Ülke Yönetiminde Ben ve Benim Seçmenim Takıntısı

Yerel Yönetim seçimleri yaklaşıyor. Ülkemizdeki sular bir türlü durulmak bilmedi. Tarafların aralarındaki çizgiler daha da keskinleşirken biz ve ötekiler anlayışı da ülke gündeminde yerleşik hale geldi.

Bir ülkenin ortak değerlerinin korunması, o ülke vatandaşlarının en önemli önceliği olması gerekirken, gruplaşmanın şiddeti, bu hassas düşünceleri bireylerin bilinçlerine yaklaştırmaz oldu. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, birbirine düşman iki ülke vatandaşı gibi kin ve öfke biriktiriyor birbirine yazık ki.

Ergenekon ve Balyoz Operasyonları ile başlayan, özgürlüklerin kısıtlanması ve dayatmalarla biriken, gezi olaylarıyla tetiklenen hükümet karşıtı öfke, peş peşe gelen yolsuzluk operasyonları ve hükümet-cemaat çekişmesi ile yeter noktasına ulaştı ve kutuplaşmaları artırdı.


Diğer taraftan, iktidar olmadan önce dini inançları nedeniyle ezildikleri ve ötekileştirildikleri gerekçesiyle mağdur psikolojisi yaşayan hükümet yanlısı taraf,  bir zamanlar ötekileştiği ortamların ötekileştireni olarak intikam almaya çalıştı.

Oy oranı arttıkça ve kadrolaştıkça sahip olduğu potansiyel gücü, kendisinden başkasını tanımayacak kadar dengesiz kullanmaya başladı. Oto-immün sistem hastalıklarında üreyen antikorlar gibi, sayesinde yaşadığı ve yaşattığı organlarına da saldırdı. Böylece kadrosunda da karşıtlar arttı ve kendi içinde birlik ve beraberlik görüntüsünü kaybedince, yandaşları dışında herkesi, her oluşumu, söylemi ve eylemi ihanetle suçladı. Hain ilan etti. Hem de vatan haini…

Siyaset söz konusu olunca, olayların, ortamların, insanların kafa karışıklıklarının kullanılması da kaçınılmazdır.

[quote]Siyaset, muhalefetseniz açık arama ve iktidarsanız açık vermeme sanatıdır. [/quote]

Doğruysanız açık bulanlara karşı kendinizi hukuki yollarla aklarsınız, korkularınız varsa telaşınız söylemlerinize ve baskıcı yönetiminize yansır.


Birbirinden farklı düşünen, inanan ve farklı siyasi tercihleri olan siyaset insanları; ölümleri, müdaheleleri, yolsuzlukları, doğruları, yanlışları kendi tarafında kılıfına uydurup, yanlı ve taraflı sunma gayreti içinde olurlar. Siyaset yapılan ortamlarda bu durum normaldir. Fakat siyasetle ilişkisi oyunu kullanmaktan ibaret olan halk için samimiyet esastır. Seçim öncesi kutuplaşma çok fazla artmışsa ve taraflardan biri iktidar partisiyse, ortamın gerginliğini almak, sağduyulu ve uzlaşmacı yaklaşmak, ülke çıkarları için sakin ve sükunet içinde olmak ve diğer tarafları da sakinleştirmek ona düşer.

Bizim ülkemizde durum nasıl?

Gerginliği tırmandıran, insanların acılarını küçümseyen, kendini mağdur, diğerlerini hain gösteren, yasamaya, yürütmeye ve hatta yargıya tek başına hükmetmeye çalışan, ‘bu bizden, bu bizden değil’ diye kadrolarla sürekli oynayan, bırakın sükuneti sağlamayı, ülke insanının düşüncelerini, hesap sorma hakkını yakışıksız bir üslupla eleştiren baskıcı bir iktidar anlayışı ile karşı karşıyayız.

[quote]Bir insanı yok sayarak, duygularını ve düşüncelerini önemsemeyerek değersizlik duygusu yaşatmak onu hırslandırmanın, öfkelendirmenin, isyan ettirmenin en kolay yoludur. [/quote]

Çünkü değer öncelikle insan olmaktan gelir ve bu değer aşağılanırsa insanın özü isyan eder. Hele bir de yok sayılan kitlelerse ortaya hırçınlık, şiddet ve öfke dalgası çıkar.

Ülkeyi yönetmek için ‘asıl’ olandan ‘halktan’ vekalet almış hükümet mensuplarının göz ardı ettiği bir şey var ki bir vatandaş olarak aşağıdaki sözüm onlaradır:

[quote]Lisanı hal ile ve hatta bazen açık açık ‘Bu ülkede siz yoksunuz. Ben varım ve benim seçmen kitlem var’ derseniz, bu ayrıştırıcı üslupta ısrar ederseniz, yönetmeye çalıştığınız ülkeyi, ülkemizi, Türkiye’mizi daha büyük bir kaosa sürüklersiniz. Unutmayın ki  milli değerlerinin, milli servetinin gidişatını önemseyen ve sorgulayan bir azınlığın etkisi, nasıl yönetildiğini sorgulamayan fanatik bir çoğunluğun etkisinden daha güçlü olabilir.[/quote]


Ülkemizdeki tüm siyaset adamlarının ve kadınlarının arı kovanına çomak sokmayı bırakıp, ‘sadece ben ve sadece benim seçmenim’ takıntısından, ‘Biz ve Ülkemiz’ asaletine erişmesi umuduyla 2014 yılı yerel seçimlerinin ülkemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.


Özgül Süsler
Falanca yılın, filanca ayının, bilmem kaçıncı gününde doğmuşum. Kutu kutu pense, yakan top ve misket oynamışım. Komşuların zilini çalıp kaçmışım. Balkondan sarkan komşu teyze “kimdi o? “ diye sorunca, “Bilmem” demişim...