‘Yeryüzünün bütün krallıkları gökyüzünün bir kopyasıdır ve göklerin krallıkları en iyi şekilde Güneş krallığı ile temsil edilebilir. Güneş burada mutlak egemen, gezegenler onun divanı ve doğadak her şey onun imparatorluğunun uyruklarıdır.’ (Manly P. Hall)
Güneşin o eşsiz tarihi, insanoğluna verdiği ilham, korku ve kudret var oluş serüveninden bu yana kopyalarını oluşturan sonsuz bir hikaye gibi insanlığımızı takip etmekte. Astronomik olarak, evrensel dengemizin en büyük parçası ve devamlılığımızın anahtarı olan Güneş’in tüm hareketlerini izleme sorumluluğu duyarken, astrolojik olarak da tavır hal ve hareketlerinin yaşamsal süreçlerimize etkisini uzun yıllar boyunca gözlemleyip algılamaya çalışıyoruz. Tutulmalarının, patlamalarının, mevsimsel döngülerdeki yakınlık ve uzaklığının sihirli gölgesi düşerken yeryüzüne, içimizde hep ona ulaşmak ve onu anlamak heyecanı ile gözlemliyoruz güneşi.
Yine ay sonundaki güneş tutulmasının etkilerini, bireysel ve toplumsal davranış biçimlerimize hissedeceğimiz doğru.
Peki, Güneş tarihi bize neler söylüyor?
Yüzyıllar boyunca Güneş, inanılan Tanrı modelleri ile ilişkilendirilmiştir. Yunan medeniyetinde ki Apollan, Herkül, Zeus, Uranüs ve Volkan güneşin aydınlık ve karanlık taraflarını gün ışığına çıkarmışlardır. Norveçliler Balder’i bir Güneş tanrısı olarak görmeyi seçmişlerdir. Mısır’da, Osiris, Ra, Harmes Güneş tanrılarının isimleriyken, Orta Amerika’nın iki tanrısı Tezcatlipoca ve Quetzalcoatl da Güneş tanrıları olarak bilinmekteydiler. Tüm dünya coğrafyasında ve insanlık tarihinde Güneş’in sahip olduğu bu eşsiz saygı ve kudret, yaşamsal biçimlerimizi, inançlarımızı günümüze kadar biçimlendirmiştir.
“Güneş doğudan yükselir ve doğu Tapınılası Ustanın yeridir.”
Güneş enerjisinin ifadelerinden biri de Solomon’dur (Süleyman). SOL-OM-ON üç farklı dilde Yüce ışık anlamına gelen kelimelerin birleşmesinden oluşmuştur. Katolik rahiplerin elbiselerinin sırtındaki altın yaldızlı işleme, Güneş’in bir temsilcisi ve elçisi olduğunu temsil etmek için kullanılmıştır.
Mısırlı rahipler, dini gösterilerde ve kutlamalarda üzerlerine aslan kürkü giyerlerdi. Aslan kürkü, Güneşin yöneticisi olduğu takım yıldızında asalet kazanıp yükselmesinden, burada şanslı bir konumda olmasından kaynaklanıyordu. Diğer bir tarihsel nota göre Herkül yine güneşsel bir tanrıdır. Herkül on iki ayrı kadersel görevi yerine getirirken, Güneş de Zodyak kuşağının on iki evindeki seyahatini gerçekleştirmektedir.
Göklerin on iki evinden Güneş’in geçişi ile ilgili Robert Hewitt Brown şu sözleri söylemektedir: “Zodyak evlerini ziyaret eden Güneş mecazi dilde girdiği burcun doğasını benimser. Boğa burcundaki Güneş bir Boğa olur. Aslan da Aslanı katleden Herkül, Yay da okçu olur. Balık da Filistinlilerin Balık-Dragonu veya Hinduların Balık tanrısına dönüşür.
İnsanlık tarihinde, inanç sistemlerinde, sanatta ve günlük hayatımızda Güneş’in varlığı bizi bu evrene bağlayan en aydınlık bağ gibi gözüküyor. Onun eşsiz hareketi ve bize gölgemizi göstermesi, evrenin bütününü algılarken bireysel olarak da hem aydınlık hem de karanlık yanımızı anlamamızı sağlıyor. Bu yüzdendir ki Güneşin her bir hareketi bizi yakından ilgilendiriyor ve hayatımızı şekillendiriyor. Bu kudretli yıldızın hayatımız ve kaderimiz üzerinde parıldamasının hiç sönmemesini dileyerek…
