Sorumluluk sahibi olmak ve sorumluluklarımızı yerine getirmek günlük hayatımızda sıkça kullandığımız deyimlerden bazıları. Fakat bu sefer sorumlu kelimesi, adından başka bir şey bilmediğim bir alanda çıktı karşıma. Balıkçılık yani Sorumlu Balıkçılık . Ve üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke vatandaşı olarak, Sorumlu Balıkçılık projesini tanıtmak için naçizane bir sorumluluk üstlendim.
Röportaj teklifimi samimi, nazik bir üslupla kabul eden ve aynı samimiyeti röportajı resmiyetten eğlenceli bir sohbete dönüştürerek sürdüren Sualtı Araştırmaları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Çevre Bilimleri Uzmanı Sevgili Nesimi Ozan Veryeri’ye teşekkürlerimi peşinen sunmak istiyorum.
Su Altı Araştırmaları Derneği
1985′ li yıllarda temeli atılmış olan ODTÜ Sualtı Topluluğu ndan mezun olan bizler, 1994 yılında Sualtı Araştırmaları Derneği’ni kurduk. Bu biraz tuhaf gelebilir, ama Sualtı Araştırmaları Derneği’nin iş birliği içinde çalıştığı tüm resmi kurumlar Ankara’da olduğu için merkezimiz de Ankara’da. Çoğunluğu kıyı şehirlerimizden olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanından yaklaşık 300 üye ve 1000 gönüllümüz mevcut. 20 yıldır derneğimizi ayakta tutmaya çalışıyoruz.
Röportaj | Nesimi Ozan Veryeri
Öncelikle “Sorumlu Amatör Balıkçılık” tanımını açar mısınız? Neden bu ismi tercih ettiniz?
Bize bu terimden dolayı kalayı basan, bozuk atan insanlarla karşılaştığımızı itiraf etmeliyim. Yıllardır amatör balıkçılık yapmış, hiç karışanı olmamış insanların karşısına Sorumlu Amatör Balıkçılık diye yeni bir tabirle çıkıyorsunuz. O da nereden çıktı kardeşim? Biz her şeyi biliyoruz zaten. Ne gerek var bu tür şeylere? diyerek tepki gösterebiliyorlar. Bana karışma, ona karış en yaygın ikinci bir tepki idi. Projenin başında oldukça yıpratıcı bir süreç yaşandı. Her kelime ve cümlemizi cımbızla seçmemize rağmen ortak bir dilde buluşmak süre aldı.
Bu projede 3 ana hedef grubu var:
1- Her şeyi biliyorum ya da çok ama çok iyi biliyorum diyen grup.
2- Amatör balıkçılık yapmak isteyen başlangıç seviyesinde ilgisi olan grup.
3- Yasadışı avlanan grup. Bu gruba ben “Hırsızlar” diyorum, bu gruba girenler yasadışı av veya balık ticareti yapan kişilerdir. Amatör balıkçı kostümü giyenleri azımsanmayacak sayıdadır.
Nasıl bir proje?
Projenin hedefi, ilk iki hedef grubun bilgilerini geliştirecekleri gönüllülükle sorumlu balıkçılık yapmayı özendiren bir eğitim, iletişim, işbirliği ağı oluşturmak ve konuyla ilgili rehber doküman üretmektir. Üçüncü gruba yönelik olarak “eğitim” kısmı kifayetsiz diye düşünebiliriz, orada kasti faul uzmanları var , bu noktada cezai yaptırımlar ve denetim süreci konuları yine projede resmi kurumlara hitaben ele alınıyor. Sorumlu kısmını açarsak, denizlerimizin hor kullanmasının önüne geçilmesi için balığı avlayan, satan, tüketen ve avlanmasını, satılmasını denetleyen herkesin taşın altına elini koyup, sorumluluk alması, bilinçlenmesi gerekliğinden yola çıkarak tüm bu grupları sorumlu balıkçı tanımı içinde değerlendiriyoruz.
