Yeni Türkiye’nin Ahlaki Restorasyonu

Eski bir yapıda yıkılmış, bozulmuş olan bölümleri aslına uygun bir biçimde onarmayı ‘Restorasyon’ un tanımı olarak kabul edersek; Yeni Türkiye’nin eskiyen, bozulan ve yıkılan bir ‘Ahlaki’ sorununu da detaylandırmamız gerekecektir.

Yeni Türkiye’nin ya da 2. Cumhuriyet’in kuruluş tarihini 10 Ağustos 2014 olarak kabul etmemiz istenmektedir. Yeni Türkiye- Yeni Hedefler sloganının neleri getireceğini tahmin edebiliriz ancak. 


Ahlaki Restorasyon

Toplumsal özgürlük isteminin, sıkıntı ve suçluluk duygusu, yasak- günah olacağının algısı yaratılarak ‘Yeni Türkiye’ nin kapısı aralandı. Toplumun yoksulluğuna dayalı olacak, özveriyi dini inançlar üzerine kuracak yüce bir ahlak anlayışı, kitlenin sorunlarına somut çözümler getirebilecek mi?

Kutsal kitaplar insanın ‘Yaratıcı’ ya benzer yaratıldığını belirterek, insanın ‘Hayvansal’ yanını yadsımaktadır. Oysa tüm bedensel işlevleri, üreme, doğum, ölüm, cinsel gereksinim, doğaya uyum gibi olgular insana gerçek kökenini ve varlığını anımsatmaktadır. İnsan içindeki güdülerin etkisiyle ister ‘Kutsal’ olsun, ister ‘Ulusal’ doğanın ondan istediklerini gerçekleştirmek için elinden geleni yapmaktadır. Darwin, türlerin kökeni ve evrim teorisi ile çürütülmesi zor bir hipotezi ortaya attığında ya da Freud’un, çocuğun her şeyden önce, tepeden tırnağa cinsel bir varlık olduğunu bulması, dini temele dayalı katı ahlakçı anlayışı zayıflattı! Yeni Türkiye kavramının içinin doldurulabilmesi için ‘Özgürlüklerin Restorasyonu’, adı altında katı bir ahlak anlayışın hakim olması bundan dolayı gerekmektedir.

Dünyanın siyasi olarak iki kutuplu döneminde, Sovyetler Birliği (S.S.C.B) dağılmadan önce; 3. Dünya ülkelerinin rejimlerinin Sosyalizme kaymaması için, halkların ahlaki anlayışının sınırlarını zorlayan şehir efsaneleri üretilirdi; sistemin efendileri medyayı, din adamlarını ve siyasi enformasyonu kullanarak konuyu sıklıkla gündemde tutardı. Hiçbir bilimsel veriye dayanmayan bu dedikodularda:Kominizm, kadının kamulaştırılmasını istemektedir. On yedi ile otuz iki yaşları arasındaki kadınlar üstündeki mülkiyet hakkı yürürlükten kaldırılacaktır. Bütün kadınlar halkın malı olacaktır. Hiçbir erkek, herhangi bir kadını haftada üç kereden ve üç saatten fazla tutamayacaktır. Herkes kendisine ‘Hayır’ diyen kadını, yetkililere duyurmakla yükümlü olacaktır.
[quote]Karşı ahlak anlayışını bu propaganda ile yürüten sistemin efendileri, kadınları kendi saflarına çekmeyi başararak, kadın cinayetlerini, çocuk gelin gerçeğini ve tecavüzleri gizlemeyi başardı! [/quote]
Eski bir yapıda yıkılmış, bozulmuş olan bölümleri aslına uygun bir biçimde onarmayı ‘Restorasyon’ un tanımı olarak kabul edersek; Yeni Türkiye’nin eskiyen, bozulan ve yıkılan bir ‘Ahlaki’ sorununu da detaylandırmamız gerekecektir. Yeni Türkiye’nin ya da 2. Cumhuriyet’in kuruluş tarihini 10 Ağustos 2014 olarak kabul etmemiz istenmektedir. Yeni Türkiye- Yeni Hedefler sloganının neleri getireceğini tahmin edebiliriz ancak.
Ahlaki Restorasyon
[quote]62. Hükümetin yeni Başbakanı’nın ‘Özgürlükler yeni ahlaki formasyonla buluşturulacak.’ söylemin altında hangi ahlaksız özgürlükler bulunmaktadır. Muhafazakar Devrimcilik olarak onay gören yeni dönemin ucu açık kavramlarının tek amacı, 2. Cumhuriyet’in Halklarının tamamının ‘Biat Yemini’ etmesi midir?[/quote]

