Kimse kusura bakmasın ama eğitim dünyasını takip ederken farkettiğim öyle ifadeler ve cümleler var ki hayrete düşmemek elde değil. Acaba egomuzu yenmek bu kadar kolay mı? İş dünyasında veya kişisel gelişim alanında bizim ego dediğimiz durum aslında inanç dünyasında karşımıza nefsine hakim olmak şeklinde çıkıyor.
İnsanın nefsine hakim olmak öyle birkaç saatlik eğitimlerle yenilebilecek bir durumda değil, yıllar gerekiyor.
Davranışları ego dolu ego kokan insanlar size ‘hadi yenin şu egonuzu’ deyip duruyor etrafta. Hiç kimse kusura bakmasın bunlar biraz lafı güzaf kalıyor. Tasavvuf dervişlerinin yıllarca tekkelerde nefislerine hakim olmak için çile doldurduklarını düşündüğümde bugün; ‘ hadi bana gelin egonuzu yenelim’ diyenler biraz garip kaçıyor.
Nereden çıkarıyorsunuz canım bende hiç ego diyenlerde dahi az da olsa egonun mevcut olduğunu düşünüyorum. Zaten bu mevcudiyet insan olmanın normal yanlarındandır. Sorun bunun hayatımızda sahne alıp almamasıdır. Hayatta her duygunun ticari bir karşılığının olması maalesef insanların ağzından çıkan iyi niyetli cümleleri dahi şüpheli hale getiriyor.
Düşüncem ego’nun çok az da olsa insanda var olmasının bazen itici bir güç olduğudur. Önemli olan bunun diğer davranış kalıplarımızın önüne geçmemesidir. Bugün belki de Kişisel Gelişim Eğitimlerinde insanların algılarını etkileyen temel durum da inandırıcılık eksikliğidir. Birine egonu yenmelisin şeklinde iki gün boyunca eğitim vermek sonuç getirmeye bilir.
Sonuç; karşınızdaki insanın, izleyenin sizi izlerken davranış söylem uyumunu görebilmesidir. Egoyu davranış modellerimizle bağdaştırırsak insanın aklına kibir geliyor. Evet çok olumsuz bir duygudur. Kapıları kaparsınız ve belirlediğiniz dünya da sadece sizin kabullerinizle yaşarsınız. Kibir ve ego sanki kardeş gibidirler. Kibir sahibi bir insanın ben egosunu yendiğine şahit olmadım. Hadi gelin davranışlarımızla önce kendi egolarımızı yenelim sonra sıra başkalarına da gelir.