Esmaül Hüsna nedir? Esmaül Hüsna kelime anlamı itibari ile en güzel isimler demektir. Bu isimler ise Kuran’ı Kerim’de veya hadis-i şeriflerde Allah’ı tanımlayan, O’na ait olan sıfatlar ve isimlerin bütünüdür. Esmaül Hüsna, Allah’ı zikretmek, O’nun varlığını hatırlamak bir zikir tanımıdır.
Röportaj | Mehmet Çobanoğlu
Esmaül Hüsna nedir?
Esmaül Hüsna kelime anlamı itibari ile en güzel isimler demektir. Bu isimler ise Kuran’ı Kerim’de veya hadis-i şeriflerde Allah’ı tanımlayan, O’na ait olan sıfatlar ve isimlerin bütünüdür.
Esmaül Hüsnanın etkilerini evrende ne şekilde görüyoruz?
Esmaül Hüsna yaratıcı Rabb’in sıfatları olduğu için evrenin her zerresinde esmaları tezahür edebiliriz. Zira Yaratıcı, yaratımları esnasında tıpkı bir sanatkarın sanatının esaslarını eserine aktarması gibi sıfatlarını tecelli ettirmiştir. Örneğin bitkiler üzerinde Şafii esmasını yani şifa enerjisini, tabiat renkleri ve şekilleri üzerinde Musavvir esmasını, zaman kavramı içerisinde Evvel ve Ahir esmasını, canlılar ve yaşam enerjisi üzerinde Halık esmasını görebiliriz. Esmanın evrende ki tecellisi sistemsel olarak daima bir özelliğe istinaden verilmiştir. Bu mana da her şey bir esmadan ibarettir.
Esmaül Hüsna herkeste farklı şekilde mi tecelli ediyor? Herkesin esması farklı mıdır?
İnsan ruh ve bedeni yaratılış olarak Rabb’in parçası, nefesidir. O’nun ruhundan bir nefestir ki bunu Sad suresi 72. Ve Hicr Suresi 28-29 ayetlerden görebiliriz. Örneğin Sad suresi 72.ayet şöyle buyurur; “Onu şekillendirip içine ruhumdan üflediğim zaman onun için saygı ile eğilin.” Dolayısı ile Rabb’in esmaları her bir insanın ruhsal yaratımında az ya da çok ama istisnasız mevcuttur. Her insanda sevgi ve öfke vardır, bu her insan da Vedud ve Celil esmasının olduğunu gösterir zira bu sıfatların yaratıcısı zaten Allah’tır. O’nun sıfatları, bizlerin mizaçlarında tezahür eder. Ancak bu özellikler bazılarımızda çok bazılarımızda az tecelli etmiştir. Adalet, merhamet, öfke, bilginlik, sakinlik gibi mizaç özellikleri bu mana da bir esmadır ve herkeste farklı farklı tecelli etmiştir.
Zikir nedir?
Zikir, anmak, hatırlamak gibi anlamlara gelir, tasavvufi açıdan zikir düşünmek, tefekkür etmek gibi de ele alınmaktadır ki her anlam yerine oturmaktadır. Allah’ı zikretmek, O’nun varlığını hatırlamak bir zikir tanımıdır. Bu kalp ile de olabilir dil ile de olabilir. Yani düşünerek, idrak etmeye çalışarak da bir zikir yapılabilmektedir, dil ile anarak, kelimelerle seslenerek de zikir yapılabilmektedir. Bir de bedenin zikri vardır ki bu hem düşünerek hem de dil ile zikrederek de olabilmektedir.
Kuran-ı Kerim’de zikir çalışması tavsiye ediliyor mu?
