Bir Varlık Geldi Bir Varlık Gitti

Varlık vergisi, İkinci Dünya Savaşı sürecinde savaş zenginlerini, fırsatçılarını, kazandıkları büyük servetler üzerinden uygun oranda vergi vermeye zorlamak amacıyla çıkarılmış olsa da işler hiç de düşünüldüğü gibi gitmemişti.

Çünkü asıl amacından çok  toplum içinde hakim olan kulaktan kulağa fısıldanan, hatta zaman zaman yüksek sesle dile getirilen düşünce, piyasayı azınlık denetiminden kurtarmak ve temeli İttihat ve Terakki döneminde atılan ‘Sermayenin Türkleştirilmesi projesinin’ bir parçası olduğuydu.


varlık vergisi

Varlık Vergisi kanununun resmi gerekçesi, hükümet tarafından “olağanüstü savaş koşullarının yarattığı yüksek kârlılığı vergilemek” olarak dile getirilmiş olsa da Varlık Vergisi” tahakkuk ettirilen miktarların şekli, itiraz hakkı tanınmaması ve vergi genelliği ilkesine aykırı düştüğü için tümüyle hukuk dışı bir vergi olarak algılanmakta ve daha çok azınlıklara yüklenmesi sebebiyle ciddi bir ayrımcılığa sebep olmaktaydı.

Ülkemizin içinde bulunduğu koşulları incelediğimiz vakit Türkiye savaşa girmemiş ama ciddi bir ekonomik bunalıma sürüklenmişti. Karneli günler başlamış, enflasyon, vurgunculuk, karaborsa, rüşvet almış başını yürümüştü. Kaynaklarının neredeyse tamamını savunmaya ayıran hükümetimiz ise savaş yıllarını bütçe açığını nasıl kapatırız diye düşünerek geçirirken, tarih donemini sartlarinı goz onune alinarak degerlendirmek, tarihin en basit kurami olan neden-sonuc iliskilerini de daha rahat kavramaya neden olacağı gerçeğinden yola çıkarak düşündüğümüzde, şu an üyesi olmak için büyük çaba gösterdiğimiz AB’nin önde gelen ülkelerinden Almanya’nın Hitler ve İtalya’nın Mussolini gibi faşist liderler tarafından yönetildiği, demokrasinin çoktan rafa kalktığı dönemden bahsettiğimizi unutmamız gerekir.


varlik-vergisini-vermeyenler-resim

Her ne kadar dönemin şartları zor ve acımasız olsa da, tarihi zamanında değerlendirmemiz gerekse de, zenginlerin mal varlıklarını tespit ederken, zenginleri  Müslümanlar, Gayrimüslümler (Rumlar Ermeniler ve Yahudiler), Dönmeler (yani sonradan müslüman olmuş vatandaşlar) ve Yabancılar olmak üzere 4 gruba ayırarak tüm zenginleri mal varlıklarına göre değil de kimliklerine göre paylarına düşeni ödemeye zorlamak, Müslüman zenginlerden %5 – 10 aralığında vergi alırken, diğer vatandaşlarından % 150 – 230 aralığında astronomik rakamlarda vergiler almak demokrasinin olmadığı bir dünya düzeninde belki çok normaldi. Lakin bunları vicdanlara anlatmak ne o zaman başarılabildi ne de günümüzde…

[quote]2012 yılında Milliyet gazetesinde yer alan bir haberde Varlık Vergisi’ni bizzat yaşamış belki de iki elin parmaklarını geçmeyecek kişilerden biri olan Şabat Levi’nin 70 yıldır özenle sakladığı vergi makbuzlarıyla röportaj verirken muhabirin ‘’ Devletin sizden özür dilemesini ister misiniz? “ sorusuna ‘’Hata ettik” demelerini isterim tabii. Ama ne değişir? Ben affettim zaten. Bizi Hitler’den kurtardı İnönü, Varlık Vergisi’ni de affettim böylece. Eğer bizi Hitler’e verseydi sabun olacaktık. Parayla hayat ölçülmez. İnönü sayesinde hayatta kaldık.’’ sözü trajikomik olduğu kadar bizler için alınması gereken büyük bir ders niteliğindedir.[/quote]


Siyasi görüşü ister Liberal, ister Demokrat, ister Ulusalcı, ister Komünist, ne olursa olsun herkesi bir dakikalığına  kalbinin sesini dinleye çağıyorum. Ben şahsım adına bir Türk vatandaşı olarak 1942 yılında belki de günün koşulları için gerekli olmasına rağmen  Varlık Vergisi Kanunu’nun amacını açtığından, yüzlerce gayrimüslimin göç etmesine sebep olmasından, belki de daha sonra da 6-7 Eylül olaylarının yaşanmasına sebebiyet vermesinden,  binlerce gayrımüslime ait ev ve işyerlerinin haczedilerek haraç mezat satılmasından,  sırf vergi borcunu ödeyemediği için Erzurum Aşkale’de, Eskişehir Sivrihisarı ’da zorla  çalıştırılmalarından dolayı  gayrimüslim, yabancı ve sonradan müslüman olmuş, haksızlığa uğramış tüm insanlardan özür diliyorum.