Usta işi derler ya, usta bir yazarın kaleminden çıkan sözcükler Tek Kanatlı Bir Kuş olmuş ve yıllar önce yazılsa da, kısacık bir roman biçiminde kalbimizin üzerine konmuş.
Yaşar Kemal’in geçtiğimiz ay kitap raflarında yerini alan kısa romanından söz edeceğim size. Sakın yetmiş iki sayfalık uzunluğuna bakıp, aldanmayın. Gerçi böyle büyükçe bir punto kullanılmamış olsa daha kısa, elli sayfa kadar tutardı. Bir uzun öykü olduğu da iddia edilebilir, ama bir romanın romanlığı sadece sayfa sayısına bağlı değildir. Kitabın arka kapağında verilen şu açıklamaysa bunun bir roman olup olmadığını sorgulayanlara hemen cevabı yapıştırıyor zaten.
[quote]
“Kısalığının şaşırtıcılığı onun roman oluşunun gerçekliğini değiştirmiyor.”
[/quote]
Bilinmez bir nedenle insanların ayak basamadığı Anadolu’daki gizemli bir kasabayı ve bu kasabaya girmeye çalışan insanları anlatıyor Yaşar Kemal bu kitabında. Kasaba mı ana kahraman, kasabanın yolunda bekleşen insanlar mı? Yoksa korkunun insandan insana geçen bulaşıcılığı mı?
Posta Müdürü olarak Yokuşlu’ya atanan Remzi Tavdemir ile karısı Melek Hanım ve bu kasabanın yolunda karşılaştıkları türlü insan manzaraları… Sonrasındaysa bu insanların ağızlarından çıkanların nasıl bir korku efsanesine dönüştüğünün resmi çekiliyor sözcüklerle… Söylentilere inanıyor insan ve sonra korkunun kendisinden değil, fısıltısından korkmaya başlıyor.
Kahramanların konuşmaları çok doğal ve ahenkli verilmiş. Yazar, kısacık bir koşuda iyi bir dil kuruyor ve epey mesafe alıyor. Mesela “Alamancı” kız Zeliha’nın kasabaya girip, döndükten sonra kendine gelmesiyle Melek Hanım’la olan konuşması:
“Teyze,” diye inledi Zeliha. Canım teyzeciğim bir lokma su, ölüyorum, ölüyorum, ölüyorum su.”
“Şimdi, şimdi, bir de soğuk ki.”
Suyu götürdü, sol eliyle Zeliha’nın başını ardından destekleyip sağ eliyle de maşrapayı ağzına dayadı, kız suyu doya doya içti.
“Şimdi iyi misin?”
“Çok iyiyim Hanım Teyzem, mersi.”
“Sana da mersi,” dedi Melek Hanım, “çok mersi ki iyi oldun…”
Yaşar Kemal’in 1960’ların sonunda yazdığı, fakat yeni yayımlanan bu romanı masalsı diliyle okuyucunun ağzına bir parmak bal çalıyor ve nasıl bittiğini bile çaktırmıyor. Roman bitiyor ve okuyucuyu adeta tek kanatlı çırpınan bir kuş gibi ortada bırakıyor…
Usta yazarın çekmecelerinde saklı kalmış kim bilir böyle daha kaç eseri vardır, bilinmez ama bildik tek şey usta işi eserleri yılların bile eskitemediğidir…