Biorezonans İle Sağlığınıza Kavuşabilirsiniz

Biorezonans, 400’e yakın hastalık üzerinde Avrupa ve Amerika’da da yıllardır uygulanan ve hastalığa neden olan gerçek sorunu tespit ettikten sonra kişiyi bütünsel olarak ele alıp buna göre frekans tedavisi yapan bir tedavi şeklidir. Başarısı da, gerçek sorunu belirleyip, ağrısız ve acısız kişiye özel bütüncül bir tedaviyi uygulamasından kaynaklanmaktadır.

biorezonans
Biorezonans Uzmanı Dr. Sinan Akkurt

Vücudumuz elektromanyetik frekanslara sahip bir sistemdir. Vücudumuzun her organının belirli bir frekansı vardır ve bu frekanslar, dışarıdan gelen negatif etkilere maruz kaldığında hastalıklar ortaya çıkabilmektedir. Hastalıkların tedavisinde her ne kadar ilaçlı ya da ameliyat tedavisi yapılsa da, bazı hastalıkları iyileştirmenin zorlukları ile karşılaşılabilmektedir

Biz de 400’ü aşkın hastalıkta uygulanan ve başarı sağlayan Biorezonans’ın  bilinmeyenlerini, Türkiye’de ilk kez uygulayan Biorezonans uzmanı Dr. Sinan Akkurt’a sorduk.


[divider]

Röportaj: Gülşen Kaş

Elektromanyetik frekans nedir?

Vücudumuzun tüm organlarının yaydığı bir elektromanyetik frekans vardır, tıpkı makineler gibi… Bir televizyonun yaydığı dalganın şiddeti 5 GHz ise, organlarımız, hücrelerimiz ve dokularımızın frekansları bunun 100’de 1’i kadar olabilir. Ama sonuçta her insanın bünyesinde kendine özgü aralıklarda yayılan bir frekans vardır.

Biorezonans nedir? Ne işe yarar?

Hastalıklı dokulara yaydıklarının tam aksi yönde frekans yollayarak bu hastalıklara karşı savaşma yöntemine biorezonans tedavisi diyoruz. Batıda yaygın olarak bilinen, ülkemizde ise yeni tanınmakta olan biorezonans tedavisi;  ağrısız, acısız ve yan etkisiz bir yöntemdir. Yaş ve cinsiyet bağımsız olmak üzere herkese, hatta bebeklere, çocuklara ve hamilelere de uygulanabilir.

Biorezonans pek çok hastalığa umut ışığı oluyor…

Hangi amaçlarla kullanılmaktadır?

Biorezonans hastalıkların tedavisi için kullanılır. Her hastalık için umut olabilir. Şimdiye dek aralarında kanser, fıtık, çölyak, alerji ve obezitenin de bulunduğu 400’ü aşkın hastalığın tedavisinde başarılı sonuç verebildiği kanıtlanmış durumdadır. Cilt kırışıklığından tutun da kabızlığa, reflüden depresyona, menopozdan prostata birçok farklı hastalıklar için de biorezonans tedavisi umut olabiliyor.

Ayrıca, pek çok sağlık sorununa davetiye çıkartan elektromanyetik kirlilik de bu yöntemle temizlenebilir. Elektromanyetik kirlilik şehir yaşamı içinde her gün vücudumuza fazladan yüklenen cep telefonu, kablosuz internet, metro, hatta fırın, saç kurutma makinesi gibi ev aletlerinden kaynaklı olabilir. Vücudumuzun fizyolojik frekans aralığı ortalama 10 Hz’dir. Şehir yaşamında yüklenilen ise GHz’lere çıkıyor. Vücudumuzun kaldıramayacağı kadar elektromanyetik kirlilik bir süre sonra bizim hücrelerimizi bozar. Hücresel stres yaratır. Bağışıklık sistemimize zarar verir ve farkına varmadığımız birçok hastalığın tetikleyicisi olur. Biorezonans tedavisiyle sonucu kansere kadar uzanan bu hücresel stresi ortadan kaldırabiliyoruz.

