Spor uzun ve daha sağlıklı yaşamın sırrı

Yaşamımızın vazgeçilmezleri arasında olması gereken spor aslında bir yaşam biçimidir. Spor yaptığınızda her şeyden önce seratonin, yani mutluluk hormonunuzun seviyesi yükselir ve kişi kendini güne harika bir şekilde başlayabilecek kadar güçlü hisseder. Fiziksel sağlığa olumlu etkileri de yadsınamaz.

Spor uzun ve daha sağlıklı yaşamın sırrı

Spor ile hayatınızda yeni bir sayfa açın

Bunun yanında aslında insan hayatında olumlu bakış açısı yaratmak gibi de bir tılsımı vardır. İnsan spor yaptığında kendini müthiş hisseder. Günlük hayatın yaratmış olduğu stres ve gerginliği azaltabilecek veya yok edecek olan neredeyse tek aktivitedir spordur. Sizi gereksiz şeylerle meşgul olmaktan kurtarır ve daha iyi şeyler yapabilmeniz için motive eder. Pekiyi, bu olumlu katkılarını hayatımızda deneyimleyebilmek için hangi sporu ne kadar süre ile yapmalıyız? Sporun tüm bu olumlu katkılarını ve hangi branşın ne kadar süre ile yapılması gerektiğini Prof. Dr. Erdem Kaşıkçıoğlu’na sorduk.

Röportaj: Prof. Dr. Erdem Kaşıkçıoğlu


Spor nedir?

Günlük kullanımda fiziksel aktivite ve spor birbirine karışmış ve de birbirinin yerine kullanılan terimler olmasına rağmen, gerçekte farklı şeyleri ifade etmektedir. Fiziksel aktivite kasların kasılmasıyla gerçekleşen ve enerji harcamasını artıran her türlü hareketi kapsar. Diğer bir deyişle, günlük yaşamımızda ve boş zamanlarımızda yaptığımız etkinlikler, egzersizler ve spor fiziksel aktivite kapsamındadır. Ama, yetenek ihtiva eden programlanmış düzen ve ritmisite gösteren yarışmalı ya da müsabakasız fiziksel aktivitelerdir. Dolayısıyla herkesin yürüyüşü bir fizik aktivite iken spor olarak kabul edilmemelidir. Bununla birlikte yüzme adına spor diyebileceğimiz bir fiziksel aktivitedir. Bir bireyin, yüzebilmesi için öncelikle suyun üzerinde durabilme kabiliyetine ulaşması gerekir. Bu ayrıntıya rağmen günlük kullanımda yapılan her türlü fiziksel aktivite spor olarak nitelendirilmeye devam etmektedir.

Hareketsizlik sizi hasta edebilir!

Neden spor?

Tanımlanan şey ne olursa olsun artık karşımızda oldukça ciddi bir sorun durmaktadır: Hareketsizlik. Günümüzde teknolojik gelişmelerle birlikte televizyon ve bilgisayar başında geçen zamanın artması insanları hareketsiz bir yaşam tarzına yönlendirmektedir. Hareketsizlik bulaşıcı olmayan hastalıklardan oluşan ölüm ve sakatlıkların en önemli nedenlerindendir. Dünya Sağlık Örgütü 2004 raporuna göre, fiziksel hareketsizlik ölümlere yol açan risk faktörleri içinde 4. sıradadır. Ülkemiz ise, hareketlilik konusunda Avrupa ülkeleri arasında en kötü notu sahip olan ülkedir. Dolayısıyla, sporun giderek artan sıklıkta yaşamın parçası haline getirilmesi toplum sağlığımız açısından oldukça önemlidir.

Fiziksel aktive pek çok sistem üzerinde olumlu etkilere sahiptir.

Yürüyüş ya da diğer sporların hareket sistemi üzerinde ne gibi olumlu etkileri vardır?

Fiziksel aktivite ve sporla vücudumuzda birçok sistem ve fonksiyon üzerine olumlu etkiler göstermektedir. Bunları kısaca sıralamak gerekirse:

  • Yaşam süresinde uzama
  • Erken ölüm riskinde azalma
  • Kan basıncında düzelme
  • Kilo kontrolü
  • Şeker hastalığı riskinde azalma
  • Fiziksel uygunluk düzeyinde artma
  • Duruş ve dengede düzelme
  • Kemik ve kaslarda güçlenme
  • Dayanıklılık, kuvvet ve esneklikte artma
  • Zihinsel yetilerde düzelme
  • Özgüvende artma
  • Yorgunluk hissinde azalma
  • Uyku kalitesinde artma
  • Stres kontrolü

Spor yapmadan önce vücudumuzu spora hazırlamalı mıyız? 