Sorumlu balıkçılık; resmi kurumların, gönüllü kurumların, ticari firmaların, yerel yönetimlerin, avcının ve avlanılanı tüketenin tek tek sorumluluklarını ifade eden, yol gösteren teknik bir süreçtir. En iyi balığı nerede, nasıl, hangi yemle tutarızla ilgisi yoktur.
Bu kavram, dış ülkelerde 1980 li yıllardan beri kullanılıyor ve usüllerini ifade eden 200 sayfalık teknik bir rehberi var. Bu rehberin İngilizce kopyasını, projenin 1balikcokbalik.org site kütüphanesinden indirmek mümkündür.
Biz bu rehberi herkesin anlayacağı basit bir kitapçığa dönüştürmek gibi zor bir işe kalkıştık…Bilim insanları , uzmanlar şimdi bu konuda yoğunlaştılar.
Sorumlu Balıkçılık: Ben denizi seviyorum
Türkiye’de sorumlu balıkçılığın geliştirilmesi projesinin amaçları ve faaliyetleri nelerdir?
Amacımız insanlara denizi, balığı ve balıkçılığı yeniden tanımlamak. Ben denizi seviyorum diyen çok sayıda insanın sözde sevgisi denizi öldürüyor. Denizi denizden aldığımız ölçüde seviyoruz maalesef. Denizi tabakta balık olarak görmenin ötesine geçmek istiyoruz. Çoğumuz Akdeniz’de yaşayan 17.500 canlı türünü varlığını algılamakta güçlük çekiyoruz. Bize öğretilen kadar ya da işimize geldiği kadar biliyoruz. Biz bu projeyle şartları zorluyoruz. İnsanları düşünmeye , merak etmeye sevkediyoruz. Sadece tüketim odaklı zihniyeti yıkmamız gerektiğini söylüyoruz.
Amatör balıkçı kimdir, profesyonel balıkçı kimdir?
Profesyonel Balıkçılık ve Amatör Balıkçılığın ayrıldığı çizginin kriterleri nelerdir?
Amatör balıkçı: Sportif, eğlence, dinlence amacıyla deniz ve ye iç sularda balık avcılığı yapan ve bu avlanma sonucunda kişisel çıkar temin etmeyen ve beklemeyen yani tuttuğu balığı ayni ya da nakdi bir çıkara dönüştürmeyen kişidir.
Profesyonel balıkçı ise geçimini sağlamak amacı ile yakaladığı balığı satan kişidir.
Projenin başlangıcından itibaren kat ettiğiniz yolu özetler misiniz?
Projenin arkasında bırakacağı bir eser olarak, denizleri tanımak ve tanıtmak, deniz ve insan ilişkisine yeniden bakan bir kitapçık hazırlıyoruz. Bu kitapçığı www.birbalikcokbalik.org sitesinden yakın zamanda indirebilirsiniz. Az yazılı çok görselli 7 den 70’e herkesin anlayabileceği sadelikte bir kitapçık hazırlamaya çalıştık.
Bu projede ego merkezli değil, eko merkezli tartışmalarla iletişimin sağlanabileceğini iddia ederek, Kaş’ta 60 kişinin katıldığı bir toplantı düzenledik. Bu toplantıda Amatör balıkçıyım diyen ve avladıkları balıkları satmak suretiyle yasadışı balıkçılık yapan hırsızlardan muzdarip amatör balıkçılık derneklerini, çeşitli sivil toplum örgütlerini ve ilgili resmi kurum temsilcilerini bir araya getirdik.
Kavramları yeniden şekillendirerek, kirletilmiş bir kavram olan Amatör balıkçılık kavramının Sorumlu amatör balıkçılık kavramı ile değiştirilmesi gerekliliğine karar verdik.
Ayrıca yine Antalya’da yapılan 2 günlük çalıştayımızda yasa dışı avcılığın önüne geçmek ve amatör balıkçılığın yaralarını sarmak için, amatör balıkçıların kullanması gereken techizatın ne olması, ne olmaması gerektiği, suistimal edilen tarafların neler olduğu ve suistimal edilememesi için alınacak önlemlerin neler olması gerektiği gibi konuları içeren değerlendirme çalışmaları yaptık. Bu sonuçları resmi kurumlar ve kamu ile paylaşacağız.
