Bilinmeli ki şiirin kendisi aşktır, sevdadır, yaşamdır. Her şeyden önemlisi insandır.
İnsan kalbinin bam teline basan, özel duyguları rahatlıkla anlatan en özel edebiyat türüdür şiir.
Şiirin fazla okunmamasının sebebinin aslında reel hayatta duyguların bu tarzla ifade edilememesinden kaynaklandığı yadsınamaz bir gerçekliktir.
Tüm dünyada diğer edebi alanlarla mukayese edildiğinde şiir kitabının alıcısının az olmasına rağmen, bizim ülke standartlarının çok üstünde olması ve ülke içinde bu durumun farkındalığına sahip insanların varlığına rağmen şiir kitabını basmanın yayınevleri için zorluğunu, bir şiir kitabını satın almanın okura ne türlü bir külfet getirdiğini, ilk kitabını şiir üzerine çıkarmış bir yazar-çizer olarak hala anlayabilmiş değilim.
En son hangi şairin kitabını almıştınız? demeyi arzu etsem de hiç şiir okudunuz mu? sorusuyla başlamak isterim. Ama her şeyin bir ilki vardır. Bu yazıyı okuyup kitabevine gittiğinizde bir şiir kitabı tedarik edeceğinizden hiç bir kuşkum yok.
Çünkü bu sevda şiirle arkadaş olmayı denemekle başlar. Böylece şiirin kendini hiçbir tanıma sokmadan, yakından tanımak isteyenlere gönlünü açan ve bir daha hiç bırakmayan iyi bir dost olduğunu hissedeceksiniz.
Şiiri anlatmaya gelince; bu aşkı tanımlamaya çalışmak da gökyüzüne merdiven kurmaya benzer. Gerçekten de öyledir. Ne kadar bizlere duygu, hayal ve düşüncelerin bir düzene bağlı olarak, çekici bir dil ve ahenkli mısralar içinde aktarılması olarak ezberletilse de…
Baktığında şiir benimdir. Sizsinizdir. Dışarıda yağan yağmurdur. Hepsinde gerçekleşmesini istediğin şeyin gerçekliğini öne sürerek onu gerçekleştirmiş olmak amacı vardır. Bu yüzdendir ki şiir anlatılmaz olandır.
Şahsen şiirin, divanı, halkı da olmaz diye düşünmekteyim. Şiir, şiirdir. Sözlü halk şiiri dışında hepsi birdir görüşündeyim. Şiiri ve şairi kalıba sokmanın, dönemselleştirmenin, onları günümüze taşımadığını düşünüyorum. Bunu yaptığımızda günümüzde olduğu gibi toplumun büyük bir kısmının şiir okumayan olduğu gerçeğiyle karşılaşıyoruz.
Şiirin edebiyat içinde en yoğun tür olduğu da altı çizilmesi gereken başka bir konu. Aslında bu yoğunluk şiirin duyguları en kısa yolla tarif edilmesine olanak sağlamasıyla beraber büyük bir anlaşılma zorluğu getirmesinden kaynaklanıyor.
Çünkü şairin farklı dünyalara girmesinden dolayı ortaya çıkan derin manalar, şiirlerin aslında şairin içinin rahatlaması hususunda yazdığı gerçekliğinin kavranmasıyla çok kolay aşılacağa benziyor olsa da dizelerin kurgusunun bazen çok zor olması ve okuyanlara kapalı gelmesi şiir sevenleri bu sevdadan vazgeçirmeyecek aksine bir bulmacanın parçaları gibi onları açmaya, çözebilmeye çalışmalarıyla o derin ufka sarılabilmelerini kolaylaştıracaktır diye düşünmekteyim.
Buraya kadar anlattığım hep okuyucuların şiir konusundaki sıkıntılarının dile getirilmesiydi. Fakat şiirlerin internet vasıtasıyla sosyal paylaşım sitelerinde dolaşması sebebiyle şiir kitaplarının alıcı-okuyucu bulamaması, yayınevlerinin şiir kitabına olan olumsuz tutumu, çok az bir kitleye hitap eden bu edebi türün karşılaştığı korsan basım, şiire gönül veren şair ve şair adaylarını olumsuz etkilemektedir.
Günümüz şairleri, roman ve benzeri türlerde verilmekte olan spesifik bilgilerin okuyucuları başka ülkelere ve yaşamlara götürdüğünü, bunlar arasında empati kurarak, okuyucunun zorlukları unutmasını ve hayata daha güzel bakmasını sağladığının farkındadırlar.
Şairlerin tek arzusu şiirlerin duygulardan ibaret olduğu gerçeğinin anlaşılmasını istemeleridir. Son olarak biz şiir severler, şiirle yollarınız hiç kesişmemiş olsa dahi hayatınızda yeni bir başlangıç yapın, şairleri anlamaya, onları takdir edip, kitaplarını almaya gayret edin diyoruz. Peki bu konuda sizler ne düşünüyorsunuz?