Kesinlikle, evet. Sporda ön hazırlık zorunluluktur. Hazırlanmadan yapılan sportif aktivitesinin, yarardan ziyade zarar doğurabileceğini bilmek gerekir. Yapılacak sporda kullanılacak giysi ve ekipmanlardan tutun da, beslenmeye kadar uzanan bir hazırlık süreci her zaman için gerekmektedir. Sporun en basit uygulaması olan yürüyüşte bile uygun bir ayakkabı seçilmemesi daha sonra yürümeyi bile engelleyebilen kas ve bağ yaralanmalarına yol açabilmektedir. Her türlü sportif aktiviteye başlamadan önce mutlaka esneme ve ısınma çalışmalarının yapılması, gelişebilecek önemli sağlık problemlerinin engellenmesi açısından önemlidir. Esneklik, eklemlerin geniş açıda hareket edebilmesidir. Diğer bir deyişle, fiziksel aktivite yaparken gövde, kol veya bacakların rahat hareket edebilme becerisidir. Esnek bir vücuda sahip olmak günlük yaşam etkinlikleri sırasında rahat hareket etmemizi sağlar. Örneğin; kalça ve bacakların esnek olması hızlı ve büyük adımlarla yürüyüşlerin sorunsuz yapılabilmesi için(günlük yaşamımızda acilen bir yere yetişmeye çalışırken), omurganın esnek olması rahatça öne ve arkaya eğilebilmemiz için (yerden bir şeyler alırken sıkıntı yaşamamız) oldukça önemlidir.

Sporu aç karnına yapmak sakıncalıdır!

Aç karnına spor yapmak sakıncalı mıdır? 

Yapılan en büyük hatalardan birisi de aç bir şekilde spor yapılmasıdır. Aç bir şekilde sporu da en çok obezite sorunu olan bayanlar tercih etmektedir, ama bu tamamen yanlış ve sağlıksız bir durumdur. Bilimsel gerçek ve klinik deneyimlerimiz, aç bir şekilde yapılan sporun, ‘hipoglisemi’ denilen kan şekerini normalin altına düşürebildiğini göstermektedir. Spor yapan kişide şeker hastalığı bile olmasa bu durum gelişebilir. Hipoglisemi de, fark edilmeden beyine en çok zarar verebilecek tablolardan birisidir. Ayrıca, erken yaşta bunama ve fonksiyon kayıplarının önemli sebeplerinden birisidir. Bu duruma engel olmak için, glisemik endeksi düşük olan hafif bir ara öğün alındıktan en az yarım saat kadar sonra sportif aktivitenin yapılması gerekir. Şeker hastalığı ve gizli şekeri olan bireylerin yanlarında şekeri hızlı bir şekilde yükseltebilecek şeker ve küçük bir meyve suyu bulundurmaları hayati bir yaklaşımdır.

Spor sonrası dinlenmek, vücudun toparlanması için şarttır. 

Spor yaptıktan sonra nelere dikkat etmek gerekir?

Spordan sonra yeterince dinlenmeden ağır tempoda çalışılması vücudu zorlar. Hemen sonrasında ağır bir yemeğin yenilmesi, bol şekerli gıdaların tüketilmesi hayati organlar için oldukça tehlikeli olabilmektedir. Ölümcül dahi olabilecek diğer hatalardan birisi de sıcak duş alınmasıdır. Bu durum özellikle kalp ve damar sistemini oldukça zorlayabilmekte, kalp krizi ve felce neden olabildiği gibi ölüme yol açabilmektedir.


Spor yaparken su içmemek, vücudun zarar görmesine neden olabilir…

Spor arasında ne kadar su içmek gerekir?

Spor sırasında unutulan en önemli unsur yeterli su içilmemesidir. Çoğunlukla spor yapan kişi su içilmesini reddeder. Bilimsel olmayan yanlış inançlardan birisi de su içince dalağının şişeceğidir. Aslında su içilmemesi, bir taraftan vücut sistemlerinin daha fazla yorulmasına ve hasar görmesine yol açarken, diğer taraftan performans sporu yapanlarda önemli performans kaybına yol açabilir. Spor yaparken bir noktadan sonra susama hissi ortadan kalkar. Su içilmemesi, sporla ilişkili olumsuz gelişen olayların en önemli nedenlerinden birisidir. Bu sebeple spora başlamadan 10-15 dakika önce en az 200-250 ml ve spor yapılan her 10-15 dakikada bir en az aynı miktarlarda su içilmesi gerekir.

Pekiyi, sağlıklı bir kişi hafta da kaç kez ve ne kadar süre ile yürüyüş sporu yapabilir? 

Yapılan bilimsel çalışmalar, sağlıklı bir erişkinin haftada en az 150 dakika yürüyüş yapmasını sağlık için olmazsa olmaz olarak kabul edilmektedir. Mümkünse bu aktivitenin en az haftanın beş gününe yayılmasını önermekteyiz.

Dövüş sporlarının önlem alınmadan yapılması vücuda daha fazla zarar verebilir!

Yapılmaması gereken sporlar var mıdır? Bunların vücut üzerindeki olumsuz etkileri nelerdir?