İlkokul çocuklarına sularımızı tanıtmak amacıyla su altından 3 boyutlu canlı yayın yapacağımız bir sistem üzerinde çalışıyoruz. Çocuklar an be an yaşayarak, üç boyutlu öğrenecekler ve denizlerimizi sevecekler.
Bu projede birlikte çalıştığınız, sizi destekleyen kurumlar, dernekler..vs var mı?
Maddi anlamda Türkiye’den kayda değer bir destek yok ne yazık ki. Destek, formatına göre yazdığımız ve başvurusunda bulunduğumuz proje kaynaklarından gelmektedir.
GEF Küçük Destek Programı ve (SGP) – COMDEKS, ayrıca Türkiye’nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi ve Korunan Deniz Alanları Yöneticileri Ağı MedPAN, bizim projemize finansal destek sağlıyor. Sualtı Araştırmaları Derneği özkaynaklarını ortaya koyuyor.
Proje destekçileri içinde Türkiye’nin dört bir tarafındaki amatör balıkçılık dernekleri, Geleneksel Balıkçılığı Yaşatma Derneği, Amatör Sualtı Avcıları Derneği, Oltacılar-Der gibi sivil toplum örgütleri, gönüllü kişi ve kurumlar, ayrıca T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı gibi ilgili resmi kurumlar bulunuyor.
Sorumlu avlanma eğitimi
Profesyonel ve amatör balıkçılar sorumlu avlanma konusunda eğitiliyor mu?
Dünya Tarım Örgütü onlarca yıldır balıkçılığın yönetimi konusunda çalışıyor. Yönetilmesi en zor sorunlarda biri de artık amatör balıkçılık. Türkiye’de balıkçılık konusunda eğitim boşluğu çok. Amatör balıkçı olabilmek için herhangi bir eğitime, sınava, sertifikaya ihtiyaç yok. “Ben Amatör Balıkçıyım” demeniz yeterli. Dahası isterseniz hemen devletin ilgili kurumlarına başvurup tezkerenizi alıp, hiçbir eğitim almanıza , sınava girmenize gerek kalmadan, basit bir sağlık raporu ve evrak süreci ile profesyonel balıkçı olabilirsiniz. Tekneniz dahi olmasına gerek yok. Avrupa’da sertifikanız olmadan balıkçılık malzemesi alamazsınız. Hatta Amerika’da bazı yerlerde avcılık malzemesi satan satıcının malzemeyi satmadan önce sizi sınav yapma yetkisi bile var.
İsteyenlere eğitim verilmesini sağlamak üzere, ilgili derneklerle bu proje vasıtasıyla temaslar kuruyoruz. İlgilenenler www.birbalikcokbalik.org internet sitesinden sorularını sorabilirler. Ya da bana ulaşabilirler.
Sonuç olarak şimdilik soru soran, merak edenin yolu sorumlu amatör balıkçılık standartlarına çıkacaktır. Bu konuda bir eğitim zorunluluğu şimdilik yok. Ama Ben bilmek istiyorum diyene kapılar açık.
Böyle bir projenin içinde olan birisi olarak sizin balıkçılığa bakış açınız nasıldır?
Ben de balık tutum. Oltayla av nadir de olsa yapıyorum. 15 yaş gibi önemini bilmeden yasa dışı olan zıpkınla gece fenerle dalmış birisiyim. Bir sargoz ve bir sinavrit palazına verecek hesabım var. 1980 li yıllarda gece zıpkınla fenerle dalma ekolünü başlatan kişileri çocuk yaşta görmüş ve izlemiş biriyim. Fakat bu tür avlanma bana tat vermedi ve centilmence olmadığını ufak yaşta hissettim. Sonra gündüz legal bir şekilde zıpkınla dalışlar yaptım. Ardından su altı fotoğrafçılığına ve video çekimlerine merak saldım. Zıpkını bıraktım.
