Bilmeliyiz ki ‘’Başkalarına, bize karşı davranılmasını istediğimiz gibi davranmak veya bize yapılmasını istemediğimiz davranışları, başkalarına yapmamak! bizleri biraz daha demokrasiye yaklaştıracaktır.
Taksim Gezi Parkı’nda günlerdir süren, parkı ve ağaçları korumak üzere başlayan eylemler iktidarın despotik tavırları nedeniyle on yıldır iktidarda yer alan hükümete karşı bir halk hareketine dönüştü. Halkın yaşadığı bu psikolojik patlama, üzerinde hissettiği baskının bir haykırışıydı aslında. Yaşananların sebebini başbakanın Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurucuları için söylediği yahut halk tarafından bu şekil algılanan ’Ayyaş’ sözü, kadınlarımızın kararını vereceği çocuk doğumlarında konu hakkında bilir kişi olarak yaptığı yorumlar, twıtter’ın baş belası olduğunu söylemesi, demokratik haklarını kullanan Gezi Parkı’ndaki vatandaşlarımıza çapulcu demesi, Kadıköy vapurundan inen vatandaşlarımızla ilgili çirkin sözleri olmak üzere daha yüzlerce neden sayabiliriz.
İşte yukarıda anlatmaya çalıştıklarımın, belirtilen rahatsızlıkların tek kurtuluş reçetesi de Demokrasi’dir.
Eski Yunanca ‘halk’ anlamına gelen demos ve ‘yönetmek’ anlamına gelen krotein sözcüklerinin birleşmesiyle oluşmuş ve bu anlamıyla ‘halkın yönetimi’ tanımını almış ‘Demokrasi’ kavramı halkın kendi kendini yönetimi olup, yurttaşların temel hak ve özgürlüklerini güvence altına almaya çalışan, politik eşitlik sağlamayı hedef alan bir yönetim biçimidir..
Demokrasilerde çoğunluk- azınlık ilişkisi de üzerinde en çok durulan noktadır. Demokrasi için söylenen, ‘yönetim esas itibariyle çoğunluğun tespit ettiği doğrular ve eğriler üzerine kurulu bir düzendir’ söylemlerine inat en güzel örnek Gezi Parkı gösterileridir.
Çoğulcu demokrasinin önemi
‘’Yaşadığımız bu dönemde mutlak irade seçimdir. Bunun sonucunda kazanan çoğunluktur’’ anlayışına tek cevabımız da çoğulcu demokrasi olmalıdır. Çoğunluğun mutlak hakimiyetini reddeden, azınlıktakilerin siyasal ve kültürel haklarının kabul edilmesi gerektiğini, azınlığın da bir gün çoğunluk olabilme hakkının verilmesini savunan demokrasi anlayışıdır. Demokrasinin gelişim sürecinde, çoğunluğun devlet yönetimindeki kararlarının mutlak olması, azınlık haklarını kısıtlayabileceği kaygısı çoğulcu demokrasiyi ortaya çıkarmıştır.’Azınlıkta veya muhalefette olanların korunması, düşüncelerin serbestçe hiçbir baskıyla karşılaşmadan söylenebilmesi çoğulcu demokrasi için şarttır. Çoğulcu teoride otoritenin dağıtılması, devletin aceleyle ve düşünmeden hareket etmesini engeller, aynı zamanda önemli güç merkezlerinin uyuşmaması durumunda da herhangi bir adımın atılmasına engel olur. Gezi parkı eylemleri de bize çoğulcu demokrasinin önemini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Unutmayalım demokrasimizin geleceğini inşa etmek her şeyden önce bizlere düşen en önemli görevdir. Sorumluluğun bilincinde olarak farklılıkları kabullenip bunun bizim için bir zenginlik olduğunun unutmamamız, farklılıkların birbirimize uzattığımız silahlar olmadığını tam tersine zenginliğimiz olduğunu anlamamızla oluşacak bu bilincin yerleşmesiyle,demokrasi tutulmasınnı akıl iradesiyle aşılacağına inanmalıyız. Ve yaşanan tüm bu sorunları içselleştirerek özümleyebilirsek demokrasinin pek çok sorununu kolaylıkla çözebilir ve ülkemizi daha kolay yaşanabilir bir hale getirebiliriz diye düşünmekteyim.