Aramızı ağacın görünmeyen dalları mı açıyor?

Gezi Parkı’nda ağaçların kesilmesi nedeniyle başlayan eylemler tüm yurda yayılarak, bir infiale dönüştü. Bu süreçte birçok resmi açıklama yapıldı, birçok yazılar yazıldı, yoğun tweet’ler atıldı ve medyada haberler yayınlandı. Olayları tüm çıplaklığı ile objektif olarak, görmek ve analiz etmekse boynumuzun borcudur.

 Aramızı ağacın görünmeyen dalları mı açıyor?

Gerçekten masum ve küçük bir eylem olarak başlayan bir protesto, çok farklı bir boyuta taşındı ve toplumun ikiye bölünmesine kadar evrilecek bir yola girmiş oldu. Gezi Parkı eyleminin ilk iki gününde gayet masum ve küçük bir kalabalığın çadırlarının gece saatlerinde polis baskını ile yakılması, bu olayın kitle sayısının artmasına neden oldu ve ilk kibrit çakılmış oldu.

Maalesef bu baskın talimatını veren yetkililerin kim oldukları hala açıklanmamıştır. Polis de, halkın bir parçasıdır ve sağduyulu hiçbir yurttaş, polisini yaralamayı aklından dahi geçirmez. Ancak yaşanan bu akıl dışı gelişmeler polisin içerisinde de, hükümeti zor durumda bırakmaya yönelik niyetler mi vardır, sorusunu akla getirmektedir.


Sayın Başbakan, sadece balkon konuşmalarındaki mesaj ve söylemlerini hatırlamış olsaydı, bu reaksiyonlar buraya kadar gelmezdi ve birkaç gün sonra bu eylem bitebilirdi diye düşünmeden edemiyor insan. Ancak Başbakan, 1 ve 2 Haziran tarihlerinde yaptığı açıklamalarda daha kucaklayıcı ve toparlayıcı bir dil kullanmak yerine “Çapulcu, Alkolik” gibi ifadeleri bilinçli veya bilinçsiz olarak, söylemeyi tercih etti.

Bu olaylar, birçok şehirde sokaklara taştıktan sonra marjinal veya illegal gruplar tarafından provoke edilmesi ise kaçınılmazdır. İşin içine bu gruplar katıldıktan sonra bile gerçekten bilinçli ve sağduyulu olan eylemciler çoğunluktadır.

Başbakan, bu eylem ve protestoları iktidarına karşı bir tehdit olarak görmektedir. Oysa bunlar sadece Başbakan’ın “Ayyaş, Çapulcu, Alkolik” gibi ifadelerle kırdığı kalplerin bir dışavurumudur.


Gözlerinin içine baktığım Taksim’deki insanların ne bir isyan, ne bir darbe hevesleri yoktur. Sadece yaşam biçimlerine karışmaya kadar uzanan bir dayatmaya itirazları ve kendilerine saygı gösterilmediğine dair bir algıları vardır. Burada da onlarca danışmanı olan bir iktidarın iletişim ve algı yönetimini yanlış yürüttüğü ortadadır.

Parklardaki ve sokaklardaki genç insanların faiz hesapları, ihale talepleri ve siyasi rant amaçları olmadığı açıktır. Güzel ülkemiz üzerinde “yine” küresel güçlerin gizli niyetleri ve sinsi ajandaları varsa bunu sokaktaki masum insanlardan ayıralım ve bunu halka doğru anlatalım. O zaman ağaç için ayağa kalkan insanlar bile Başbakan’ın yanında olurlar. 

Aramızı ağacın görünmeyen dalları mı açıyor? 

Gezi Parkı taleplerinin üçüncü köprü, üçüncü havaalanı ve Kanal İstanbul’u da kapsayacak şekilde genişletilmesiyse üzerinde tüm kesimler tarafından düşünülmesi gereken bir nokta olup, konuyu da amacından dışarıya çıkartmaktadır. Güçlü bir Türkiye’nin önüne taş koymak isteyen odakların bu masum eylemleri çığrından çıkartmasına izin vermeyelim.

Yaşanılan bu olaylar, Yeni Anayasa ve Başkanlık Sistemi gibi gelişmeleri de doğrudan etkileyecek ve tartışmaya açık her yeni gelişmede toplumda yeni yaralar açacaktır…


Bu, bir ağaç sevgisi ve bir gurur meselesiyken büyük bir yangına dönüşmeye yüz tutmuştur. Bu ağaçlar hepimizindir, ancak ağacın görünmeyen dallarının aramıza girmesine, halkı bölmesine izin vermeyelim. Hükümet üyeleri Gezi Parkı’nı çiçeklerle ziyaret etsinler ve oradaki insanları gerçekten anladıklarını hissettirsinler…

Gezi Parkı’nda neler oluyor? Gece yarısı taş döşendi!