Kader ise savaşmak, hedef her iki taraf için de en uygun olanda birleşmek ve kazananın kaybeden olmadığı bir gerçeklik yaratarak kısır döngüyü kırmak olmalıdır.
‘Kader’in değişmesi de ‘kader’dendir
Kitaplı dinlerde, kaderin doğuştan yazılı olduğundan bahsedilir. Din ulemaları ‘Kader’in değişmesi de ‘kader’dendir diyerek, ‘kader’in değişebileceğine işaret ederken, değişimin yüce yaratan tarafından bilinirliğini vurgularlar. Tarih tekerrürden ibarettir, diyen tarih bilimciler, benzerlerin tekrarlanan süreçlerle yeniden vuku bulduğunu, insanoğlunun yüzyıllar boyunca kısır döngüler içinde dolanıp durduğunu söylerler. Her iki savı da doğru kabul edersek, insan yaşamının kazanmak üzerine kurulabileceği, acılara, kavgalara ve güç savaşlarına son verilebileceği gerçeğini de kabul etmeliyiz. Ütopya gibi gelen salt gerçeklikte budur. Kader ise savaşmak, hedef her iki taraf içinde en uygun olanda birleşmek ve kazananın kaybeden olmadığı, bir gerçeklik yaratarak kısır döngüyü kırmak olmalıdır. Böylece, bir kere kırılan döngü, tekrar etmemek üzere bozulmuş olur. Ne kadar kolay, bir avuç harf, birkaç kelime, iki üç noktalama işaretinden cümle oluştu, bu kolaylığı ne yazık ki yaşamda görmemiz mümkün değil. İnsanoğlu kendini zora odaklamış, hani ne derler, Nuh demiş peygamber dememiş misali, yüzyıllar boyu basiti görmemek için, zoru hedeflemiş. Şimdiye kadar da istediğine ulaşmak için mücadele etmiş. Bir zamanlar, He-man çizgi dizisinin kahramanı kılıcını kaldırır, “Güç bende artık” derdi, o bölümü kahramanlıklarıyla sonlandırırdı, ta ki çizeri yeni bölümde yeni mücadeleleri yazana kadar, o kahramandı, o liderdi.
Geçmişten günümüze şöyle baktığımızda, isimleri bu yazıya sığmayacak kadar çok lider geldi geçti ve gelecek. Gidenlerin kimisi lanetle, kimisi rahmetle anılır. Nasıl anılırlarsa anılsınlar, ölümleriyle devirleri bitti, güçleri el değiştirdi. Ne güç nede insan yaşamı sonsuz değil, sonsuz olan insanlık. Ol, (Kün) emriyle yaratılan ruhlar, dünya yaşamında, yaratanını bilmek ve insan olmanın erdemlerini deneyimlemek üzere haşr oldular. Birbirimizden bir katre eksik ya da fazlalığımız yok, birbirimize üstünlüğümüz yok. Varmış gibi algılayanlar için tarih tekerrür edecek, bütünü deneyimler içinse tarih yepyeni sayfalar açacak.
Kuantum mekaniklerinde; gözlenenin, her gözleyene göre farklı davranışlar gösterdiği kanıtlandı. Evrende ve atomda koca boşluklar olduğu bilinir oldu. Madde dediğimiz nedir ki? Koca bir boşluğun içinde anda bir var, bir yok olan, sana göre var bana göre yok olan. Dört ayrı hale dönüşebilen (kat, sıvı, gaz, plazma), birbiriyle etkileşime geçen öz tek, o öz saf, kim kime göre gözlemlerse gözlemlesin o orada ve bizim için var. Var saydığımızla bütünleşmek için bir diğerine ihtiyacımız yok. Önemli olan tek şey, kayıtsız şartsız her şeyi sevmek. Saf sevgi yaşamın tek ilacı.
Kader ve yakın gelecek
Gökyüzü; çok özel zamanlara ve gelebilecek şiddete, hazır ol mesajları veriyor. Mayıs ayının sonuna kadar arka arkaya gerçekleşecek tutulma, geri gidiş ve karşılaşmalar tüm dünyada ekonomik ve sosyal alanlarda domino etkisi yaratacak. Önemli Gökyüzü konumlarını sıraladığımızda;
İki geri gitmekte olan gezegen, 8 Temmuz’a kadar Akrep burcunda geri giden Satürn, 20 Eylül’e kadar Oğlak burcunda geri giden Plüton, 25 Nisan’da Akrep burcunda Parçalı Ay Tutulması (Türkiye saatiyle, 21.04), 30 Nisan’da Plüton gezegeninde tutulma (Tr.sa. 08.31), 9 Mayıs’ta Boğa burcundaki Merkür gezegeninde tam tutulma (Tr.sa.20.10), 9 Mayıs’ta Boğa burcundaki Mars gezegeninde tam tutulma, 10 Mayıs’ta Boğa burcunda Halkalı Güneş Tutulması, 20 Mayıs’ta Koç burcundaki Uranüs’le Oğlak burcundaki Plüton arasında şiddetli bir etkileşim, 25 Mayıs’ta Yay burcunda Yarıgölgeli Ay Tutulması, 27 Mayıs’ta Plüton-Charon’da tam güneş tutulması(Tr.sa.14.06) dünyamızı ve insanlığı maddi manevi etkileyecek büyük olaylara işaret ediyorlar.