Evet; Kuran’ı Kerimde birçok ayet zikri tavsiye etmektedir. Bunların başında şu ayetler gelir;
Beni anın, ben de sizi anayım (Bakara Sûresi, 152)
Allah’ı çokça zikredin ki, felaha eresiniz (Enfal Sûresi, 45)
Öyle insanlar vardır ki, ne bir ticaret, ne bir alışveriş onları Allah’ı zikirden, namazı kılmaktan, zekatı vermekten alıkoyamaz. (Nur Sûresi, 37)
Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah’ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur. ( Rad suresi, 28)
Neden zikir çalışması yapmalıyız? Zikir çalışmasının faydaları nelerdir?
Zikir çalışması bizi manevi olarak teskin eden bir çalışmadır, Rad suresi 28. Ayetin ifadesi tam da bu noktaya işaret etmektedir Bilesiniz ki Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur Zikir insanı ruhsal anlamda doyurur, Rabb ile arasında var olan bağlantıyı güçlendirir. Ruh ve eterik bedeni şifalandırır, esmayı zikrederken oluşan ses frekansları oluşturdukları enerjilerle gerek aura gerekse fizik beden için birçok faydalar sağlamaktadır. Bunlar yaşam enerjimizin artması, bilgi ve idrak kabiliyeti, bolluk ve bereket akışı, ikili ve sosyal ilişkiler de başarı gibi her alanda fayda vermektedir.
Zikir çalışmasından önce abdest almalı mıyız?
Abdest manevi bir temizliktir, eterik bedeni ve fizik bedeni ferahlatır, arındırır. Zikir için abdest şart olmamakla birlikte abdestli yapılan zikirler bir kat daha güçlü olacaktır. Namaz ritüeli eğer bir zikir olarak ele alırsak bu durumda elbette abdest ritüeli de farz olur. Maide suresinin 6.ayeti abdestti namaz için şart koşmaktadır. Ancak dediğim gibi sesli ve düşsel zikirde bu şart söz konusu değildir.
Zikir çalışması yaparken inancın önemi var mıdır?
İnanç yani iman, yaptığımız işe, eyleme, söyleme daima düşünce gücü çerçevesinde güç katar. İnanarak yapmak elbette çok önemlidir. Aksi halde inanmadığınız bir olgu size dönüp gelse de siz onu göremezsiniz ve farkında olamazsınız. Ancak şu söylenebilinir ki; esmalardan enerjisel anlamda yararlanabilmek için inanmasanız dahi bir akış gerçekleşecektir, her ne kadar inanmaya oranla daha az da olsa bu olacaktır.
Hangi zamanlarda zikir çalışması yapmalıyız?
Zikirler için saatlerin ve mekanların hiçbir önemi yoktur. Çünkü Allah’ı belirli saatler veya mekanlarla sınırlamak doğru olmaz nitekim Allah’ın kendi ifadesi ile O bizlere Şah damarımızdan daha yakındır. Kişi vardır özel saatlerde zikir eder ama aşktan uzaktır, kişi vardır hiçbir saat gözetmez lakin içi aşk ile doludur, işte o kişinin sesi aşık olana ulaşır.
Zikir çekerken sayıların önemi var mıdır? Zikir çalışmasını ne kadar devam ettirmeliyiz?
Zikirde sayılar önemsizdir, ebced dediğimiz hesaplamalar ve sayısal zikir mantığı İslam dinine Brahmanizm ve Yahudi mistisiziminden gelmiştir. Allah kullarının duasında sayısal değerlere değil, tamamen samimiyete bakar. Kaldı ki bu konuda ne kuran’da ne de hadislerde bir açıklama söz konusu değildir. Kuran’da zikirden bahsederken Allah bizlere zikir tarifini sunmuştur. Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler Âli İmran suresi 191.ayet.
İstanbul Topkapı Sarayı’nda var olan tüm kutsal emanetleri geziniz, peygamber ve arkadaşlarına ait birçok eşya görürsünüz, terlikten, gömleğe, çanak, bardaktan, hırkaya, kılıç, ok, mızraktan, sakal-ı şerife kadar her şeyi müşahade edersiniz ancak tek bir tane tespih göremezsiniz. Bunlar hep 850 yıllarında islama dahil edilen, akımlarla gelmiş bidatlardır.
