Kalp yoluna girmek vardır, yürümek vardır, koşmak vardır, uçmak vardır, hiç olmak vardır.
Sonra da adım adım, minim minim O’na geçiş vardır. O olmak, O’ndan olmak vardır.
Nasıl bir geçiştir O. Nasıl bir yoldur.
Adım adım, sanki hak et beni dercesine bir yolculuk.
Bende sendenim diye kalbinin parçalanmaya başlaması, bedeninden sıyrılmanın rahatlığı içinde bir geçiş.
Bitti zannedersin ama yoktur bitiş. Oldum zannedersin ama yoktur olmak. Olmak istersin hatta artık isteyemezsin olmayı o an aklına gelemez ki oldum mu olmadım mı bitti mi bitmedi mi?
Bitecek mi bitmeyecek mi, ne zaman bitecek o zaman mı bu zaman mı?
Düşünemezsin, artık ne akla gerek vardır ne de zekaya.
Kalp yolununda vardır aşamaları;
Giriş vardır;
O yola girmeyi isteme vardır.
Evet dersin bir hırs gelir içine. Bu kadar anlatıyorlar, nedir ki bu dersin, nedir ki?
Başlarsın araştırmaya, bu yola mutlu olmak için mi girersin, sahip olduğun dertlerden huzursuzluklardan kurtulmak için mi. Ne önemi var.
Vardır bir çok problemin.
Problemdır çevrendekiler; belki patronun, belki eşin sevgilin, belki annen baban, belki gelinin damadın, belki çocuğun komşun.
Problemdir borcun zenginliğin, paran parasızlığın, alıp alamadıkların.
Problemdir elbisen ayakkabın, evin koltuğun, araban.
Problemdir işin, mesleğin, şehrin.
Problemdir açlığın, tokluğun, nefretin özlemin.
Her dakika yeni bir şey çıkar. Sevgilin vardır problem, yoktur problem. Evlensen bir türlü, bekar kalsan öbür türlü. Evin vardır, daha da iyisi neden olmasın. Arabanın motor gücü yetmez artık sana, çünkü bilmemne markanın bilmemne motor gücünde yeni kasalı modeli çıkmıştır. Çok beklediğin hayatının kadını erkeği çıkmıştır karşına, istediğin olacaktır, ama problem biter mi ki. Annesi problem, kardeşi problem, kavgalar problem, hediye alması problem, almaması da problem. Çok istediğin çocuğun olmuştur, ağlaması problem, yemesi yememesi, eğitimi eğitimsizliği problem.
Ağlaya sızlaya bu döngü içinde sızlanırken çevrede birileri şunu yap mutlu ol. Bunu yap paran artsın. Düşün, uygula, senin olsun der. Önce inanmak istemezsin. Mutluluk, çok mutlu olan insanlar var mıdır? Birçok insan anlatıyor kitaplarda, seanslarda, seminerlerde. Herşey güzel olabilir diye.
Teknikler, yollar, uygulamalar vb.
İnanmak istersin. Kurtulmak istersin dertlerinden, daha mutlu olmak, daha daha da mutlu olmak istersin. Hayal etsenize herşey çözülecek. Para derdi bitecek, hayalinin mesleğini yapacak zevkle koşarak gidecegin işin olacak, ruh eşini bulacaksın. Ruh eşi varmış ya! Var olan şeye illa ki ulaşmanın yöntemide vardır. Tüm isteklerin bir bir olacak.
Artık kararlısındır değişmek için. Bunlara başkaları sahip olmuş bende olabilirim belki dersin. Bu söyleyiş belki öylesine, belkide en dertli anında, belki aldatıldığında, belki ölümde, belki…
Arayış başlar artık. Büyük arayış.
Yaşam çemberleriyle çözüm bulmaya çalışacaklara da koşabilirsin, şurana vuracağım herşey çözülecek diyenlere de, gel hayat çizelgeni çıkartalım diyenlere de, çekim yasısını öğreteceğim diyenlerede, ona da buna da.