Türkiye değerlendirmesi
Ben senelerdir Türkiye için astrolojik değerlendirme yaparken 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluş zamanı baz alırım. Çünkü bu doğum haritası, üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizi olduğu gibi yansıtır. Çok özel bir zamanda kurulduğunu ve korunduğunu işaret eder. Meclis kuruluş haritasında göze ilk çarpan şey büyük su üçgeniyle oluşmuş, astrolojide uçurtma dediğimiz açı kalıbıdır ve tüm zorlukların ve zorlamaların üstesinden gelinebileceğinin işaretidir. Çok sağlam temelleri olan bir meclistir, kolay kolay kapatılamaz. Haritada Ay Yengeç, Güneş ise Boğa’dır. Şimdi biraz astroloji bilenler için küçük bir beyin jimnastiği öneriyorum, Boğa burcu özelliklerini Devlet, Yengeç burcu özelliklerini de ülkemiz halkıymış gibi düşünün. Ortaya çıkan tablo öyle hiçte yabana atılır gibi değildir. Vatanına bağlı köklerini özümsemiş halkın tehdit karşısında nasıl ayaklanacağını, sahip olduklarını bırakmayacağını, devletin zaman zaman rehavete kapılsa bile yıkılamayacağını, saklı cevherlerin zamanı geldiğinde açığa çıkacağını söylemek için illa uzaman astrolog olmak gerekmez. Basit bilgiler bir araya getirilerek sonuca ulaşmak mümkündür.
Tutulmalar
25 Nisan’da Akrep burcundaki Parçalı Ay Tutulması, Ortadoğu ve Asya’nın büyük bir bölümü, Avrupa’nın doğusu, Avustralya ve Antarktika’dan izlenebilecek. Türkiye saatiyle, 21.04te ülkemizden de gözlemlenmeye başlanacak Tutulma ortası 23.07den sonra çözülme başlayacak. Tutulmayı meclis haritasından incelediğimde, çok ilginç gelişmelerin gerçekleşeceğini söyleyebilirim. Tutulma haritadaki uçurtmayı tetiklemekte. Ülke tepesinin göstergesi Güneş’le, savaşçı asker Mars kavuşum halinde, bu mecliste çok zorlu anların yaşanacağını, tepedekilerin tehlike ve tehdit altında olacağını söylüyor. Gerçekleştirilmek istenenleri, görmeye ömür yetmez, yaşananlara kalpler dayanamaz diyor. Değişim beklenen yönden değil hiç beklenmeyen yerden şiddetle gelecek gibi görünüyor. Bitti zannedilen güç geri dönüyor. Tutulma haritasında ayrıca Uranüs Neptün kavuşumu görülüyor ki, gençlik ateşinin alevleneceği, ani patlamaların maddi ve manevi zararlara neden olacak olayların beklenebileceğini söyleyebiliriz. Vatan millet Sakarya söylemleri ve eylemleri artarken, tepki dalgalarının önünde durmak kolay olmayacak. Toplumdan gizlenen çok önemli ihanet belgeleri artık saklanamayacak. Guruplar kendi içlerinde ayrışmaya gidecek. Büyük istifalar kurum ve kuruluşları sarsacak. Yer sarsıntıları, sel ve toprak kaymaları, yanıcı ve patlayıcı madde taşınmasında kazalara karşı tedbirlerin arttırılmasında fayda var. Banka ve borsa yenileme işlemlerinde özellikle karışıklıklar çıkarılırken ve büyük manipülasyonlarla gizli kazanç kapıları açılmaya çalışılabilir. Bir aylık süre boyunca daha doğrusu haziran ayı ikinci yarısına kadar mümkünse nakitte, sıcak parada kalmakta fayda var.
