‘Solomon Northup’un çarpıcı kölelik hikayesinin oldukça başarılı bir uyarlaması olan 12 Years a Slave, toplamda 408 ödüle aday gösterilip bunların 206’sını kazanmayı başaran bir ödül canavarı.
Solomon Northup,
Siyahi dünyanın kölelikten kurtuluş mücadelesinin ilk önderlerinden biri. Solomon Northup’u layıkıyla anlatan ilk film olması ve ‘En İyi Film’ kategorisinde pek sık rastlanmayacak şekilde 3 büyük ödülü de (Oscar, Altın Küre ve Bafta) kazanmış olması nedeniyle daha şimdiden klasikler arasına adını yazdırmayı başaran bir başyapıt.’
1841 yılının New York’u. Bir keman virtüözü olan Solomon Northup, çoğu eyaletteki siyahi insanın aksine özgür bir adamdır. Eşi v 2 çocuğuyla mutlu bir yaşam süren Solomon, 2 haftalık cazip iş teklifini kabul edip Washington’a gider.
Sarhoş edilip zincire vurulur ve köle pazarına götürülür. Köle olduğu kabul ettirilmeye çalışılan Solomon, William Ford tarafından çiftliğinde çalıştırılmak için satın alınır. Pratik zekasıyla işleri kolaylaştıran Solomon, kısa sürede William’ın saygısını kazansa da çiftlik kahyası tarafından zulüm görür. William öldürülme tehlikesi atlatan Solomon’u Edwin isimli sert mizaçlı pamuk tüccarına satmak zorunda kalır.
Kölelerini sapıkça kullanan Edwin, kölelerden Patsy’ye cinsel tacizde bulunmaktadır. Pamuklar kurtlanıp işler kötü gidince Edwin, kölelerini Yargıç Turner’a kiralar. Pamuklar düzeldiğinde ise kölelerini geri alır ve onlara sadistçe davranmaya devam eder.
Solomon, başından geçenleri adil bir adam olan marangoz Bass’e anlatır. Bass sayesinde özgür bir adam olduğunu kanıtlamayı başaran Solomon, 12 yıllık esaretin ardından evine döner. Kızı evlenmiş ve bebeğine babasının adı Solomon Northup ismini vermiştir.
Solomon, kaçırılmasından sorumlu kişileri mahkemeye verir. Ancak tanıklık etme hakkı olmadığı için açtığı davaları kaybeder. 1853 yılında yaşadıklarını anlattığı “12 Yıllık Esaret” adlı kitabını yayınlar. Köleliğin kaldırılmasında aktif rol oynar. Solomon’un nasıl, nerede ve hangi tarihte öldüğü ise bilinmemekte.
John Ridley’nin Solomon Northup’un aynı isimli otobiyografik romanından senaryosunu uyarladığı “12 Years a Slave / 12 Yıllık Esaret”, yönetmen Steve Mcqueen’in 3. ve en çok ses getiren uzun metrajlı filmi oldu. Rakiplerine bakıldığında düşük bütçeli olarak değerlendirilebilecek olan 20 milyon dolar bütçeli film, dünya genelinde 178. 413. 838 dolar hasılat elde ederek büyük bir başarı elde etti. Küçük bir rolle filmin oyuncu kadrosunda da yer alan Brad Pitt, filmin yapımcılarından biri.
Filmin güçlü isimlerden oluşan bir oyuncu kadrosu var.
Filmin ana karakteri Solomon Northup’u Chiwetel Ejiofor canlandırmış. Ejiofor, bu gerçek ve siyahi insanların özgürlük mücadelesi için önder olarak gösterilen karakteri canlandırabilmek için sıkı şekilde hazırlanmış ve keman çalmayı öğrenmiş.
Kariyerine bakıldığında birkaç başrol dışında genel olarak yan rollerde izlediğimiz Ejiofor, Solomon Northup karakteri ile kariyerinin fırsatını yakaladı. “En İyi Erkek Oyuncu” dalında Oscar’a aday gösterilip kazanamayan oyuncu Bafta’da ise ödülü kucaklamayı başardı.
Filmin tartışmasız en büyük sürprizi ise henüz ilk filmiyle seyirci karşısına çıkan Lupita Nyong’o. Seyirciyi doğallığıyla büyülemeyi başaran Nyong’o filmdeki performansıyla tam 65 ödüle aday gösterildi ve aralarında “En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” Oscar’ının da yer aldığı tam 39 ödül kazanmayı başardı. Zira Akademi’nin bir oyuncuya ilk filmiyle Oscar vermesi, pek görülmüş türden bir lütuf değil.
Filmin bir diğer harikalar yaratan ismi Michael Fassbender ise “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” dalında Oscar’ın hak eden adayı olsa da, bu müthiş performans Akademi’nin biraz da pozitif ayrımcılıkla baktığı, oyunculuk performansından ziyade bir transseksüeli oynadığı için ön plana çıkartılan Jared Leto’ya gitti. Filmin diğer göze çarpan isimleri ise sürekli farklı rollerle dikkatleri üzerine toplamayı başaran Benedict Cumberbatch, aranan karakter oyuncularından Paul Giamatti ve Paul Dano.
Çarpıcı bir kölelik hikayesi olan 12 Years a Slave’de oldukça başarılı bir uyarlama.Siyahi dünyanın özgürlük mücadelesinin sembol isimlerinden Solomon Northup’un gerçek hikayesinin işleyen filmin en başarılı tarafı ise Solomon’un umutsuzluğunun seyircinin iliklerine kadar geçiyor olması. Bu kolay rastlanabilir bir durum değil. Filmin uzun vadede siyah dünyasının beyaz dünyasınca pek tanınmayan sembol ismi Solomon Northup’u layıkıyla tanıtması nedeniyle klasikleşeceği de aşikar.