Diğer taraftan, Biorezonans kullanılarak yöneticiler ve sporcular performanslarını doruğa çıkartarak, başarıdan başarıya ilerleyebilirler. Buna Peak Performans (Doruk Performans) adı veriliyor. Zihnin kontrol edilerek, yüksek verimde çalışılması ve kolayca odaklanılması sonucunda beynin potansiyelini en yüksek seviyeye çıkarmayı içeren Peak Performans eğitimi psikolojik baskı altında ve çok yoğun çalışan yöneticiler ve sporcularda mucizeler yaratıyor.

Biorezonans Tıbba rakip değil, onu destekleyen yardımcı bir yöntemdir!

biorezonans

Biorezonans bir tedavi şekli midir?

Evet bir tedavi şeklidir. Tıpta kesin çözüm demek çok da doğru değildir. Ancak biorezonans tedavisi ile başarılı sonuçlar alındığı kanıtlanmış durumdadır.

Biorezonans klasik tıbba rakip olarak görülmemelidir. Onu destekleyen yardımcı bir yöntem, bir alternatif tıp yaklaşımı olarak değerlendirilmelidir. Ancak biorezonans tedavisini sadece tıp doktorları ve tıp doktorlarının gözetiminde terapistler uygulayabilir. Tıp doktoru olmayıp da biorezonans tedavisi yaptığını ileri sürenlerden kaçınmak gerekir. Terapiler hastalık grubuna göre haftada 2 ila 15 günde 1 aralığında tekrarlanmakta ve ortalama 1,5 saat sürmektedir. Tedavi bittikten sonra üç ayda bir kontroller ile hastalar takip edilmektedir.

Biorezonansın tedavi mekanizması nasıldır?

Biorezonans tedavisine muayene ve anamnez (yani hastayla ilgili ön bilgi edinme süreci) ile başlıyoruz. Hasta hangi şikayetle gelmiş olursa olsun öncelikle mutlaka kan alıyoruz ve hem genetik kaynaklı, hem de çevresel faktörlerden kaynaklı hastalıkları araştırıyoruz. Bazen hastanın şikayet ettiği konu bardağı taşıran son damla olabiliyor, biz bardağı dolduranın da ne olduğunu araştırıyoruz. Ve bunun için de çözüm arıyoruz.

Aldığımız kan örneğinde 6400 maddenin taramasını yapıyoruz. Alerjenler, virüs, bakteri, parazit, ağır metal kimyasal maddeler, çene toksinleri, gıda katkıları, kanser hücreleri de dahil olmak üzere kapsamlı bir araştırma yapıyoruz. Bu saydıklarımızın kanda frekans kodları var mı, diye bakıyoruz. Varsa mutlaka o hastalık da var demektir. Ardından ortaya çıkan tabloya ve tamamen kişiye özgü olarak tedavi planı uyguluyoruz. Bu tedaviyi hem şikayet olan rahatsızlık için uyguluyoruz; hem de eş anlı olarak sebebiyet veren, tetikleyen alerjileri de temizliyoruz. Alerjiler bağışıklık sistemini yorar ve tüm hastalıklar da bağışıklık sistemi güçlü olmadığından ortaya çıkar. Bu nedenle alerjilerin temizliğine büyük önem veriyoruz.

Hangi hastalıkların tedavisinde etkin bir şekilde kullanılıyor?

Şimdiye dek aralarında kanser, fıtık, çölyak, alerji ve obezitenin de bulunduğu 400’ü aşkın hastalığın tedavisinde başarılı sonuç verebildiği kanıtlanmış durumdadır. Cilt kırışıklığından tutun da kabızlığa, reflüden depresyona, menopozdan prostata birçok farklı hastalıklar için de biorezonans tedavisi umut olabiliyor.

Alerjiler, Biorezonans tedavisi ile % 90 oranında tedavi edilebiliyor…

Alerjinin kolaylıkla tedavi edilmediği söyleniyor, bu tedavi edilebilen bir hastalık mıdır?