10 Mayıs halkalı Güneş tutulmasının ana hattı Pasifik Okyanus’u üzerinde, sabah saatlerinde sadece Endonezya adaları ve Avustralya’da gözlenebilecek. Bu tutulma kozmik işaretler taşımakta. Evrensel aklın mucizeleri, bilinç açılımları, boyut geçişleri ve anda gerçekleşecek saflaşma yaşanabileceklerden. Meclis haritasındaki etkilerse hiçte yabana atılır cinsten değil. ‘Kader’e bağlı değişimlerden biri daha gündemde, güç açığa çıkıyor, büyük karışıklığa gebe ülkemizde çağlamaya başlayan sulara setler barajlar dayanmayabilir. Haritadaki Uranüs Neptün kavuşumunu karşısına alan Satürn, getirilmek istenen sistemin yanlışlarını, bekçilerini devreye sokarak gözler önüne serecek. En zorlayıcı etkiyi tepedekiler yaşayacak. Bu uyanış zamanında, pandoranın kutusundan sürprizler çıkabilir. Yurtdışına para kaçırma, sahtekârlık ve ihanet belgeleri açıklanabilir. Beklenmeyeni bekle dedirten tutulmanın etkileri ve yansımaları uzun sürecek. Kollar geçmişten geleceğe uzanacak.
25 Mayıs yarı gölgeli Ay Tutulması, orta ve güney Amerika’nın tamamından izlenebilecek, tutulma ülkemizden gözlenemeyecek ancak bu tutulmada Güneş kadar büyük rol üstlenen Mars, ülkenin tepesini etkileyemeye devam ediyor. Türkiye tarihinde, savaşçı Mars’ın, yadsınamayacak özel yeri vardır. O, uluslar arası şer odaklarının pusularını ortaya çıkaracak, yıkım için doğrultulmuş silahların geri tepmesine neden olacak. Uyuyan dev, milliyetçilik uyanıyor. Ninniler bunu engelleyemeyecek. Paralı basın bültenleri devri bitecek. Açılım rüzgârları başka bahara kalacak. Barış dille, söylemle değil eylemle gelecek. Kişisel garantilerin, boş sözler içerdiği anlaşılacak (kaçış planları gündeme gelebilir). Kırsal alanlarda karışıklık artarken, meydanlar dolacak.
Tutulmalar sırasında Jüpiter ve Venüs’ün konumları, ülkenin ekonomik ve parasal açıdan iyice sıkışacağını gösteriyor. Bankalar ve sigorta şirketleri zora girecek. Hızlı ekonomik büyümenin sıkıntıları, sosyal ve toplumsal yaşamı daha çok etkileyecek. İçerden destek alınamaması, para odaklarının nakit akışını (sıcak para) durdurması, dış borç kredi ödemelerinde aksamalar yönetimi zora sokacak. Şirketlerde küçülme ve bölünme ve işçi çıkarmalar artacak. Gelecek yatırımları için, öncelikle kredilerden uzak durulmalı, yaz sonuna kadar alım satımlardan mümkün olduğu kadar dikkatli olunmalı, kısa vadede (iki ay) mümkünse nakitte kalıp, ondan sonra uzun vadeli düşünülmeli.
Sonuç olarak, korkmayınız, hadislere konu olmuş, üç tarafı denizlerle mühürlenmiş ülkemizin bölünmesi mümkün değildir. Bu teşebbüslerin olmayacağı anlamına gelmez. Biz dinine bağlı inançlı bir milletiz, her zaman kullandığımız ve inanca dönüştürdüğümüz bir deyişimiz vardır, “Allah’ın hakkı üçtür” diye, ilk teşebbüste, bugünden daha da beter durumlarla karşılaşıp “İstiklal Savaşı”nı gerçekleştirdik, bu ikincisinin adını yaşamadan koyamayız ama tarihe yazılacaktır.
Hiçbir millet geleceğini, yaşam suyunu başkalarına vermez. Uluslararası gücün elde etmek istediği şey, ne bir gurup insana özgürlük, nede toprak, tek istenilen su. Ülkemizin kuzey ve güney doğusunun suları, onlar Türkiye topraklarından doğan, üzerlerinde Türk işçisinin alın teriyle, Türk milletinin vergileriyle yapılmış, ülkemizin dört bir yanına elektrik üreten barajlarıyla, tertemiz akan Fırat ve Dicle nehirleri. Bu nehirlerin, başkalarının kullanımına geçmesine, izin verecek güç yoktur. Bunu bilmelerine rağmen korku güdülerini gıdıklayarak, sağ gösterip sol vurmaya çalışarak amaçlarını gerçekleştirmek isteyenler olabilir. Özellikle ülkemize yollanmış, doğum günü bile kesin olamayan Atatürk’ün uyduruk haritalarını çıkartıp, onu, devrinin diğer devlet adamlarıyla karşılaştırıp, yerme cesareti gösteren, geçmişten günümüze Türkiye’de yaşanmış olayları, kasıtlı rektifikasyon haritalarıyla yorumlayıp, parçalandınız bile diyebilen, manipülasyonculara ve eşraflarına kanmayınız. Bilinçleri, olumsuzluğu kabul için tohumlamaya çalışıyorlar.