Shakespeare’in oyunları bugüne kadar milyon kere sahnelendi. Farklılık katılmadığı sürece tekrar sahnelenmesinin anlamı olmadığını düşünüyorum. Bu anlamda Işıl Kasapoğlu’nun Hamlet’i geçen sezonun yeni oyunları içerisinde en çok merak ettiğim oyundu.
[divider]
HAMLET
YAZAN: William Shakespeare
YÖNETEN: Işıl Kasapoğlu
ÇEVİREN: Sabahattin Eyüboğlu
DRAMATURG: Zeynep Avcı
DEKOR – KOSTÜM TASARIMI: Hakan Dündar
ORKESTRA: Yasemin Taş, Cansın Bezircilioğlu
IŞIK TASARIMI: Cem Yılmazer
OYUNCULAR: Bülent Emin Yarar
[divider]
Bütün karakterleri tek kişinin oynaması, üstelik bu karakterleri Bülent Emin Yarar gibi bir oyuncunun oynaması ve oynanacak metnin bana göre en başarılı Hamlet çevirisi (Sabahattin Eyüboğlu) olması merakımı artıran unsurlardı.
İçinde Bülent Emin Yarar’ın olduğu dev mücevher kutusunun açılmasıyla başlıyor Hamlet. Shakespeare’in metnini ve onu oynayan oyuncuyu düşününce böyle bir dekor fena fikir değil. Bütün karakterlerin tek bir kişi tarafından oynanması Shakespeare’e farklılık katma adına yanlış değil.
Kâğıt üzerinde bakıldığında onca emek, heyecan verici ve aykırı fikirler ne yazık ki sahnede karşılığını bulmuyor. Oyunun yarattığı algı her ne kadar “Bütün karakterleri tek kişi oynuyor” şeklinde olsa da Hamlet’teki 24 karakterden beş tanesi oynanıyor. Her biri ayrı derinliğe sahip 24 karakter beşe inince ortaya çıkan şey Hamlet’in özeti oluyor. Oyun bu haliyle Hamlet’i bilmeyenlere yabancı gelecektir. Oysa “İstiyorum ki Bülent ile Hamlet ile köy köy dolaşabileyim ve kahvelerde, kütüphanelerde 400 yıl önce yaşamış bu insanların bizlerle aynı yollardan geçtiklerinden söz edebileyim” diyor Işıl Kasapoğlu. Hamlet’i oyun olmaktan çıkartıp bir anlatıya dönüştürerek bu düşüncelerinin gerçekleşeceğini pek sanmıyorum.
Seyirci bir trajediye (Hele ki o trajedi Shakespeare’in dünya tiyatro tarihine yön vermiş dört büyük trajedisinden biriyse) kahkahalar atıyorsa ters giden bir şeyler var demektir.