor, Mercedes-Benz'de çalışıyor. Fotoğrafçılık, bisiklet, tüplü dalış, gezi-seyahat, keman çalma, kitap ve film ilgi alanları arasında.