Futbol-tribün-kitap üçgeninde Mark Boyacı ve Barış Kılıç ile hoş bir sohbet gerçekleştirdik. Anılardan ve gelecek hayallerden bahsettiğimiz bu güzel sohbete, gelin hep birlikte göz gezdirelim… 🙂
2 yıl önce ligin tozunu atan bir İstanbul takımı vardı… O zamanlar adı İstanbul Büyükşehir Belediye Spor olan. Zor günler geçirildi, ligden düşüldü. Ancak futbolseverlerin akıllarında taraftar grubu Boz Baykuşlar hep kaldı. Öyle ki bir alt ligde dahi olsalar takımlarına sırt çevirmediler. Futbolculardan az oldu zaman zaman sayıları, belki de ceplerinde hiç olmadı paraları… Ancak zekice hazırlanmış pankartlarıyla, gülen yüzü oluverdiler biranda ülkenin karanlık futbolunun. O Boz Baykuşların takımı bu sene yeniden yükseldi lige. Adı İstanbul Başakşehir olarak geçse de artık, Bozbaykuşlar’ın yapacakları sabırsızlıkla beklenmekte… ‘’Kol Bozuk’’ , ‘’Hakem Haklı Beyler’’ , ‘’Farz edin ki 80.000 kişiyiz’’ gibi pankartlarla dikkatleri üzerlerine, tebessümle çeken Boz Baykuşlar her zaman gülümseten işlere adlarını yazdırdılar. Futbolun samimi yönünü ön plana çıkartan gençler, unuttuğumuz bir takım duyguları da tüm Türkiye’ye anımsattı. Tribün kültürümüze farklı bir bakış açısı katan bu grup, pek sık rastlayamadığımız güzel bir sosyal projeye de imzasını attı. ‘Boz Baykuşlar-Bize Her Yer Deplasman’ adlı bir kitap çıkartan grubun iki yazarı Barış Kılıç ve Mark Boyacı ile bir röportaj düzenleyip sizlere hem gurubu hem de kitabı tanıtmak istedik…
Röportaj: Ömer Uzan
– Sevgili arkadaşlar, öncelikle sizleri kutluyorum. Yaptığınız işler zekice olduğu kadar kurgusundaki mizah da yadsınamaz. Üstelik İstanbul takımı düşününce zihinlerde canlanan ‘üç büyük’ler harici bir takıma gönül vermişsiniz. Sayınız da gayet az olmasına rağmen…
Peki Boz Baykuşlar grubunun kurulma düşüncesi ve kuruluşu nasıl gerçekleşti, niçin Boz Baykuşlar ?
Biz de öncelikle teşekkür ediyoruz o halde. 4 senedir sürdürdüğümüz bu projenin devamlılığını sağlama noktasında hevesimizi hep yukarıda tutan bu ve bunun gibi iyi dilekler oldu. Bu yüzden düşünceleriniz bizim için çok önemli.
Boz Baykuşlar, İnci Sözlük’te atılan bir fikirle ortaya çıktı. Fikrin çıkış noktasının hangi yazardan geldiğini halen biz bile bilmiyoruz. Sözlüğün o dönem takındığı “yalnızın yanında olma” tavrını gerçek hayata ve futbola entegre etme düşüncesi o güne kadar taraftarsız ve yalnız bir takım olan İstanbul BBSK’yı destekleme kararı alınmasını ortaya çıkardı.
İnternet dünyasında ortaya çıkan fikirleri hayata geçirmek zordur. Çünkü insanlar gerçek hayatta, klavye başındaki kadar sahiplenmezler fikirlerini. Bu sebeple biz de kuruluş aşamasında bir çok badire atlattık. Kendi içimizde organize olmamız, grubumuzu İstanbul BB kulübüne kabul ettirmemiz, grubun tanınmasını ve büyümesini sağlamamız büyük emek ve zaman gerektiren şeylerdi. O dönem bu fikri sahiplenen 3-4 kişi, bu emeği ve zamanı fazlasıyla harcayarak bu hikayenin başlamasını sağladılar.
İsim konusu tamamen demokratik bir yolla seçildi. Fikir sözlükte ilk ortaya atıldığında bazı olası isim alternatifleri vardı. Yazarların oylaması sonucunda “Boz Baykuşlar” ismi öne çıktı ve biz de grup olarak bu eğilime sahip çıkıp böyle devam etme kararı aldık.