Zikirde süre tamamen kişinin kendisine bağlıdır ki zaten kişi esmanın tecellisini ruhunda hissedecek, arzu ve dileklerinin yapısına göre zamanı kendisi belirleyecektir.
Hangi konularda zikir çalışması yapabiliriz?
Her konuda esma çalışması yapılabilmektedir, şifa, bolluk bereket, korunma, arınma gibi.
Hayal ettiklerimize esmalar sayesinde ulaşabilir miyiz?
Hayal ettiğimiz her şeye ulaşabiliriz demek ütopik olacaktır lakin izin verilen ölçüde evet her şeye ulaşabiliriz. Aslında bu kişinin manevi derecesi ile de ilgidir
Diğer dinlerde zikir çalışması var mıdır? Esmaül Hüsna ile nasıl benzerlikler gösterir?
Her din mensubu, inandığı yaratıcısına dair dua eder, her dinin yaratıcısının bir tanımlaması vardır dolayısı ile diyebiliriz ki evet tüm dinlerin zikir çalışmaları mevcuttur. Bazı mantralarla çalışmalar buna örnek gösterilebilinir. Özellikle Krişna bilinci içerisinde bu ön plandadır.
Şükretmenin isteklerimizin gerçekleşmesi ile ilgili bir bağlantısı var mıdır?
Şükür bir anlamda teşekkürdür, kendimizden örnek verirsek, evladımız, arkadaşımız, arkadaşımız, ailemiz yaptığımız işlerde, onlara karşı davranışlarımızda, az ya da çok onlara sunmuş olduğumuz imkanlar da teşekkürü daima ediyorlarsa bizlerde o verdiklerimizi daha da arttırarak vermeye devam ederiz ancak tek bir teşekkür görmez, vefasızlıklara maruz kalırsak takdir edersiniz ki ya tamamen keser ya da kısıtlarız. Şükür kavramını bu şekilde ele almak gerekir.
Aura nedir?
Aura fizik ve ruh beden ikilisinin yaşam enerjisidir. Bio frekanslar halinde yayılan elektro manyetik enerjidir. Tüm canlılarda olmakla birlikte bazı cansızlar üzerinde de aura mevcuttur. Bu da daha önceleri her hangi bir canlının o cansız madde ile iletişiminden kalmış olan enerji alanıdır.
Aura’nın özelliklerinden bahsedebilir misiniz?
Auranın birçok özelliği vardır, örneğin aura bir mıknatıs gibidir. Rezonans yasası ile uyum içinde çalışır daima benzer enerji frekanslarını kendisine çeker. Sağlıklı yetişkin bir insanın aura enerji alanı 62-68 mhz arasındadır. Aura enerji frekansları zaman zaman yükselebilir veya düşebilir. Aura güçlenirse kişinin hayatında ki tüm süreçler pozitif ilerlemeye, aura zayıflarsa ikili ilişkilerden, bolluk ve berekete kadar birçok süreç negatif yöne ilerleyecektir. Aura dediğimiz enerji alanı, insan bedeninin dış elbisesi veya can yeleği gibi düşünebilir. Koruyucu özellikleri vardır, auranız ne kadar güçlü ve kalınsa dışarıdan gelebilecek negatif enerjilere o kadar savunmalı olursunuz. Bunlardan en çok karşılaşacağımız nazar enerjisidir.
Aura’yı görmemiz mümkün müdür?