Halk tarafından ilk kez seçilen 12. Cumhurbaşkanı yaptığı balkon konuşmasında:‘Diyorum ki, biz sizi çok iyi anlıyoruz. Sizin yaşam tarzlarınızı, değerlerinizi çok iyi anlıyoruz. Sizin taleplerinizi arzularınızı biliyoruz. Sizin de bizi anlamanızı istiyoruz. Hangi yasakları aşarak bugünlere geldiğimizi anlamanızı istiyoruz. Biz sizlere her zaman gönüllerimizi açtık, anlamadınız. Ama bugün diyorum ki, sizin de bizlere gönlünüzü samimi olarak açmanızı bekliyoruz. Eski küskünlükleri, dargınlıkları, gerilimleri, kamplaşmaları ve kutuplaşmaları bir kenara bırakalım diyoruz.’ diyerek uzlaşma çağrısında bulundu; fakat, gerçekte yaşanılan çelişkiler ya da özgürlüklerin ahlaki formasyonu yeni söylemi çürütmektedir.
[quote]Göreceli bir kavram olan ahlak anlayışı kişiden kişiye değişirken, Devletin özgürlükleri düzenleyeceği söylemi ancak soyut kavramlar üzerinden olacak ve insanları yaşam karşısında zorlayacaktır. Anayasa’nın koruma altına aldığı temel hak ve özgürlükler, dar bir ahlaki kavramın içine hapsedilebilir mi? [/quote]
Devletin halk adına aldığı kararlara bakıldığında içki yasakları, kaç çocuk yapılacağı, kürtaj yasağı, basına sansür, eğitim- öğretimin dinselleştirilmesi, kızlı- erkekli öğrencilerin yalıtılması ile ‘Ahlak Bekçiliği’ ne soyunduğunu söyleyebiliriz. Yeni Türkiye’nin, Yeni Ahlak anlayışına ‘Giriş bölümü veya Önsöz’ yazıldı da diyebiliriz!
10 Ağustos 2014 tarihinden önceki Siyasi liderlerin söylemlerine baktığımız da 61. Hükümet’in Başbakanı’nın hangi ahlaki restorasyonu, hangi özgürlüklere uygulayacağının tahmin etmek güç olmayacak: ‘Alkoliktir, içkiyi içiyorsa alkoliktir; Sağa sola çekmeye gerek yok, ucube deyimini heykel için kullandım; Biz kızların, erkeklerin devletin yurtlarında karışık olarak kalmasına müsade etmedik, etmiyoruz; Ben, Dolmabahçe’de ofisimin önünde, Kadıköy’den gelenlerin durumunu görüyorum, ama saygı gösteriyorum, giyimine kuşamına karışmıyorum; Bir kaç çapulcunun yaptıklarını yapmayız, onlar yakarlar, yıkarlar; Alevilik din diye mi soruluyor, din değil, İslam içinde bir kurum olarak görünüyor, net bir tanımı yok, Cemevleri ibadethane değil, İslamda tek ibadethane vardır, cami; Orada da gazeteci kılıklı bir militan çıkmış, edepsiz bir kadın, Müslüman ülkede bunu beklemek zor değil mi diyor, haddini bil! haddini!’
[quote]Yaratılan korku ile birlikte paranoyakça bir kaos oluşturulmak mı istenilmekte?Ülke Yeni Türkiye olgusuyla, hizmet veren ‘Devlet’ yerine, vatandaşa ‘Ödev ve Görevler’ veren otoriter bir çizgiye mi kayacaktır? [/quote]