Şanslıysan yılmaz, senin yolunu bulana kadar maddi manevi koşarsın. Kimisi seni buldurur, kimisi 5-6 saatlik etkili olan, bedenini kandıran ilaçlar gibi egona bir hoşluk sağlar. Ama yılma bul yol arkadaşını, sana destek olacak yol arkadaşı elbet var. Sana destek olacak sistem elbet var. Burada ki tek tavsiyem hissini dinlemendir. Uygulamaya başladığın teknik ve yönteme karşı hissin ne. Savrulup gitme bu döngü içinde sınırsız yöntem, yol var. Gerçekten istersen ve tüm yöntemleri algılayanı bulursan, seni doğru yolu bulmanın anahtarını nasıl bulacağını gösterecektir. Milyonlarca kombinasyondan en uygununu.
Ama bir geçtin bu çizgiyi. Bir geçtin mi egonu besleyen şeyler yerine gerçekliği bulmaya. İşte artık bu yol kalp yolunun başlangıdır. O eşikten geçiştir.Artık kalpten gülümseyerek bakarsın sigara içen, kendi bağımlılıklarından kurtulamadan diğerlerinin duygu bağımlılıklarını öğrendiği bilimsel tekniklerle çözeceğine inanan, falcılara laf söyleyip bir kişiyle 15 dk konuştuktan sonra ilaç yazıp falcılığın en alasını yapan, iyi kötü algısı içinde boğulmuş statü zenginlerine, hüzünle bakarsın artık kendine koçluk edemeyip duygusal bagımlılıklardan kurtulamamış kişilere, inşallah hisseder diye bakarsın artık çevrende ki gırdapta boğulanlara, ah ederek bakarsın başkalarının üzerinde çalıştığı sözde deneyleri kendine yol bellemiş sözde eğitimlilere.
Ah dersin; bilgiler bu kadar derinde, bu kadar ulaşılmaz, bu kadar bilinmez degil. Bilgiler heryerde, bilgiler doğada, farketmeyi bilende, görmeyi bilende, hissetmeyi bilende, kendini bilende.
Bunları yaşar, düşünür,durursun.
Artık önemli olan birşeyde edinmişsindir sanki oyunun en kritik yerinde edindiğin çok önemli bir joker gibi.
Teslimiyet; koşulsuz, şartsız, beklentisiz…
Huzur vardır artık. Çevrende olaylar yaşanır gider. Gözlerini kapattığında en üzücü olaylar bile köşeye fırlatıp attığın çanta gibi öylece kalır.
Sen ise huzurlu bir teslimiyette. Vardır alman gereken bir ders. Vardır öğrenmen gereken Bir şey. Artık farkındalığın vardır.
Evet dersin Şemste söylemiş zaten:
Nerden biliyorsun dünyan altı üstüne geldiğinde altının üstünden güzel olmayacağını.
Olaylar döner durur.
Bu aşamadaki problem ise çevrende olan değiştirilemez kişiler kategorisinde ki kişilerin bu durumu algılayamaması. Ve çılgınlar gibi olayların içinde kalıp ahlar, vahlar yaşamaları.
Ne yapacaksın şimdi, göstermelik ağlayamazsın. Yapamazsın artık sahte ahlar.
İşte bu biraz zorlar… Ama kalbinde ki güzelliğin yanında bu zorluk, zorluk mudur ki.
Ve artık kalp yolunda yürüyüş başlar. Hala kafanda vardır sorular…
Bazen zorlar seni çevrendeki koşullar, yaşadığın olaylar, anlar. Ama değişmiştir ya herşey. Artık günlerce üzüldügün şeyler için 5 dakika yeter. Ara sıra ego yoklar seni, buradayım der. Kızabilir, şaşırabilir, sinirlenebilir, öfkelenebilirsin, nefret edebilir, niye diye sorgulayabilirsin. Egonun, bilincin ( yani beta seviyesi) etkisinde olabilirsin. Ama artık kalp izin vermez… Tatmıştır bir kere teslimiyeti, huzuru, sevgiyi. Tatmıştır bir kere özünü. Tatmıştır O’nu. Duramaz ki kargaşanın içinde. Sevgi der, sevgi. Herşeyi çözecek şey. Özüne git der, özüne. Seni zorlayan herşey artık dönüşmüştür. Özünün, sevginin, O’nun tadından kopamazsın…
Yürüyüş başlamıştır, O’na doğru bir yürüyüş…
Not: Diğer 3 aşamayı gelecek yazımda paylaşacağım.