Trekking sözcüğü İngilizce sözlükte ‘Uzun ve zorlu bir yolculuk’ olarak tarif edilmiş. Oysaki doğa yürüyüşleri en güzel adımları sağlar bize.
İnsanların hem gerçek anlamda doğayla hem de kendi iç doğalarıyla tekrar buluşma isteklerinden doğan hobilere ilgi gün geçtikçe artıyor. Bu hobilerin başında yer alan trekking, doğayı ve kendimizi çok iyi tanıyıp bütünleşebileceğimiz bir spor. Kendimizi ne kadar kaptırmak istersek o kadar sonu olmadığını göreceğimiz bir hayat. Birçok kişi için hobi, benim için ise hayat tarzı…
Trekking sözcüğü İngilizce sözlükte ‘Uzun ve zorlu bir yolculuk’ olarak tarif edilmiş. Oysaki doğa yürüyüşleri en güzel adımları sağlar bize.
Genelde temiz hava almak, spor yapmak, sağlığımızı korumak, fotoğraflamak, keşfetmek, anlamaya çalışmak, doğa ile iç içe yaşamayı öğrenmek gibi türlü sebeplerle yapıyoruz doğa yürüyüşlerini. Trekking özellikle, doğanın yakından görülerek, detaylı incelenerek, sürekli güç sarf edilerek yapılan bir yürüyüş ve keşif olduğu için, araçlarla yapılan doğa turlarına göre daha üstündür. En önemli özelliği de kişinin iradesini ve dayanıklılığını kuvvetlendirmesidir.
İnsanın sağlığını korumak, kendine olan güvenini kaybetmemek, doğaya olan sevgisini artırmak için uzun seneler zevkle yapacağı bir spordur. Araştırmalar düzenli, tempolu ve devamlı bir yürüyüş yaşantısının fizyolojik ve psikolojik düzende insana olumlu katkıları olduğunu göstermiştir. Ortalama 1 saatlik bir doğa yürüyüşü beş yüz kalori yaktırmaktadır. Kasları güçlendirirken endorfin miktarını çoğaltarak strestesin azalmasını sağlar. Trekking özel bir yetenek gerektirmez. Yediden yetmişe sağlıklı olan herkes yapabilir.
Olmazsa olmaz Trekking ekipmanları neler?
- Yürüyüş için ortopedik, ayağa ve yere iyi tutunan yürüyüş botu (mevsimine göre bot seçilmelidir)
- Su şişesi veya matarası (alüminyum olmalı)
- Düdük
- Çakı
- Pusula ( büyük veya küçük fark etmez )
- Şapka
- Rüzgârlık veya yağmurluk
- Sırt çantası
- Ek gıda ve İlk yardım kiti…
Ufak sıyrıklarda bile doğada enfeksiyon kapmak mümkündür. Mutlaka ufak bir ilk yardım paketi taşıyın. Yara bandı ve sargı bezi dahi kâfi gelmektedir.
Peki nerede trekking yapabiliriz?
Türkiye bir trekking cenneti. Her bölgeden yüzlerce trekking rotası çıkıyor karşımıza. Gidilecek rota üzerinde önceden detaylı bilgi edinilerek yola çıkılmalı. Başlıca öne çıkan rotalar hakkında birkaç öneride bulunacağım.
Likya Yolu: Fethiye ile Antalya arasında uzanan 509 kilometrelik Likya Yolu dünyanın en iyi on yürüyüş rotasından biridir. Antik Likya ülkesinin tarihi ve doğal güzellikleriyle dolu olan rota ile Akdeniz’in koylarından yüzlerce metre yükseklere tırmanarak gizemli Likya kentlerine uzanabilirsiniz. (Detaylı bilgi)
Yedigöller: Bolu Yedigöller genellikle sonbahar görüntüleriyle meşhurdur. Doğanın canlanmaya başladığı bugünler ise en keyifli yürüyüş zamanıdır. Göllerin etrafında tepelere doğru giden patikalarda keyifli yürüyüşler yapabilirsiniz.
Uludağ: Yüksekliği 2550 metre olan Uludağ’da oteller bölgesinin ilerisindeki ormanın içinde kamp kurarak veya otellerde kalarak zirveye, buzul göllerine günübirlik yürüyüşler yapabilirsiniz.
Yenice Ormanları: Karabük’ün Yenice ilçesindeki ormanlar birçok endemik türü ve ağacı barındırır. İlkbahar ve sonbaharda bitkilerin aldığı farklı renkler farklı güzellikler sunar. Orman içindeki yaylalarda kamp kurarak günübirlik yürüyüşler yapabilirsiniz.
Gökçeada: Dünyanın dördüncü en sulak adası olan Gökçeada, sahillerinin güzelliği ve eski Rum köyleriyle bilinir. Gökçeada’da kalacağınız her gün için ayrı bir yürüyüş rotası belirleyebilirsiniz. Gireceğiniz bir patika sizi bazen bir kaleye, bazen yıkılmaya yüz tutmuş eski bir mahalleye, bazen de 30 metreden dökülen bir şelaleye götürebilir.
Son olarak trekkingciler için birkaç öneri:
Yapacağınız etkinlik süresini iyi hesaplayın. Her zaman için almanız gerektiğinden daha fazla yiyecek ve içecek alın. Bir günlük yürüyüş sırasında terleyerek sıvı kaybetmek performans düşmesine neden olur. Yaz aylarında yapacağınız bir yürüyüşte bol miktarda sıvı (su veya diğer içecekler) almanız iyi olur.
Aktiviteniz sonrasında çöplerinizi kesinlikle yakmayın. Konserve kutularını iyice ezerek hacmini küçültün ve tüm çöplerinizi bir poşete koyarak geri getirin. Doğada hiçbir şey bırakmayın. Mola yerinizi öyle terk edin ki arada mola verdiğiniz belli olmasın.
Çok yorulduysanız veya hava koşulları hızla değişiyorsa hemen geri dönün. Unutmayın ki doğadaki en büyük başarı doğayla uyum içinde yaşamaktır. Onu fethetmek değil.
Sürekli varacağınız hedefi düşüneceğinize, doğanın tadını çıkarmaya çalışın. Daha yürüyüş başlar başlamaz varacağınız hedefi düşünürseniz, kendinize saatlerce işkence yaparsınız. Oysaki yürüyüşün amacı mutlaka bir yere varmak değil bulunulan bölgenin keyfini çıkarmaktır.
Yürürken görebileceğiniz tavşan, tilki vb. gibi vahşi hayvanları rahatsız etmeyin.
Günlük tutun. Yaşadığınız anlar kısa sürede zihninizden uçup gider. Oysa yazılı belge yıllar sonra bile birçok şeyin hatırlanmasına neden olur.
Ben gezmeyi, keşfetmeyi, farklı yerlerde olmayı seven biri olarak bir yaşam tarzı haline dönüştürdüğüm trekking ile sağlıklı doğa yürüyüşleri yaparken yeni insanlar, yeni rotalar, yeni müzikler ve yeni kültürler keşfediyorum. Gittiğim yerlerde edindiğim küçük hatıralar ve bıraktığım izlerle hayatımı ölümsüzleştiriyorum. Yürümenin bir özgürlük ve kültür olduğuna inanıyorum. Şimdiden herkese keyifli yürüyüşler…