“Dünya çapında eğitim çözümleri sağlayan Pearson’ın ‘En iyi eğitim veren ülkeler’ araştırmasında Türkiye, 40 ülke arasında 34′üncü olabildi.”
Eğitim durumumuzu yakından ilgilendiren bu haberi gazetelerde okuduk, haber bültenlerinde duyduk. Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) verileri, uluslararası matematik ve fen bilimleri sınav sonuçları, okuryazar yüzdesi ve mezuniyet oranları değerlendirilen 40 ülke arasında ülkemiz 34.sırada kendine yer edinmiş bulunmakta ve 2012 listesinde de 34. sırada! Madem öyle, bizim ülkemiz eğitim bakımından oldukça gerilerde… Üstelik araştırmayı baz alırsak Türkiye eğitimde bir adım dahi ileri gidememekte! Pekiyi, ama eğitim sistemimiz neden çalkantılı? Gerçekten de eğitimde arka sıralarda mıyız? Gelin, eğitim sistemimiz hakkındaki sözlerimize Einstein’nin sözleriyle merhaba diyelim…
“Aslında herkes dahidir. Ancak bir balığı ağaca tırmanma becerisine göre değerlendirirsen, balık ömür boyu aptal olduğuna inanacaktır…”
Albert EinstEin’nin bu sözüyle karşılaşınca, ülkemizin eğitim sistemi geliyor aklıma. Zeki bir millet olduğumuz, bir bacağı diğerlerinden kısa olan masanın altına, kullanılmış kağıdı sıkıştırıvermemizden de bellidir, yoğurt kabında hatta tencerede çiçek yetiştirmemizden de görülmektedir. Kaldı ki karpuz kabuğunda gemiler yapan, gemileri de karadan yürüten bir milletin zekası tartışılamaz dahi. Öyleyse bizim ülkemizde balıklar ağaçlara mı tırmandırılmaya çalışmakta? Evet, tam da öyle! Hatta, yunusları karada sürünme, maymunları da yüzmelerine göre yargılamaktayız ülkemizde… Yeteneklerine göre sınıflandırmıyoruz öğrencilerimizi, yapabildiklerini göremeyip ulaşılamayacak işler istiyoruz. Böyle olunca köreliyor bıçağın keskin yüzü. İstek kırılıyor, heves kaçıyor, yeteneklere ket vuruluyor!
Baskıcı, soruşturmacı ve samimiyetsiz bir eğitim sisteminden ne beklenebilir?
Bilahare kafasında kravat bulunan bazı kişiler öğrencilerin kendini gerçekleştirmesine imkan tanımamakta. Baskıcı, soruşturmacı ve samimiyetsiz bir eğitim sisteminden ne beklenebilir? Kendi olma şansı öğrencilerimize, çocuklarımıza verilmediği sürece kendi kaf dağlarını aşan bireyler yetiştirme düşüncelerimiz gerçeklikten çok uzak kalır! Herkesin kendi imzasının olduğu beyinlere kazınmalı ve gençlerimize ‘kendi’ olma fırsatı verilmeli. Verilmeli ki benliklerini tam anlamıyla doğrulayan, yargı gücüne sahip olan bir topluma ulaşalım…
Öte yandan hamurun mayalanmasına olanak tanıyor muyuz tartışılır… Oturtamadığımız bir sistemle öğrencilerimiz nasıl uyuşabilir, düşünmek gerek. Ve unutmamak gerekir ki ezbere dayalı eğitim sistemimiz sadece sınavlara kadar akıllarda kalmakta! Asıl olay, işte burada kopmakta… Okullarda öğretilen onca bilginin hayatın herhangi bir alanında gençlerimiz tarafından kullanılmaması eğitim sistemimizin defosunu meydana çıkarmakta. Eğitimimiz sınavlar için mi, sınava kadar mı bir başka deyişle? Bunun muhasebesini sağlıklı bir biçimde yapmalıyız…
Eğitimde bu durumda olmamız elbette öğrencilerimizle de ilişkili. Hayalleri ve hedeflerini belirlemeyen gençlerimiz, sınav sonucuna göre hayatını çiziyor. Böylece okuduğu bölümde de mutlu kalamıyor çalıştığı işte de… Mutlu olmayınca, başarı da uzaklarda kalıyor dolayısıyla! ‘’Sınav sonucuma göre okurum bir şeyler’’ düşüncesi bu ülkenin önündeki ciddi sorunlardan ve engellerden birisidir. Yola hedeflerini belirleyen gençlerle çıkmalı öğretmenlerimiz, böylece işleri daha da kolaylaşacak, başarı sağlanması zorlaşmayacaktır.
Devlet memuru olmak için girilen sınavın alan sınavına dönüşüp dönüşmeyeceği bugünlerde tartışma konusu. Oysa herkes yaptığı işten sorumlu olsa ve fizik öğretmenleri okullara fizik sorusu sorularak yerleştirilse; bilgili kesimin üstünlük sağlayacağı ve eğitimde denge sağlanacağını düşünüyorum… Bırakın da herkes görevi olan işten sorgulansın, en iyisi kadroları doldursun…
Pearson bu araştırmayı tekrarladığında ülkemizi üst sıralarda görmek en büyük dileğimiz elbette. Eğitim sistemimizin kalitesinin artırıldığı ve gençlerimizin kendini gerçekleştirebildiği, özgün bireyler olarak karışımıza çıktığı yarınlara azim ve çalışkanlıkla göz kırparak,saygılarımı sunuyorum…