Legal olarak yapılmayan avcılık ekosisteme nasıl zarar verir?
Zıpkınla balıkçılığa, amatör balıkçılığa karşı değilim. Legal olarak yapılan avcılığa da karşı değilim. Karşı olmak ortak çözüm ve birliktelikler adına bir kaçış. Ancak sorumlu balıkçılık standartlarının yaygınlaştırılması gerektiğine inanıyorum. Yasa dışı avlananların katı cezalarla cezalandırılması gerekiyor.Yasa dışı avcılık yapan kişinin kendine olan saygısı zayıflar. Bilinçsiz avcılık ise çoğu zaman yasa dışı avcılık kategorisinde sonuçlar üretir. Bilmiyordum , anlatan gösteren olmadı demek doğaya zarar vermek için mazeret olmamalı. Bilgi çağındayız. Denizi seviyorum diyen ve sevdiği hakkında araştırmayan, sormayan, okumayan, bilgisi olmayan insanların samimiyetine inanmıyorum. Çünkü sevginin tanımında bilgi vardır. Sevdiğinizi iddia ettiğiniz şeyi tanımıyorsanız gerçek sevgiden bahsedemeyiz.
Bir ahtapot hayatı boyunca kaç kere ürer, bilmiyorsunuz ve normal bir vatandaş isek bilmemeniz de normal. Ama sorumlu bir balıkçı, ekolojik dengeyi korumak için bu sorunun cevabını ve ahtapotun avlanma dönemini bilmeli. Bakın, daha açık anlatalım…
Bir ahtapot ömründe sadece bir kere ürer ve ölür. Anne yavrularını korumak için yumurtalarını bıraktığı kovuğa gövdesini siper eder ve yaklaşık bir ay bu siperi korur ve vücudu siper iken anne açlıktan ölür. Bu etten siper yavruları korumaya devam eder. Sonunda siper çürür ve yavrular yumurtadan çıkar. Onların da çok azı hayatta kalır. Yasal sorumluluklar bir yana etik sorumluluklarımız da yok mu bu noktada?
Denizde unutulmuş bir ağ 7 yıl boyunca deniz canlılarını öldürebilir
Denizin dibinde yıllarca duran kopan misina parçaları ve unutulmuş ağlar da deniz canlılarına tuzak. Unutulmuş bir ağa yaklaşık 7 yıl boyunca balıklar takılıp ölebilir. Bunlara hayalet ağ deniliyor. Anlayacağınız su altında da hayaletler var…
Hem avlanma tutkusunu tatmin etmeyi hem de ekolojik dengeyi korumayı hedefleyen fakat bu konuda yeterli bilgiye sahip olmayan amatör balıkçılara tavsiyeleriniz var mı?
Öncelikle belirtmek isterim ki, projemiz bünyesinde yazılan Sorumlu Amatör Balıkçılık kitapçığı sorunuza en geniş yanıt kaynağıdır. Proje sitemiz www.birbalikcokbalik.org dan bu kitabın baskı halini ağustos ayında indirebilirsiniz.
* Avcılığa karşı değiliz. Ancak nasıl, ne yapıyorsunuz bilin. Türkiye’de yılda en az bir defa av yapan 4 milyon kişinin var olduğunu düşünüyoruz. İzmir’de kendi bünyesinde bir yılda 1.500 adet sualtı tüfeği satışı gerçekleştirdiğini iddia eden satış noktaları var. Bu teçhizatın çoğu sahiplerince düzenli olarak kullanılmasa da, amatör balıkçılık talebi ve potansiyeli hızla büyüyor. Teknoloji ve arz , tüket tüket diyor… Toplam etki çok büyük olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle avlanılan her canlının sayısını onbinlerle çarparak denizlere olan etkimizi hissedin. Sadece yazılı kurallar değil, bireysel muhakeme ile de avlanmalıyız.
* Su Ürünleri Amatör ( Sportif amaçlı ) Avcılık tebliğini resmi kurum siteleri ve proje sitemizin kütüphane kısmından indirebilirsiniz. Sorularınız olursa bize ulaşın.