– ‘’Boz Baykuşlar’ın çıkışını ve tribündeki varlığını, Brecht’in yabancılaştırma efektine benzetiyorum. Onlar da futbol sahnesinde aynı işi yapıyorlar. Manyaklaşmayın, fazla ciddiyetin lüzumu yok, eğleniyoruz işte neticede, demeye getiriyorlar. Futbolun kağşamış klişelerini tiye alan sloganlar üretiyorlar. ‘’ Tanıl Bora grubunuz hakkında bunları söylemekte… Ve pankartlarınız herkesin biraz gülümsemesine konuk olmakta…
Sloganlarınızın kimin tarafından ortaya atıldığını ve niçin mizahi yönü ağır basan sloganlarla takımınızın ardında durduğunuzu bize açıklar mısınız?
Tanıl Bora’nın bizim için kurduğu bu cümle aslında bizi bizim anlatabileceğimizden çok daha iyi anlatıyor. Futbolu sadece bir oyun olarak görmekte yatıyor aslında takındığımız bu tavrın temeli. Bizim için tribünler bir deşarj olma yeri olmak yerine sosyalleşme, iyi vakit geçirme, eğlenme ve olabildiği kadar bizi takip edenleri eğlendirme yeri oldu bugüne kadar.
Birkaç kişiden oluşan bir beyin takımımız var. Pankartlarımız, sloganlarımız, tribün içerisinde gerçekleştirdiğimiz aksiyonların büyük bir çoğunluğu bu beyin takımı tarafından ortaya çıkarılıyor. Ortaya atılan fikirler diğer grup üyeleriyle tartışılarak grup içerisinde en fazla ilgi gören alternatifler tercih ediliyor. Aslında biz tribünde ya da organizasyonlarımızda kendi aramızda nelerden bahsedip nelere gülüyor, nasıl eğleniyorsak onu dışarıya yansıtıyoruz.
Tribünler sesinizi duyurmanız gereken platformlardır. Bir şekilde varlığınızı hem sahadaki futbolcularınıza, hem de futbol kamuoyunda sizi takip eden insanlara fark ettirmelisinizdir. Grubun kurulduğu ilk günlerde özellikle sayıca çok çok az (bizim için bile az) olduğumuz için mizahi yönümüzü ortaya koymaya karar verdik. Bu hem bizim grup içerisinde eğlenmemizi hem de insanların bizi tanıyıp merak etmelerini ve dolayısıyla sayıca kısmen de olsa artmamızı sağladı.
Tribündeki en ilginç ve iz bırakan bir olayı bizlere anlatır mısınız?
Alışılagelmiş tribün kültürüne bu kadar aykırı bir topluluk olduğunuz zaman 4 senede aralarından seçemeyeceğiniz kadar fazla ilginç olay yaşıyorsunuz. Hem pozitif hem negatif bir çok unutamayacağımız anımız oldu bugüne kadar. Pozitif olanların şüphesiz en önemli ve en iz bırakanı grubumuzun kurulduğu sene takımımızın Türkiye Kupası’nda final oynaması ve Kayseri’deki finalde gerçekleştirdiğimiz organizasyondu. Sadece ve sadece o maça mahsus olmak üzere kulübümüzün de lojistik desteğiyle sadece birkaç ay önce Atatürk Olimpiyat Stadyumu’nda Türkiye Kupası ilk maçında takımını sadece 8 (sekiz) kişiyle destekleyen Boz Baykuşlar 2500 kişi ile takımının yanında bulunuyordu. Türkiye’nin dört bir yanından birçok farklı takımın taraftarları iyi vakit geçirmek ve Boz Baykuşlar grubunun takındığı tavrı desteklemek için omuz omuzaydılar. Bu durum aslında, doğru yollar izlendiğinde futbolun toplum üzerinde ayrıştırıcı değil aksine birleştirici bir rol üstlenebileceğinin çok önemli bir örneğiydi.