Alerji biorezonans ile tedavi edilebilen bir hastalıktır. Klasik tıpta alerji tedavisinde başarı oranı yüzde 0 iken, biorezonans tedavisinde bu oran yüzde 90’ın üzerindedir. Avrupa ve Amerika’da 30 yıldır uygulanan, Türkiye’de ise yeni tanınmaya başlanan biorezonans tedavisinin;  egzama, astım, saman nezlesi, çölyak, besin-bahar ve toz alerjilerinin giderilmesinde yüzde 90’ın üzerinde başarılı sonuç verdiği binlerce vaka ile kanıtlanmıştır.

Kaç seansta alerji frekansı nötrleştiriliyor?

Alerjileri üç ayda tedavi etmek mümkündür Alerji şikayetiyle bize başvuran bir hastamızın tedavi sürecine alerji testi ile başlıyoruz. Bu bir kan testi. Hastadan aldığımız kan örneğinden, hastanın kaç maddeye alerjisi olduğunu saptadıktan sonra ana alerjenlere öncelik vererek kişiye özel biorezonans tedavisi planını belirliyor ve uygulamaya başlıyoruz. Bazen şikayetçi olunan alerjinin altında başka alerjiler yatabiliyor ve çoğunlukla hasta bunu farkedememiş olabiliyor. Bu testle asıl sorunun hangi maddeden kaynaklandığını, hastaya hiçbir madde yüklemesi yapmaksızın, risksiz bir şekilde kan örneğinde 6400 farklı maddenin frekans kodunu arayarak yapıyoruz.

Tedavimiz, biorezonansın temeli olan hastalıklı hücrelere yaydıklarının tam aksi yönde frekans yollayarak olumsuzlukları nötrleştirmeye dayanıyor. Haftada bir kez, yaklaşık bir saat süren seanslar sonunda ortalama 10 – 12 hafta içinde iyileşme sağlanıyor.  Bu süre, yaptığımız kan tahlili sonucunda hastanın alerjisi olduğu anlaşılan madde sayısına göre 1 – 2 hafta daha kısa ya da uzun olabilmekte. Fakat alerjilerin insanlara yıllarca çektirdiği acılara, sıkıntılara bakılacak olursa bu süre kesinlikle göze alınabilir bir süredir.

Biz en çok başvuruyu yüzde 83’lük dilimle genel alerji başlığı altındaki kaşıntı, kabarıklık, burun ve geniz akıntısı gibi şikayetleri olan hastalardan alıyoruz. Bunu yüzde 8 ile alerjik astım, bronşit ve ürtiker hastalıklar izliyor.
Biorezonans, bağışıklık sisteminizi güçlendirir!!!

Kanser hastalarının tedavilerinde biorezonans nasıl kullanılıyor?


Kanser tedavisinde biorezonansın en önemli rolü, bağışıklık sistemini güçlendirebilmesi. Kanser hastalığı bağışıklık sistemimizi zayıflatarak oluşan bir hastalık olduğu için biorezonanstan bu konuda etkin şekilde yararlanabiliyoruz.

Biorezonansta kullandığımız temel veri, hücrenin etrafına yaydığı frekanslardır. Tıpkı parmak izi gibi tüm hücrelerin biofiziksel frekans kodu da farklıdır. Dolayısıyla kanser hücrelerinin frekansları da farklı bir koda sahiptir. Biz biorezonans tedavisi yaparken kanser hücresinin frekansını ters çevirip verdiğimizde, sadece kanser hücreleri etkileniyor. Tamamen hedefe yönelik bir tedavi yapabiliyoruz. Bu çok önemlidir. Ters çevirip gönderdiğiniz frekans sadece kanser hücresiyle çakışıyor ve onu nötrleştiriyor. Böylece hastalıklı hücrelerin yaydığı frekansın tam tersi yönde bir frekans yollayarak hastalığın ortadan kalkmasını sağlayabiliyoruz.