İletişim: Sualtı Araştırmaları Derneği
Akincilar Sok. 10/1 GMK Bulvar Maltepe / ANKARA
T +90 312 230 35 20
F +90 312 230 35 23
E [email protected]
http://www.sadafag.org/
http://www.sad.org.tr/
* Yakaladığınız avın kaç yaşında olduğunu, olgunluk seviyesini bilin. Bir balığın yaşını, pulunu güneşe tutup, katmanlarını sayarak bulabilirsiniz. Doğayı okumak gibidir bu tür tecrübeler. Anaç balıkları hedeflemeyin. Bu noktada egomuza söz geçirmek zor ama durum böyle. Balıklarda yumurta kalitesi balık yaşlandıkça artar.Onlar doğanın kumbarasıdır. Anaç balık yakalamaktansa limitler dahilinde kalan genç balık yakalamayı hedefleyin.
* Zıpkınla vurulmuş balık satmayın, satın almayın. Restorantlarda zıpkın balığı tüketmeyin. Bu yasadışıdır.
* Amatör balıkçılıkla elde edilen hiçbir ürünü satmayın, satın almayın, takas yapmayın.
* Ege ve Akdeniz’de denize baktığınızda yosun / alg yoksa orada bir istilacı yabancı tür baskısı kuvvetle muhtemeldir. Bu alanlarda yerel balıklar üstünde ayrıca baskı oluşturmamayı değerlendirin.
* Demirleme (Çapalama da denir) yapacağınız yere dikkat edin. Demirin deniz çayırları, resifler üzerine atılmamasına ve tarama yapmamasına özen gösterin. Akdeniz foku mağaraları ve denizden görülen mağaralar hassas yaşam alanlarıdır, yaklaşık 100 m. den yakınına demirleme yapmayın.
* Bakir alanlara yaklaşırken, kıyıda deniz kuşları varsa onları rahatsız etmeyeceğiniz, insanla etkileşimi tolere ettikleri bir mesafede kalmaya ve seyir yapmaya özen gösterin. Kuşlar bağırıyorsa , konduğu yerden kalkıp uçuyorsa yaklaşma mesafesini arttırın.
* Av yapılacak yerdeki mekansal yasakları yerel birimlerden öğrenin ve gece av yapacak iseniz konumunuzu güvenlik birimlerine ihtiyaç halinde hemen ulaşılabilir olmak amacıyla bildirin.
* İçsularda iseniz bir gölden, akarsudan diğerine balık ve benzeri canlı transfer etmeyin.
Biyografi: Nesimi Ozan Veryeri
Profesyonel bir doğa korumacıyım. Aslına bakarsanız Türkiye’de henüz yadırganan, Avrupa’da ise gittikçe yaygınlaşan radikal bir yanıt bu. Maalesef ki, doğal olarak herkes tarafından korunması gereken doğanın profesyonelce korunması gerektiği bir seviyeye kadar bozulduğu bir dünyada yaşıyoruz. Ben de günümün yaklaşık 12 saatini doğa koruma üzerine çalışarak geçiriyorum. Lisans eğitimim endüstriyel ürünler tasarımı yani insan ve ürün, hizmet ilişkileri üzerine. Lisansüstü eğitimim Çevre Bilimleri üzerine, yani insan ve doğa ilişkileri. Doğa korumacılar olarak biz, doğa koruma hakkında projeler üreten, bu projeleri hayata geçirmek için kaynaklar araştırıp bulan ve olanaklar doğrultusunda iş üreten, öncelikle gönüllü çalışan, aynı zamanda yaptığı işten hayatını devam ettirebilmek için para kazanan insanlarız. Ben şu anda yaratıcıları arasında olduğum, Sorumlu Balıkçılık Projesi’in Sorumlu Amatör Balıkçılık ayağını yürütüyorum. Aynı zamanda Akdeniz Foku Araştırma Grubu’nun Koruma Birimi Sorumlusu ve Ekolojik Araştırmalar Grubu’nun Koordinatörüyüm.