Boz Baykuşlar olarak futbola ve bu aralar soğuk rüzgarlar esen Türk futboluna bakış açınız nedir ? Türk futbolunun içinde bulunduğu ortam ve geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Futbolu, eğitimi, sağlığı veya herhangi başka bir unsuru birbirinden ayırmamanız gerekir. Toplumların yaşam biçimlerinin ve kültürlerinin yansımaları her alana yayılır. Türkiye Futbolu’ndaki şiddet ortamının önüne saha kapatarak, yöneticileri cezalandırarak, e-bilet uygulamaları getirerek kısacası daha çok yasak koyarak geçemezsiniz. Türkiye Futbolu’ndaki olumsuz ortam bir sebep değil tam aksine bir sonuç. Bu yüzden yasaklar ve kısıtlamalar sadece bu ortamın bastırılmasına, geri plana atılmasına ve fırsatı bulduğunda daha sert bir şekilde ortaya çıkmasını sağlar. Yine de çok da ümitsiz değiliz. Kendi özelimizde değerlendirirsek grubumuza katılan birçok insanın zamanla büyük değişimler geçirdiğini ve futbola bakış açılarının farklılaştığını gördük. Bu sebeple elimizden geldiği kadar Türkiye Futbolu için alternatif ve iyi bir örnek olmaya çalışmaya devam edeceğiz.
ürkiye’de tribün kültürünü nasıl değerlendiriyorsunuz, sizce geliştirmek için neler yapılmalı?
Aslında bir önceki soruda da anlattığımız gibi sadece tribün kültüründe oynamalar yapmak uzun vadede çok fazla olumlu sonuçlar vermeyecektir. Ancak yine de tribüne giren insanların turnikeden geçtikten sonra da 1 saat önce dışarıdaki insan olduklarını hatırlamaları gerekiyor. Kalabalıklaşmanın ve bir gruba aidiyet hissetmenin ahlaki otokontrolü ortadan kaldırmaması gerekiyor. Karşı tribündeki rakip takım taraftarının ya da sahadaki rakip takım futbolcusunun kendisinden farklı renklere sempati duymaktan başka hiçbir farklılığının olmadığını fark etmesi gerekiyor. Bunun için de en başında dediğimiz gibi, futbola ve spora bakış açısının değişmesi gerekiyor. Yapılan şeyin en nihayetinde bir oyun olduğunu unutmamak ve sadece iyi vakit geçirmeyi hedeflemek gerekiyor.
Bu sene takımınız yeniden Süper Lig’e yükseldi. Futbolseverlerin takımınızdan beklentileri yüksek. Sizce bu sene takımınız ligde neler yapacak?
Takımımız birçok anlamda değişim geçirdi bu sezon başında. İsim değişikliğinin yanında eski başkanımız, eski teknik direktörümüz ve eski idari menajerimiz geri döndü. Bu isimlerin ortak çalışmalarının nasıl olumlu sonuçlar verdiği daha önce zaten seneler boyu ispatlanmıştı. Önümüzdeki sezon da özellikle yeni stadyumla birlikte takımın üst sıraları ciddi anlamda zorlayabilecek potansiyele sahip olduğu bir gerçek. Umuyoruz ki öyle de olacaktır.
Sporseverlerin beklentileri sadece takımınıza yönelik değil elbette… Sizden ve pankartlarınızdan aynı pozitif enerjiyi alabilecek miyiz bu sezon da, bizi bekleyen sürprizler var mı ? Boz Baykuşlar farkını ortaya nasıl koyacak bu sezon?
Geçtiğimiz sezon zor bir sınav verdik. Grup üyelerimizin hiçbirinin doğuştan İstanbul BBSK taraftarı olmadığı bir gerçek. Bir de üstüne takımımız küme düşünce gruptaki devamlılığı sağlayabilmemiz çok kolay olmadı. Reytinglerin ve ilginin çok daha az olduğu bir ligde zaten az olan sayımızı muhafaza etmeye çalıştık. Bu dönemde pankartlar, tribün aksiyonları biraz geri planda kaldı. Bir başka deyişle koyun can derdindeydi. Ancak bu sene özellikle yeni stadyumumuzla önümüzdeki sezonu oldukça hevesli bir şekilde bekliyoruz. Her ne kadar kafamızda kulüpteki değişimin getirdiği bazı soru işaretleri olsa da bunları yönetim kurulumuzla ortak bir çalışma gerçekleştirerek çözeceğimizi umuyoruz.
Biraz da yazdığınız kitaptan bahsetmek isterim. Kitap çıkartma fikri nereden çıktı?