Doğrusu darbe içeren ve bedene hasar veren dövüş sporlarını sağlık açısından çok fazla önermiyoruz. Yeterli koruma ekipmanları sağlanmadan kafaya, göğse darbe alınma ihtimali olan sporlardan gelişebilecek olumsuz ve onarılamaz sağlık sorunları dolayısıyla korkarız. Çünkü, bazı sporcuların yaşamsal organ ve dokulara darbeler alıp yaşamlarını bile tehdit edebilen problemlerle karşı karşıya kalabildiklerini bilmekteyiz. 

Spor yapmak, ruh sağlığınızı olumlu yönde etkiler…

Beyin sistemi üzerindeki etkileri nelerdir?

Düzenli yapılan aktivitenin, beyin dolaşımını ve fonksiyonunu olumlu yönde etkilediği çok iyi bilinmektedir. Bu yüzden, Alzehimer’ın önlenmesinde ve tedavisinde düzenli sporu önermekteyiz. Beyin fonksiyonları dışında bununla ilişkili olarak bireyin ruhsal iyiliğinin sağlanması açısından da sporu önermekteyiz. Özellikle depresyondan korunma ve tedavisinde önemli bir etkinliğinin olduğunu bilmekteyiz. Burada şunu da belirtmekten geçemeyeceğim, sürekli bir şekilde kafaya darbe alınan sporları yapanların beyinlerinde önemli hasarlar ve fonksiyon kayıpları gelişebileceğini bilmekteyiz. Bu sebeple, kafaya darbe içeren sporlardan kaçınılması bireyin sağlığının korunması açısından oldukça önemlidir.

Düzenli spor yapmaya başlamadan önce mutlaka sağlık kontrolünden geçmek gerekir

Spor yapacaklara önerileriniz nedir?

Öncelikle, sağlıklı yaşamda oldukça değerli ve yerine konulamaz bir unsur olan sporu yapmaya başlamadan önce, özellikle kalp-damar sağlığı olmak üzere genel sağlık kontrolünün yapılmasını önermekteyim. Gizli ve sinsi giden bir hastalık olması durumunda, yapılacak spor risk teşkil edebilir. Hatta giderek daha sık bir şekilde görmeye başladığımız, spor sırasında ölümlerin dengelenmesi açısından oldukça önemlidir. Diğer taraftan spor yapan kişi, performansını kapasitesini zorlayacak artırmamalıdır. Çünkü herkesin performansı farklıdır ve ona uygun şekilde spor yapması gerekir. Spor, kişinin özelliklerine uygun bir şekilde planlanmalı ve uygulanmalıdır.

Biyografi: Prof. Dr. Erdem Kaşıkçıoğlu

Prof. Dr. Erdem KaşıkçıoğluErdem Kaşıkçıoğlu, 1969 yılında Göksun’da doğdu. Orta öğrenimini, Kabataş Erkek Lisesinde 1986 yılında tamamladı. 1986 yılında başladığı İstanbul Tıp Fakültesini, 1992 yılında bitirerek Tıp Doktoru ünvanına hak kazandı. 1992-1996 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalında ihtisasını yaparak, İç Hastalıkları Uzmanı ünvanına hak kazandı. 1996-1999 yılları arasında ise, Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezinde yaptığı üst ihtisas eğitimi sonrası Kardiyoloji Uzmanı ünvanına hak kazandı.


Sonrasında, 2000- 2003 yılları arasında çalıştığı İstanbul Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim Dalında Spor Hekimi Uzmanı ünvanına hak kazandı. Akademik kariyerine yaptığı üç ihtisastan sonrada devam eden Dr. Kaşıkçıoğlu, 2005 yılında Spor Hekimliği Doçentliği ünvanına hak kazandı. Bu akademik kariyerine ilave olarak 2006 yılında ise Kardiyoloji Doçentliği ünvanına hak kazandı. Dr. Kaşıkçıoğlu, TÜBİTAK Fizik yarışmaları ödülü sahipliği dışında, 2004 yılında Asya-Pasifik Hipertansiyon Kongresinde Genç Araştırmacı Ödülü, 2005 yılında Avrupa Kardiyoloji Fellow’u ünvanına, 2006 yılında Avrupa Kardiyoloji Diplomasına hak kazandı. Türk Kardiyoloji Derneği, Türk Spor Hekimliği Derneği, Türk İç Hastalıkları Derneği, Toraks Derneği, Avrupa Kardiyoloji Derneği üyesi olan Dr. Kaşıkçıoğlu, ayrıca kurucu başkanlığını yapmış olduğu Spor Kardiyolojisi Derneğinin de başkanıdır. Bu dernek aracılığıyla toplumun kalp damar hastalıkları riskleri açısından farkındalığı sağlayarak gelişebilecek istenmeyen olayların engellenmesine çalışılmaktadır. Halen İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesinde profesör kadrosunda öğretim üyesi olarak görevine devam eden Dr. Kaşıkçıoğlu, evli ve iki çocuk babasıdır.

‘Spor’ fazla yemenin zararlarını engeller mi?