Asıl sorulması gereken; Yeni Türkiye’nin ahlaki yapılanması:İnsanların dinginlik içinde çalışabilmesi, sevinin üzerindeki baskıyı, çocukların özgür eğitim görebilmesini veya sözün özü şu kısa yaşamda, bir takım siyaset cambazlarının zehir saçmasını önleyerek mutluluğu getirebilecek mi? Bu soruların yanıtlarına göre gideceğimiz rota ya aydınlık ya da karanlık olacaktır!

Toplumun tek bir kişilik yapısına büründürülerek, devletin alacağı yönetim biçiminin değiştirilmek istenmesi, siyasi lider tarafından yıllarca açık- seçik ifade edildi. Kitlelerin DNA’ sı ile oynandığında, diktatörlüğe göz yumup destekleyebilir; her türlü zorbalığa karşı duruşunu tarih kitapları yazsa da aynı zorba yönetimlerin ortaya çıkmasını sağlayabilir; uluslararası devrimlere uyum sağlayabildiği gibi, en vandal kıyımların oyuncusu olmayı gönüllü kabul edebilir.
Ahlaki Restorasyon (2)
Ahlaki restorasyonun yeniden kurulma amacı ne olabilir? Pazar ekonomisi içinde tamamen mezhepsel kurallara göre oluşturulmak istenilen yeni bir yaşam ve yönetim tarzı mı? Böyle bir sistemde, insanın emek gücüne özen ve saygı gösterilmesi asla düşünülemez! Emek, devlet tarafından ya da üretim araçlarını ellerinde bulunduran güçler tarafından satın alınarak ‘Tüketim’ aracı haline getirilmek istenilmektedir. Emeğin karşılığı olan ücret, iş gücünün yerine konulabilmesi için gerekli asgari düzeyde tutulur ve ranta dayalı bir düzende yıpranan çalışanın yerine yenisini koymak gerçek hedeftir. Özgürlüğün sorgulayıcı mantığını örselemenin tek yolu, bu sistemde ahlaki formasyon olacaktır!

Ahlaki restorasyon sonucunda dinsel bağnazlıkla beraber, biat etmeye yatkın bir kişilik yapısının oluşturulması amaçlanmaktadır. Dünya kuruldu kurulalı, sıkı düzeni savunan bir avuç insanın ‘Ahlak Anlayışı’ nın halk yığınlarını etkisiz bıraktığı görüldü. Getirilmeye çalışılan ahlaki yapılanma içinde efsanelerin çıkması gerçekliktir; ancak her zaman için tehlikeli, demokrasiye aykırı ve gerici önlemler de olacaktır. Yeni Türkiye ahlakının istediği kitlenin kişiliği, istemi, inanma gücü, coşkunluğu ile akılsal düşünmenin önüne geçilmesidir.

Baskı altında kalan ve bilimsel verilerden uzaklaştırılan kitleler, doğanın yasaları gereğince birleşik tepkilere tepki göstereceklerdir. Önüne çıkartılacak olan katı ahlaki kurallara ve kendi güdülerine tehlike gözüyle bakacak; eylemlerinin ve kararlarının sorumluluğunu ‘Nihilist’ bir tavırla geri çevirerek, kendisini hep başkalarının yönetmesini isteyecektir. Tiranların düşman yaratarak güçlendikleri şaşmaz bir gerçekliktir. Yeni Türkiye’nin yeni düşmanları STÖ’ler (Sivil Toplum Kuruluşları), laik eğitim, cinsel özgürlük, doğum kontrol sistemleri, kürtaj, sendikal örgütlenmeler, özgür basın, heykeller, edebiyat, tiyatro…olacaktır.


Eski ve Yeni Türkiye’nin ortasında, yani ‘Araf’ta kalan yüzde ellilik bir kitle seçimini hangi taraftan yana kullanacaktır? Buna hazır mıdır?