İkimizin de kafasında birbirimizden habersiz bu hikayeyi kitaplaştırma fikri vardı. Güçlerimizi birleştirmeye karar verdik ve ortak bir çalışmaya giriştik. Boz Baykuşlar dünyada pek fazla örneğini görebileceğiniz bir oluşum değil. Sanal ortamda ortaya çıkıp gerçek hayata bu kadar sağlam ve kalıcı olarak entegre olabilmiş ender projelerden. Üstüne üstlük genel tribün kalıplarına aykırılığı nedeniyle anlatması ve anlaşılması da zor bir oluşum. Biz de senelerce emek verdiğimiz bu projenin iç yüzünü, nasıl bugünlere geldiğini, neler yaşadığını detaylı ve samimi bir şekilde anlatmak istedik.
Kitabınız ilginç bir isim ve ilginç bir bakış açısıyla çıktı karşımıza. O dönem spor camiasında ses getirdiği yadsınamaz. Kitabınızın okur kitlesini nasıl buldunuz, olumlu geri dönüşler aldınız mı?
Aslında neredeyse her maça özgün bir slogan bulan bir grup için “Bize Her Yer Deplasman” ismiyle çıkmak biraz kendini tekrar etmek gibiydi. Ancak kitabın isminin bizimle bu kadar özdeşleşmiş bir cümleyi içermesinin daha faydalı olabileceğini daha büyük kitlelere ulaşmamızı sağlayabileceğini düşündük. Açıkçası beklediğimizden daha olumlu geri dönüşler aldık diyebiliriz. Kitap çıkmadan önce duyurusunu yaptığımızda, bazı eleştiriler alıyorduk. “Size mi kaldı kitap yazmak”, “3 senelik grubun kitabı mı olur” gibi sert tepkiler almış olmamıza rağmen kitabı okuduktan sonra “Şurası çok kötü olmuş” diyen olmadı. Belki de kimse okumamıştır tabi.
Henüz kitabınızı okumamış kişiler için ‘niçin bu kitabı okumalı’ desem?
Boz Baykuşlar’ı kısmen de olsa bilen insanlar bu kitapta işin arka planını, mutfağını detaylıca bulabilirler. Sanal dünyadan ortaya çıkan bir hareketin hangi yollardan geçerek böyle kalıcı bir oluşum haline geldiğini görebilirler. Boz Baykuşlar’ı duysun, duymasın Türkiye futbolundaki olumsuz ortamdan rahatsız olan insanlar bu kitapta farklı bir örneğin nasıl yaşayabileceğini görebilirler. Tabi ki son olarak da Boz Baykuşlar’ın pankartları, tribün aktiviteleri ile eğlenen insanlar bir de onlara yansıtamadığımız, kendi aramızda yaşanmış bir çok eğlenceli olayı öğrenebilirler. Kısacası tribüncülüğün değil, Boz Baykuşlar tribününün kitabını yazdık. Ahkam kesmek değil, neler yaptığımızı anlatmak istiyoruz.
Bu ikili bir kitapla daha karşımıza çıkacak mı ya da hayattan beklentileri nelerdir, gelecekteki planları nelerdir, son olarak da bunlar hakkında konuşalım?
İkinci bir kitap projesi olur mu, olursa yine aynı konu üzerine mi olur açıkçası şu an çok fazla bilemiyoruz. Ancak bir gerçek var ki kitap projesine başladığımızdan beri neredeyse tüm projelerimizde beraber hareket ediyoruz. Şu an hazırlık aşamasında olan kitap haricinde başka bir projemiz daha var. Bu grup ile geçirdiğimiz 4 sene bize çok fazla plan yapmamak gerektiğini öğretti. Bu sebeple artık çok keskin planlar yapmak yerine biraz daha doğaçlama davranıyoruz. Ancak üretmeye devam etmek istiyoruz ve halen çok sayıda malzememiz var. Bunun hangi alanda olduğunu ise zaman gösterecek.
Futbol-tribün-kitap üçgeninde Mark Boyacı ve Barış Kılıç ile hoş bir sohbet gerçekleştirdik. Futbolumuzun karanlık günlerine inat hep gülen yüzü olamaya devam eden Boz Baykuşlar taraftar grubundan, yaptıkları ve yapacaklarından bahsettik. Grubu ve Bize Her Yer Deplasman kitabını sizlere biraz olsun tanıtabildiysek ne ala. Centilmenliklerine şapka çıkartıp, Mark ve Barış’a teşekkür ediyoruz. Boz Baykuşlar, yolunuz açık olsun…