Biorezonans tedavisi klasik tıpla birlikte rahatlıkla uygulanabilinir. Birbirine negatif etki oluşturmaz, aksine birbirine sinerji yaratabilir. Kemoterapinin etkinliğini arttırırken, yan etkilerini azaltabilir. Hasta kemoterapi sonrasında daha rahat bir dönem geçirebilir. Ayrıca bilindiği gibi etkinliği bir yıl kadar süren ve ciddi yan etkisi olan radyoterapinin de olumsuz etkilerini biorezonans ile azaltmak, ilk doz etkisinden sonra hastanın vücudundan radyasyonu temizleyip sağlıklı hücrelerini rahatlatabilmek mümkün.

Bu evreye göre değişiyor mu? Kesin sonuç almış hastalarınız var mı?

Yüksek evrelerde, çok zor kanser vakalarında bile başarılı sonuçlar aldım. Benim biorezonans tedavisi uyguladığım ilk iki hastam karın zarı kanseri olan annem ve 32 haftalık hamile iken meme kanseri olan kız kardeşimdi. Özellikle kanserin en kötü özelliklerini taşıyorlardı ve hatta anneme birkaç ay ömür biçilmişti. Klasik tıp yöntemi olarak ameliyat ve kemoterapi ile birlikte eş anlı olarak biorezonans tedavisi de uyguladım. Ve altı ay sonra tek bir kanser hücresine bile rastlanmadı. Son beş yıldır sağlıklı bir şekilde yaşıyorlar. Hatta kız kardeşim ikinci kez anne oldu.

Annem ve kız kardeşimde bizzat uygulayıp tanık olduğum bu başarı, biorezonans alanında uzmanlaşmam için asıl itici güç oldu ve bana da cesaret verdi. Türkiye’de biorezonans ile kanser tedavisinde en çok vaka üzerinde çalışmış hekim benim; şimdiye kadar 200’e yakın kanser hastası ile çalıştım. Hayatta hiçbir şeyin garantisi yoktur ama hastalarımın büyük çoğunluğu sağlığına kavuştu.

Erken tedavi ve yüksek moral, hastalığın iyileşmesinde son derece etkilidir.

biorezonans Hastalığın evresi ve hastanın psikolojisi tedaviyi etkiliyor mu?

Hastalığın evresi ve hastanın psikolojisi tedaviyi etkiler. Yüksek moral ve erken tedaviye başlama başarı şansını yükseltir. Hastaların moralini yüksek tutmak için ağrısız, acısız, yan etkisiz, konforlu, doğal bir tedavi yöntemi olan biorezonans biçilmiş kaftandır. Hastalar bu metot sayesinde yüksek moralle tedavilerine devam edebilmektedirler. Ben de hekim olarak hastalarım ile çok iyi bir diyalog geliştirmeyi son derece önemsiyor ve ekibime de bunu uygulatıyorum.

Biorezonansta nasıl bir makine kullanıyorsunuz? Özelliklerinden bahseder misiniz?

70 cm boyunda bir cihaz kullanılıyor ve vücuda bağlanan elektrotlar aracılığıyla vücuda alınan frekanslar cihaza iletiliyor, ardından manyetik minder denilen bilgi veren minderler dengelenmiş frekansı vücuda geri veriyor. Hasta bu sırada televizyon koltuğu benzeri bir koltukta oturuyor, hiçbir ağrı çekmiyor ve isterse kitap, gazete okuyor, sohbet ediyor. Bir seans en fazla 1-1,5 saat sürüyor.

Biorezonans, hastayı bir bütün olarak ele alır ve tedavi kişiye özgü yapılır.

Frekansın az ya da çok verilmesinin sakıncası var mıdır?  

Bir doğal tıp metodu olan biorezonans tedavisi, hastayı bir bütün olarak ele alır. Bu nedenle tüm hastalıkların birbiriyle ilişkisi incelenir, sorgulanır, kişinin içinde bulunduğu zihinsel, ruhsal ve bedensel koşullar bir bütün olarak göz önüne alınır. Tedavi programı, standart değil, kişiye özgüdür. Frekans süresi de hastaya ve hastalığa göre belirlenir. Burada önemli olan tedavinin Tıp doktoru tarafından yapılmasıdır.

