Yeni Yolcusu

…Ama tüm bu kalemleri doldurduk birkaç toplantının sonucunda ve öyle doldurduk ki, kesinlikle ve kesinlikle kendilerinden doğdu bunlar… Modaya göre değil, karakterlerine göre karar verdiler, karar verdiler, kendilerini ifade ettiler!

yeni yolcusu iş toplantısı

Birçok kişisel gelişim kültünde, gelişimin yeni şeyler yapmaktan geçtiği yazıyor, değil mi? Ancak bazı yeni çalışmalarda ise gelişimin eylemden geçtiğinden bahsediliyor.


[quote]Artık biliyoruz ki hayatımızda gelişim istiyorsak yeni bir şeyler yapmalıyız.[/quote]

Bu noktada son günlerdeki tespitimi paylaşmak istedim.

Bir firmayla tanıştım, daha doğrusu henüz organize olmamış, bir arada olmaya niyetli bir ekip. Oturduk masa başına, müstakbel kurucularla başladık konuşmaya.

Kafalarında tek bir şey belliydi; filanca hizmet için kurulacak bir merkez açmak.

Daha önce küçük küçük bahsettiğim girişimci koçluğu hizmetini yapmam için buluşmuştuk, fikirlerini almak, daha zenginleştirmek, vs amacıyla.

Yeni bir şeyler istiyorlardı, haliyle bu beklentileri çok hoştu. Ancak kafalarında henüz bir şeylerin oturmamış olması, korkutuyordu onları, ama zaten benim de orada bulunma sebebim buydu.

Başladık sürece. Ben mesleğimi icra ettim, onlar da düşüncelerini döktüler ortaya, kendilerinin bile farkında olmadığı yaratıcılıkları çıkmıştı ortaya ve masadan kalktığımızda birçok şey belirlenmişti artık: isim, değerler, ifadeler, misyon, vizyon, logo, manifesto… Kimisi tamamen oluşmuştu, kimisi de baya baya pişmişti artık.

yeni_yolcusu_toplanti_kukla_2

Tanrım! Onlar da şaşkındı, ben de.

Birlikte yoktan bir şey yaratacaktık. İçimiz kıpır kıpır.

Hiçbir şeyi salla pati yapmadık; kurulacak firma için isim sallayıp kulağımıza hoş geliyor mu demedik. “Şöyle bir şey olsun” deyip amblem, “şu renkler olsun” deyip logolar uydurmadık.

“Misyon, insanın kendine yakışanı giymesidir” dercesine yaklaşıp ağdalı misyon veya vizyon lafları da etmedik.

Ama tüm bu kalemleri doldurduk birkaç toplantının sonucunda ve öyle doldurduk ki, kesinlikle ve kesinlikle kendilerinden doğdu bunlar, modaya göre değil, karakterlerine göre karar verdiler, karar verdiler, kendilerini ifade ettiler!


Yaratıcı bir iş çıkmıştı, logo eşsizdi, renkler rastgele değil, sebeplendirilmişti ve uyumluydular.

Sonuçtan ben çok memnundum, onlar çok memnundu.

yeni_yolcusu_toplanti_kukla_3

İstediklerine ulaşmışlardı, yeni özgün bir şeye sahiptiler. İstediğime ulaşmıştım, zor bir görevi gerçekleştirmiş ve yaratıcılığımı somuta dökmüştüm.

Ama…

Yola çıkarken atılan adımların zamanla esneyebileceğini biliyoruz, değil mi? Esnemezse zaten, dün ile bugün aynı ise bir sorun var demektir.

Ancak grafik “daha fazlası”nı gösterdiği sürece, “daha derin”, “daha işlevsel”, “daha yenilikçi”, “daha olumlu”, “daha öz”… Bu esnemeler uygundur sanırım.

Yenilikler ise maalesef genelde dirençle karşılaşır. Özümüzde yeniliğe kapalı olmasak dahi, alışılmışa uymanın kolaylığı ve yeniliğin getireceği şeyleri öngöremeyişimizin korkusu vardır. Endüstriyel psikolojide McGregor’un X ve Y insanı kuramlarına göz atarak daha detaylı bilgi edinebilirsiniz dilerseniz.

Yenilik konusunda, yeniliğe direnç konusunda çok müzdarip olmuştum ki hala olabiliyorum. Çünkü icra ettiğim koçlukta hep yenilikler getiriyorum ve bu mesleğin ya da kişisel gelişim sektörünün büyüklerinden, eskilerinden bazıları ile basmakalıpçıları tarafından ötelenmekle karşılaşabiliyorum.

Ancak bugün, kendimi daha iyi ifade edebiliyorum bu direnç insanları sayesinde. Onlara kendimi daha iyi ifade etmeye çalışırken, kurguladığım yenilikler pekişti, yayıldı, kendime uyguladım ve onlar ile ben ayrımı biraz daha soyutlandı.

Tüm inancıma rağmen, böyle dirençlerle karşılaşmışken, az önce bahsettiğim müstakbel ekip de karşılaşacaktı haliyle dirençle, en azından ufak da olsa böyle bir şey bekliyordum.

Karşılaştılar da zaten, düşündüğüm süreçte, düşündüğüm kuvvette. Ancak bu arkadaşlar, bu dirence nasıl cevap verdiler?

Tahminlerinizi ve konuya ilişkin yorumlarınızı maille bekliyorum.

Devamı, süreç şeklinde sebepleriyle ve karşılaştırmalarıyla beraber, sonraki yazımda olacak.


To be continued…