Bir çocuk bulmuştu çok öncelerden. Ufacık ve tefecik olan bir çocuk. Artık kimse üzerinde yaşamıyor diye öksüz ve yetim bırakılan bir toprak parçasından. Toprağın parça parça olduğu o an, yüreğinin tamda ortasından çıkarmıştı yırtık defteri.
Zaten yırtık pırtık olanın daha da yırtılmaması gerektiği düşüncesi! İrkilmiş olan ruhunun son derece temkinli gayreti neticesi ele geçirmişti yırtık yırtık olanı. Geride kayboldu ve yok oldu sanılan ise kalan parçalarında gizli. Yırtık defter her bir sayfasında tıpkı bir dna gibi. Tüm ruhunu çocuk ayrımı yapmayan bir ana gibi her sayfasına gizlemişti.
Yırtık sayfalardan 1: Bazen, bazı şeylerin öncesi ve sonrası vardır. Önce insan, sonra adam / kadın sonrada erkek / dişi oluşumuz gibi. Bazen de, bazı şeyler aynı anda bir arada bulunur. Hem avukat hem baba hem de koca olmak gibi. Beraber yürütülebilenler ile sıralı olarak yürütülenler. Değişik durumlardaki değişik şartlara göre değişiyor. Şartları bazen biz belirliyoruz çoğu zaman ise toplum. Değişik durumlarda da aynısı geçerlidir. Bazen bizim özgür irademizdir bazen ise toplumun. Değişkenler ortaya çıktığında ve seçim yada hareket imkanı karşımızda bulunduğunda bir şeyi bilmeden hareket ediyoruz. Sabit olan bizler değiliz. Belirleyici unsurlar olan değişkenleri bizler seçmeyiz. Sabit olan iradeyi anlamaya bile asla cüret etmeyiz. Değişken unsurlar değişmez olan sabitlerdir!
Yırtık sayfalardan 2: Hareket eden bir cismin daima hareket etmek istemesi, duran bir cismin hep durmakta yeltenmesi bir fizik prensibidir. Bu eylemsizliktir. Eylemsizlik prensibi gereği yapılır aşağı yukarı her yapılan ve eylemsizlikte hareket edilmiş zannedilir çoğu zaman. Mevcudu değiştirmeye pekte istekli olmayan insan, eylemsizlik prensibinin yaşayan örneğidir!
Yırtık sayfalardan 3: Musallat düşünceler! Tasallutta bulunuyorlar! Bedenin değil aklın fahişesini yaratmaya çalışıyorlar. Aklı öz ruhundan koparıp kendi bataklığında boğmaya çabalıyorlar. Önceleri baştan çıkarıcı sorularla yaklaşıyorlar. Sonraları ise tüm akla hükmetme makamına ulaşıyorlar. Tam ele geçirme ve tam kontrol! Çıkış sorusu ise şudur: Bana vaat ettiğini bana verdikten sonra ne yaparak beni elinde tutmayı düşünüyorsun?
Yırtık sayfalardan 4: Aldanıyorsan eğer aldanışta ısrarla yükümlüsün! Çünkü aldandın. Aldandığına inanıyorsun. Bilmiyorsun inanıyorsun! Bilmek çaba ve faaliyet, inanmak ise kaskatı teslimiyet! Aldandığın için aldanmadığını düşünmeye mecbursun. Bir şeyin eğer tersini düşünemiyorsan bil ki o şeye esirsindir! Acaba ben aldanıyor olabilir miyim diyemiyorsan, zaten bunu düşünmeyi bile düşünecek durumda değilsindir. Halin tam düşüncesizliktir!
Yırtık sayfalardan 5: Tembellik bataklığındaki insanoğlu! Gayrete takdirin kesildiğinden midir bilinmez; belki de kolaylığından, belki de artık aklı ve ruhu çoktan sonlandırıldığından, belki de her şeyin farkında ve sadece beladan uzak durduğundan!
Yırtık sayfalardan 6: Bir şeyler hep tekrar eder. Bu niçin böyledir? Bir şeyler demek ki doğrusal ilerlemez. Bir şeyler döngüseldir. Çember gibidir. Çember gibi devrederler. Bir şeyler dönüp durur ama değişmezler. Bir şeyler, bizler değiştiğinde değişecekler…
Yırtık sayfalardan 7: Eğer sonuçlar sebeplerden kaynaklanıyorsa ve bir ışın daha gönderilmeden geri gelebiliyorsa ve ışın geldiği için gönderiliyorsa ve aklın algılamalarında çok büyük hatalar varsa ve hatasız olan diye bir şeyde yoksa ve eğer süreç zannedilenlerin kendisi başlı başına en büyük aldanışsa ve olmayacak ve olamaz zannedilen birçok şey ya da her şey olabiliyorsa o zaman neyi neye göre hangi değişkeni hangi sabit ile ve ne şekilde değerlendirilebileceği bir türlü belirlenemiyorsa, işte o zaman zanlara sarılmak en kolayıdır!
Yırtık defterin sağlam kalan parçalarından ancak bu kadarı kurtarılabildi. Diğerleri zaman aşımından, kar ve yağmurdan tamamen silinmişti. Defter tekrar tekrar defalarca incelendi ama sadece bunlar okunabildi! Demek ki defter değişmişti. Asıl defteri zaman, hiç yırtılmadığı bir an koynuna alıp gizlemişti ve bizlere kalan bu parçalarla bizi kandırmış ve sevindirmişti. Yırtık defteri kendisine saklamış ve gitmişti. Zaman büyük aldatıcıydı. Ama defterin kilit sorusuna hala tam bir yanıt bulamamıştı: Bana vaat ettiğini bana verdikten sonra ne yaparak beni elinde tutmayı düşünüyorsun?
Dokuzuncu sayfayı yırttı çocuk ve sadece kendisine sakladı. Kendisi bundan sonra dokuzuncu sayfayla yaşama kararı aldı ve hiç anlatmayacak ve hiç aktarmayacaktı ve çocuk aslında dokuzuncu sayfada yazılanı uygulayacaktı. Zamana özendi ve o da sakladı. Böylece yasak olan defterin yırtık sayfalarını korumaya aldı ve bu yazıda yazılanlarda aslında o çocuğun kendi hayatında geriye doğru yırtıp attığı düşünce kalıntılarıydı.