Hiçbir fikre sıkı sıkıya tutunmayın. Karşılaştığınız her duruma şüpheyle bakın. Şüphe sizi en doğru fikre götüren bir vasıta olacaktır. Fikirlerinizi tekrar tekrar değiştirmekten korkmayın çünkü hiçbir şey kalıcı değildir.
Hata yapmaktan korkmayın. Hatta yapabildiğiniz kadar hata yapın. Böylece bir gün size kim olduğunuzu sorduklarında tahmin yürütmeniz gerekmez, cevabı bilirsiniz…
Gerçek
Gerçek tamamen esnektir. Zamana, mekana ve gözlemciye göre değişiklik gösterebilir. Herhangi bir yerde ve zamanda gerçekmiş gibi algılanan bir şey başka bir yerde ya da zamanda yanlışmış gibi algılanabilir. Gerçek yani hakikat hakkında eski bir hint hikayesi vardır. Hintliler gerçeği yani hakikati bir file benzetirler. İnsanlar da kördür ve fili yani hakikati göremezler.
Fili ancak dokunmak suretiyle tanımlayabilirler. Kimisi filin kulaklarına dokunur ve hakikat kocaman bir kulaktır der. Kimisi filin hortumuna dokunur ve hakikat kocaman bir hortumdur der. Kimisi ise filin kuyruğuna dokunur ve hakikat kocaman bir kuyruktur der. Halbuki bu tanımların hiçbiri hakikati tanımlamak için yeterli değildir.
Hakikat filin kendisidir ama insanların sınırlı bakış açıları hakikatin tamamını algılamaya uygun değildir. İşin daha da kötüsü farklı pencerelerden hakikate bakan insanlar kendi gerçeklikleri için kavga dahi edebilirler.
Bu yüzden çok büyük savaşlar dahi çıkabilir. Hayattaki tek gerçek hayatın tamamen göreceli olduğudur. Kendimizi kandırıp gerçekliğin sadece bir yüzüne motive olup kendimizi bunun doğru olduğuna inandırabiliriz ancak insanoğlu subjektif bakış açısının esiridir ve doğamız gereği bu şekilde kalmaya da mahkumuz. Maalesef çoğu zaman bunun farkına varamayız. o yüzden kendi algımızı ve karşımızdakinin algısını iyi yönetmek zorundayız.
Zaman değiştikçe gerçek de değişir ve doğru olduğunu düşündüğünüz fikirleriniz sizi birgün yarı yolda bırakabilir. Bu yüzden hiçbir fikre sıkı sıkıya tutunmayın. Karşılaştığınız her duruma şüpheyle bakın. Şüphe sizi en doğru fikire götüren bir vasıta olacaktır.
Fikirlerinizi tekrar tekrar değiştirmekten korkmayın çünkü hiçbirşey kalıcı değildir. Hata yapmaktan korkmayın. Hatta yapabildiğiniz kadar hata yapın. Böylece bir gün size kim olduğunuzu sorduklarında tahmin yürütmeniz gerekmez, cevabı bilirsiniz…
Doğru
Birisine kendi doğrumuzu kabul ettirmeye çalıştığımızda onun doğru olarak bildiği şeyi yıkmaya çalışmak yerine öncelikle ona kendi bakış açısını anladığımızı göstermeli, sonrasında ise haksız olduğunu gösteren diğer bakış açısını göstermeliyiz.
Bunu yaptığımızda insanların büyük çoğunluğu doğru yolu göreceklerdir. Bazılarıysa ne yaparsak yapalım karşımızda durmaya devam edecektir. O insanlar yaptıkları yanlışa kendileri de inanırlar ve kendi gerçekliklerini yaratırlar. Menfaatleri icabı algısını ipotek altına almış insanları ise ne yaparsak yapalım inandıramayız.
Hakikat gün gibi ortadadır ama onlar göremezler. Çünkü onlar kör olmaya gönüllü olmuşlardır. O insanlara ne söyleseniz boşadır. Onlar gönüllü olarak çıktıkları yanlış yoldan dönmezler.
Empati
Bu tür insanlarla empati kurmaya çalışmak da sakıncalı olabilir. Onlar sizin kurduğunuz empatiyi size karşı bir silah olarak kullanmak isteyebilir ve kendi fikirlerini size kabul ettirmeye çalışırlar. Unutmayın ki empati, karşınızdaki insanın fikirlerini kabul etmek değil onu anlamaya çalışmaktır.
Empati nedir diye sorduğumuzda herkes aynı cevabı verir: “Kendimizi karşımızdakinin yerine koymak.” Halbuki kendimizi hiçbir zaman karşımızdakinin yerine koyamayız. Empati karşımızdaki insanın bakış açısını anlamaya çalışmak, yapmış olduğu bir davranışın arkasındaki sebepleri, gizemi çözmeye çalışmaktır.
Böylece onu daha iyi anlayabilir ve çözüme doğru yoldan gidebilirsiniz. Empati, sadece diğer insanlarla değil özünüzle de iyi iletişim kurabilmenizi sağlar. Her fikri kendi bakış açısıyla değerlendirebildiğinizde herkesin haklı olduğunu görebilirsiniz.
Herkese hak verebildiğinizde, olan her şeye hoşgörüyle bakabilirsiniz ve olan her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu farkettiğinizde hiçlik ve birliği aynı anda deneyimleyebilirsiniz. O makamda ise hem hiçbir şeyin önemi yoktur hem de en ufak bir zerre dahi son derece önemli ve değerlidir.
Zihin
Zihnimizin bize kurduğu düşünce tuzaklarına düşmemek için kendi iç sesimizi daha çok dinlemeli ve zihinsizlik durumunu daha çok deneyimleyebilmeliyiz. Zihin her zaman bizi içinde bulunduğumuz anın güzelliklerinden çıkarıp geçmişin kederine hapsetmeye ya da geleceğin kaygıları içinde boğulmamızı sağlamaya çalışacaktır.
Zihin yapısı gereği hiçbir zaman anda yer almaz. Anda olduğunuzda ise zihin tamamen devre dışıdır. Meditasyonda da amaç zihni devre dışı bırakarak tamamen ana odaklanmaktır. Meditasyon yapanlar taç çakralarında bir serinleme olduğunu farkedip aydınlandıklarını düşünürler. Halbuki kafalarının tepesindeki serinlik hissi beynin soğumasından kaynaklanır.
Sonuçta beyin de bir işlemcidir ve çok fazla çalıştığında ısınır. Siz zihni devre dışı bıraktığınızda beyin de soğuyacaktır ve böylece kafanızın üstünde bir serinlik hissedebilirsiniz. Tabi diğer taraftan anda olmanın keyfi de cabası… Gerçek bilgelikse geçmiş, an ve gelecek arasında ustalıkla gidip gelebilme yeteneğidir.