Efsanevi bir çizgiye ulaşan Yüzüklerin Efendisi üçlemesinden sonra yönetmen Peter Jackson, makarayı başa sarıyor ve Tolkien’in öncül kitabı Hobbit’ten yeni bir macerayı beyazperdeye taşıyor. Üç filmlik Hobbit macerasının ilk filmi Hobbit: Beklenmedik Yolculuk, ABD ve Avrupa’nın birçok ülkesi ile beraber ülkemizde de 14 Aralık’ta vizyona girdi.
Üç filmlik Hobbit macerasının ilk filmi Hobbit:
Yüzüklerin Efendisi’nin yüzük taşıyıcısı Frodo Baggins’in amcası olan Bilbo Baggins’in gençlik döneminde cücelerle ortak bir hikayesi konu alınıyor. Beklenmedik şeylerin pek olmadığı Shire şehrinde yaşayan Bilbo Baggins, büyücü Gandalf’ın zorlamasıyla beklenmedik bir yolculuğa çıkacaktır. Evinde huzurlu ve sakin bir hayat geçiren Bilbo, cücelerin yurtlarına tekrar kavuşmaları için onlara hırsız rolünde bir yol arkadaşı olarak, bu maceraya atılmıştır.
Cüce prens Thorin, Ejderha Smaug tarafından istila edilen Erebor’un kayıp yurdunu bulmak ve geri almak için on iki cüce savaşçısının yanı sıra Gandalf ve Bilbo ile türlü tehlikelerin olduğu yollara düşmüştür. Bu yolda Goblinler ve Orklar ile çeşitli yaratıklar her türlü tehdidi oluşturmaktadırlar.
Ancak neyseki peri halkı olan Elfler, insanların ve cücelerin yardımına çoğu zaman olduğu gibi koşacaklardır. Ölümsüz oldukları da rivayet edilen Elfler, tek amaçları huzurlu bir hayat sürmek iken çoğu zaman insanların ve cücelerin yardımına koşmuşlar, fakat Smaug’un cüce krallığını işgalinde olduğu gibi bazen de ırklarını korumak için uzakta da durmak zorunda kalmışlardır.
Gri büyücü Gandalf, dostu olan boz büyücü Radagast’tan da aldığı bilgilerle doğada birşeylerin ters gittiğini ve bir kötülüğün yayıldığını sezip, bunu Elfler’e anlatsa da, o zamanlar ak büyücü olan Saruman’ı ikna edemeyecektir. Oysa karanlık bir gücün işaretleri ortaya çıkmaya başlamıştır.
Orklardan kaçış ve kovalamaca sahneleri Yüzüklerin Efendisi’nde olduğu gibi nefes nefese ve oldukça başarılı. Bunun yanı sıra başlarına gelen onca şeye rağmen bir tane cücenin bile yaralanmadan hiç fire verilmemesi ise biraz zorlama olmuş hissi veriyor. Frodo’nun kahramanlıklarını hatırlayınca buçukluk Hobbit Bilbo’nun da Thorin’i kurtarmak pahasına kendi canını ortaya sürmesi de şaşırtıcı durmuyor.
Yönetmen Peter Jackson,
Yönetmen Peter Jackson, filmin hakkını ziyadesiyle vermişken aynı şeyi üç boyut görüntü için söylemek pek mümkün değil. Çünkü izleyicide üç boyut olmasına pek gerek yoktu hissi uyandırıyor. Hobbit filmi, Yüzüklerin Efendisi gibi sağlam bir misyonu ve kurgusu olan bir serinin üstüne daha az karakterli ve daha zayıf konulu bir yapım olsa da, izleyiciyi yine de tatmin etmesini biliyor.
Ian McKellen ise Gandalf rolünde yine çok başarılı bir performans ortaya koymuş. Şarkıcı Howard Shore‘un “Misty Mountains” adlı şarkısı da bu epik şölene yaraşır olmuş ve “Sisli Dağlar”ı hüzünlü bir şekilde aktarmasını bilmiş.
Hobbit’in de üçleme olarak tasarlanmış olması bu hikayenin üç bölüm edip etmeyeceği üzerine şüpheler doğursa da, bugüne kadar yaptıkları bir hayal kırıklığı olmayacağını da garanti ediyor gibi yine de.
Thorin ve savaşçıları, Elfler’in de yardımıyla kayıp krallıklarının olduğu Yalnız Dağ’ı ufukta görmüşlerdir ve içlerindeki umut ve cesaretle bizi Aralık 2013’e kadar bekleteceklerdir.