2014 yerel seçimleri bitti ama rüzgarı hala devam ediyor. Kimini rahatlatıyor bu rüzgar kimini üşütüyor. Evet Türkiye’mde yeni ayla yeni bir sürece girildi. Ama bu yeni dönem değişmemekten kaynaklı, değişmeyen gidişatın, değişik açılımlara gebe olması gibi bir sonuçla karşımıza çıktı. Daha çok da değişim yanlısı tarafı yöntem ve metotlarını sorgulatmaya itti.
Hiç öyle hile hurda, yolsuzluk diye ağlamayacağım. Hileye karşı gerekli önlemleri almayarak dolaylı yollardan izin veren de, yapan da alet olan da toplumun vicdanında sorgulanacaktır er ya da geç. Zaten gören görüyor, görmeyen gözünü başka tarafa dikiyor. Minareyi çalana kılıf çoktan hazır. Gören gözler, duyan kulaklar her şeyi kendince anlamlandırıp yorumluyor. Bu konuyla ilgili pek söylenecek bir şey yok. Siyasetçi ağabeylerimiz ablalarımız konuşuyor zaten.
Ben naçizane ülkemizde bir kangren haline gelmiş muhalefet anlayışına kendimce büyüteç tutmaya çalışacağım. Sürçü lisan edersek affola…
Ülkemiz insanının neredeyse yarısının desteklediği bir hükümetimiz var. Bu seçimle anladık ki özellikle son 1 yıldır yaşananlar, insanlarımızın bir kısmının fikrini değiştirse de çoğu insanımızı fikrinde ısrara ve fanatikliğe sürüklemiş. Kutupları orta yola kaydırmak yerine daha da keskinleştirmiş.
[quote]Eğer memnun olmadığınız bir gidişat varsa, önce kabul etmekten geçmeli yolunuz ki sonrasında ‘neden?’ Sorusunun cevaplarını analiz edebilin ve son dönemeçte nasıl sorusunun cevabıyla muhatap olabilin.[/quote]
Bu seçim sonuçlarıyla hem hükümetin hem muhalefetin önüne bir Türkiye gerçeği açıldı. Hükümet kanadı bu gerçeğin mimarlarından sadece biri ve hala kendi açılarında elde ettikleri bu başarının üzerine yatıp, ‘Bu bize yeter’ demiyorlar. Başarının tadını sonuna kadar çıkartsalar da daha fazlası için” Nerede eksik yaptık?” sorusunu soruyorlar. Ya muhalefet?
Ne dersek diyelim ortada bir gerçek var ki hükümet ilk iktidara aday olduğu zamandan beri farklı bir siyaset anlayışı ile çıktı insanımızın karşısına. Yaptıkları icraatlardaki öncelikleri, konuşma tarzları, milletimiz adına feda ettikleri, elde ettikleri gücü kullanış biçimleri muhalefet tarafından çok eleştirildi, eleştiriliyor ve eleştirilecek. Fakat kendi yollarında yürümek için planlı, programlı, özverili bir şekilde çok çalıştıkları ve kadrolarını iyi yönettikleri de ortada.
[quote]Bence hükümetin en önemli artısı, eski bir muhalefet anlayışının karşısında yeni bir yönetim anlayışı ile durmasıdır. [/quote]
Kendileri de öncesinde siyasetin içinden geldikleri için, aldıkları kararlarda karşılarına çıkabilecek tüm engelleri önceden öngörmüş, bağışıklık sistemini mevcut muhalefete göre ayarlamış ve yolunda engel tanımadan yürümüştür. Halkımızın hassas noktası olan yolsuzluk iddiaları bile bu bağışıklık duvarını aşamamış, seçmeninin fikrini değiştirmemiştir.
Hollandalı bir arkadaşım kendi gazetelerinde okuduğu bir haberden bahsetti. Haberde Türkiye’deki seçim sonuçlarının muhalefet anlayışından kaynaklandığı konu edilmiş. Arkadaşım ülkemizdeki muhalefet anlayışını eleştirirken ilginç bir örnek verdi “Türkiye’de futbola çok fazla maddi yatırım yapılıyor ama Avrupa liglerinde önemli başarılar elde edilemiyor. Neden? Çünkü Türk takımları sadece oynamaya odaklı. Örneğin Barcelona takımı oyundan önce karşı takımı tanımak, oyun tarzlarını analiz etmek için ve sonrasında ise oynadıkları maçı tüm ayrıntılarıyla değerlendirip hatalarını tespit etmek için saatlerini maçı tekrar tekrar izleyerek harcıyor ve sonraki maçlar için gerçekçi stratejiler belirliyor“ dedi. Sizce de bu benzetme birçok şeyi anlatmıyor mu?
“Sen de muhalefete amma yüklendin. Adamların elindeki imkanlar kısıtlı. Medya taraflı. İktidar sert üslubunda ısrarcı. Tahrik hat safada. Yargı desen istila edilmiş. Hak hukuk arayalım desen ki arıyorlar kimi kime şikayet edeceksin?” mı diyorsunuz.
Ben sıradan bir vatandaş olarak muhalefetin değişime ön ayak olabilmesi için halkla daha fazla kucaklaşmaları gerektiğini düşünüyorum. Yani çözümün anahtarını vekiller olarak asillerde aramalılar…
Muhalefetin;
*İktidar partisine oy veren vatandaşların psikolojisini araştırmaları, dertlerini daha çok dinlemeleri ve gerçekçi çözümler vaat etmeleri, her şeyin daha iyi olacağına ikna etmeleri,
*Gönüllü çalışan kadrolarını arttırmaları ve eğitmeleri,
* Kürsülerde ve meydanlarda ayağına gelen zaten ikna olmuş seçmene konuşmak değil hüner. Kendileri seçmenin ayağına giderek onları anlamak için samimiyetle çaba göstermeleri,
*Farklı farklı farklı farklı bir muhalefet anlayışı geliştirerek, oluşturulmuş bağışıklık sistemini zorlamaları gerekir.
İktidar destekçisi halkımızı “Aptal, koyun sürüsü, piyon” gibi yakıştırmalarla aşağılamak da itici ve kutuplaştırıcı bir etki yaratıyor. Kim kendisine “Aptal” diyen ve kendini üstün gören bir insanın düşüncesini dinlemek ister. Böyle bir yaklaşımla söylenecek her şey ön yargı duvarının öte yakasında öylece kalacaktır. Kalıyor da.
[quote]Ülkemizde bir İktidar partisi seçmeni gerçeği var. Onlar da bizim insanımız. Aşağılamak çözüm değil. Bilinçlerde değişimin yolu onları anlamak ve sevmekten geçer.[/quote]
Sonuç olarak;
Muhalefet, iktidar partisi seçmeninin gözündeki sürekli sızlanan, arıza çıkartan, hiçbir şeyden memnun olmayan, hırçın ergenler etiketinden kurtulmalı.( Bu benim görüşüm değil, muhalefetin iktidar destekçisi grup tarafından yapılan tarifi) Dirayetli, hukuki yollarla hakkını sonuna kadar savunan, alışılmışın dışında çözümler üreten bir kimliğe bürünmeli ki halkımız da ön yargılarından arınıp, muhalefet de haklı olabilir mi? Diye düşünsün….