Biorezonansı uygulayabilmenin şartları nelerdir?

Biorezonans tedavisini sadece tıp doktorları ve tıp doktorlarının gözetiminde terapistler uygulayabilir. Tıp doktoru olmayıp da biorezonans tedavisi yaptığını ileri sürenlerden kaçınmak gerekir.

Biorezonans ile yapılan tedaviden sonra nelere dikkat etmek gerekiyor?

Biorezonans tedavisi; ağrısız, acısız ve yan etkisiz, doğal bir yöntem olduğundan tedaviden sonra dikkat edilmesi gereken olumsuz bir yön yoktur. Tedavi bittikten sonra üç ayda bir kontroller ile hastalar takip edilmektedir.

Bağışıklık sisteminizi Biorezonans ile güçlendirebilirsiniz…

Bağışıklık sistemini kişi hasta olmasa bile güçlendirmek gerekir mi? Bunun için nasıl bir yol izlenebilir?

Bağışıklık sistemini kişi hasta olmasa bile güçlendirmek gerekir. Bağışıklık sistemini yoran unsurların vücuttan temizlenmesi için biorezonans metodundan yararlanılabilinir.

Bağışıklık sistemini güçsüz düşüren bazı etkenler dengesiz beslenme, radyasyon, stres, farkında olunmayan alerjiler, sigara, alkol, hareketsizlik, hava kirliliği, gıda katkı maddeleri, vücuda kimyasal alımı olarak sıralanabilir. Bağışıklık sistemini güçlendirmek için bu unsurların mümkünse ortadan kaldırılması, değilse en aza indirgenmesi gerekir.

Öncelikle yaşam şeklimiz ve beslenme alışkanlıklarımıza bakarak bağışıklık sistemimizi nelerin yorduğunu tespit edelim. Birçok basit önlem alarak, toplamda sağlığımız için büyük ve önemli bir adım atmış olabiliriz. Örneğin saç kurutma makinesi yerine saçımızı doğal olarak kurumaya bırakmak, yoğurdu evde mayalamak, asansör yerine merdiven tercih etmek, karanlıkta uyumak, cep telefonuna kulaklık takmak gibi çok basit ve pratik önlemler alabiliriz. Bunlar bize küçük çabalar gibi görünse de, bağışıklık sistemimizi yoran ne kadar çok unsuru azaltabilirsek kendimize o kadar iyilik yapmış oluruz.

Herkes için geçerli olan, bağışıklık sistemini güçlendirmek için yaşamdan çıkarılması gereken 10 madde ise  şöyledir:  

  • Şeker: Şeker tüketimini ‘neredeyse hiç’e indirerek vücudunuzun mineral dengesini koruyabilir, bağışıklık sisteminizin rahatsızlıklarla daha kolay savaşmasını sağlayabilirsiniz.
  • Hareketsizlik: Vücudumuz bütün gün televizyon ya da bilgisayar karşısında oturmak için dizayn edilmedi!İster ev işi yapın, ister oyun oynayın, ister yürüyüş, ister spor, ister dans… Hiçbir gününüzü hareketsiz geçirmeyin!
  • Radyasyon: Tamamen hayatımızdan çıkaramayız belki ama en azından telefonu kulaklıkla kullanabilir, mikrodalga fırından sonsuza dek vazgeçebiliriz. Bulaşık, çamaşır makinalarına çalışırken yaklaşmamak, saç kurutma makinasını aralıklı kullanmak, kablolu İnternet’i tercih etmek de zor olmayabilir…
  • Abur cuburlar: Çoğugıda katkı maddeleri içerir. Doğal olmayan tüm maddeler bağışıklık sistemini yorar. Yediğiniz abur cuburların tadının damağınızda kalma süresi, sebep olacağı zararların hayatınıza etki süresinden daha kısadır.
  • Susuzluk: Çoğu kez su içmeyi unuturuz. Günlük iki litre su içmeliyiz.
  • Yetersiz beslenme: Geçiştirilen öğünler, fast food gıdalar yerine şunu ilke edinelim: Ne kadar renkli sebze, meyve, ne kadar çeşitli et ve ot tüketirseniz o kadar zengin beslenirsiniz!
  • Hava kirliliği: Elimizden geldiğince trafiğin yoğun olduğu şehir merkezlerinden, üretimin yoğun olduğu sanayi bölgelerinden uzak yerlerde oturalım. Ayrıca haftasonlarını kapalı AVM’ler yerine hava yağmurlu da olsa açık havada geçirmek daha iyi bir tercih olacaktır.
  • Farkında olunmayan alerjiler: Bunları biorezonans metoduyla öğrenebilir ve tedavisinde de yine biorezonans metodundan yararlanabilirsiniz.
  • Stres
  • Sigara, alkol