Aura hiçbir şekilde görülemez, zira aura manyetik bir enerji alanı, frekans bütünüdür. Maddesel bir yapı içerisinde değildir. Nasıl ki radyasyon görülemez ise veya uydu alıcımıza gelen sinyaller görülemez ise aura da görülemez. Zira aura partikülleri maddesel bir yapıya bürünmezler,
Aura gördüğünü iddia edenler belli bir yere odaklanma sonrasında oluşan ve modern tıp içerisinde göz tansiyonu adı verilen durumu yaşarlar. Ve maalesef bunu aura görmekle karıştırırlar. Bazı insanlar ise kendilerinde gizem ve olağanüstü yetenekler varmış gibi lanse etmek adına bunu söyleyebilmektedir. Ülkemizde kişisel gelişim sektöründe çokça zikredilen bir durumdur ne yazık ki. Aura görülemez lakin enerjisinin oluşturduğu etki hissedilebilinir. Bu hissediş her hangi bir yetenek gerektirmez, negatif frekanslı aura daraltıcı bir etki, pozitif frekanslı bir aura ise huzur verici bir etki sunacaktır.
Aura’mızın nasıl olması gerekir?
Aura’mız olumlu/olumsuz etki aldığında, bunun fiziksel ve psikolojik etkilerinin nasıl görebiliriz. Olumsuz etki aldığında, ne yapmalıyız? Aura’yı temizlememiz gerekir mi?
Aura frekanları itibari ile pozitif değerlerde olmalı, ortalama 65 mhz normal değerlerinde bir aura enerji ışınımıdır. Bu değerler ne kadar yüksek olursa yaşam kalitemizde o derece yüksek olacaktır. Auranın güçlenmesinin en temel ilkesi düşünce biçimlerimizin de pozitif olmasıdır.
Auranın olumlu ya da olumsuz etki altında olduğu, net bir şekilde hislerle algılanabilinir. Örneğin düşük frekanslı aura kişide yorgunluk, odaklanma sorunu, sıksık esneme hali, zihinsel kaoslar, yalnız kalma istekleri gibi etkiler gözlenir. Tam tersi düşünülürse pozitif değerli aura sahipleri ise mutluluk, huzur hislerini derinden yaşarlar, hayatlarının her alanı pozitif süreçlerle geçer.
Aura’yı kontrol etmek mümkün müdür?
Aurayı öncelikle pozitif düşüncelerle donatarak, öfke kontrolünü ve egoyu dengeleyerek, çeşitli korunma ve arınma ritüelleri uygulayarak kontrol edebiliriz. Meditasyon teknikleri ile de bu kontrolü sağlayabilmekteyiz.
Biyografi: Mehmet Çobanoğlu
1980 Hatay doğumlu. Küçük yaşlarda tanıştığı Tevrat ve Zebur ile dinler ve ezoterik konulara merak sarmış daha sonraları Mustafa İslamoğlu’ndan tefsir üzerine öğretilere devam etti. İslam, akaid, hadis ve fıkıh alanlarında uzun yıllar çalışmalar yaptıktan sonra Spiritualizm alanı ile bu bilgilerini harmanladı. 2004 senesinden bu yana çeşitli web platformlarında Kişisel Gelişim, Spiritualizm, Maji ve Ezoterik bilgiler hakkında makaleler yazmış ve yazmaya devam ediyor.
Halen Antalya’da yaşamakta olan Mehmet Çobanoğlu, sık sık Türkiye’nin birçok şehirinde seminer ve eğitimlerine devam ediyor. Bu eğitimler arasında, esmalar ve ayetlerin ezoterik yönlerini, bilinçaltı ve düşünce gücünü, ses frekanslarının, sembollerin, kutsal kelimelerin enerjisel yönlerini aktarıyor. Yapmış olduğu eğitimlerde ayrıca, negatif enerjilerden korunma ve arınma tekniklerini, gerek bitkilerin psişik enerjileri ile gerekse ses ve sembol enerjileri ile öğreti olarak sundu.
İlk kitabı olan ‘Rabb’in Nefesi’ ile büyük bir grafik yakalayan Mehmet Çobanoğlu yakın bir zaman içerisinde ikinci kitabını çıkarmaya hazırlanıyor.