Eklemek istedikleriniz?

Biorezonans’ı Türkiye tanıtan isimlerin başında gelmekten dolayı da çok mutluyum.  Batıda çok yaygın olarak kullanılan Türkiye’de ise pek bilinmeyen bu yöntemi ülkemde yaygınlaştırmayı hedefliyorum. Benden sonra bayrağı devralacak gençleri yetiştiriyorum. Yöntemin daha fazla hastaya umut olması için uluslararası konferanslarda konuşmacı olarak kendi metodlarımı anlatmayı da sürdürüyorum, yurtdışında da Türk tıbbının bu yöntemde fark edilmesini sağladım. Yurtdışından gelen pek çok hastam var. Gelecekte Türk tıbbının biorezonans tedavisinde önemli bir konuma gelmesini, sağlık turizmine bu yolla ciddi ivme sağlanmasını hedefliyorum.

[divider]

Biyografi:Dr. Sinan Akkurt 


biorezonans Bir doğal tıp yöntemi olan Biorezonans tedavisini Türkiye’ye tanıtan Dr. Sinan Akkurt, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 2000 yılında mezun oldu. İlk görev yeri olan Manisa’da yedi yıl süreyle Aile Hekimi olarak görev yaptı. Bu sırada ulusal ve uluslararası alanda birçok eğitim programına katılarak tıp diplomasının yanına doğal tıbbın birçok yöntemine ilişkin sertifikaları da ekledi. Pranic healing, matriks energetics, hipnoz, kinezyoloji gibi farklı doğal tıp yaklaşımlarında uzmanlıklar kazanan Dr. Sinan Akkurt, özellikle biorezonans metodu üzerinde yoğunlaştı. Avrupa’da 30 yılı aşkın süredir uygulanan, birçok ülkede tıpkı ultrason, ilaç ya da muayene giderlerinde olduğu gibi masrafları devlet tarafından karşılanan biorezonans metodunu ilk olarak beklenmedik bir şekilde artarda kanser oldukları anlaşılan annesi ve kız kardeşine uygulayan Dr. Sinan Akkurt, yöntemin ne denli olumlu sonuç verdiğine bizzat tanıklık etti. Bunun ardından eğitimini alarak uzmanlaştığı biorezonans alanındaki ilk kliniğini açmak üzere 2007 yılında resmi görevinden ayrıldı. İlk biorezonans kliniği ile Manisa Alaşehir’de hizmet veren, ardından İzmir’deki Bornova Biorezonans Merkezi’ni kuran Dr. Sinan Akkurt, halen İzmir’in yanı sıra İstanbul Göztepe’de de hizmet vermeyi sürdürüyor. Biorezonans Uzmanı Dr. Sinan Akkurt, yöntemin daha fazla hastaya umut olması için ayrıca uluslararası konferanslarda konuşmacı olarak kendi yöntemlerini de tüm dünya hekimleri ile paylaşıyor. İki çocuk babası olan Dr. Sinan Akkurt, İngilizce biliyor.