Tüm imkânı önlerine serince ne yapacaklarını şaşırıyorlar tabi. Şaşırıyorlar ve acayip yollara sapıyorlar. Etrafta kötü bir görüntü kirliliği.
Ah Anadolu, vah Anadolu!
Nedir senin bu üniversitelerden, üniversitelilerden çektiğin?
Hiç utanmadan, dışarıdan, kilometrelerce uzaklardan okumaya gelip, bütün düzenini bozmaya çalışırlar sürekli; biri gider biri gelir, biri gider biri gelir, tükenmeden, bıkmadan… Hiç utanmadan!
Her şeye rağmen, onurlu, gururlu, dimdik ayakta durur, şefkatli kollarını açıp kucaklarsın hepsini… Büyüksün!
Ama görüyor musun bak halini, içler acısı; gittikçe yıpranıyor, “bozuluyorsun” ve farkında değilsin. İçten içe yiyor, kemiriyorlar seni. Kullanılmış, “kirletilmiş” hissetmiyor musun kendini? Her yerinde üniversite dolu; isteyen elini kolunu sallayarak gelip giriyor, istediğini, istediği kadar okuyor, okuyor (!) Kolayca, fazlasıyla cazip ve bir o kadar seçkin konaklama yerlerinden birini, en cazip şartlarla kiralayıp yerleşiyorlar. Sunulan nimetler cabası; ayırt etmeden herkese, her gün üç öğün, yetmiyorsa beş öğün yemek, limitsiz çay, çorba, tatlı, ara sıcak, kaynıyor her köşe bucak… Sudan ucuz hem de, indirim için esnaf birbiriyle yarışır durumda (!)
Hâl böyle olunca ne oluyor?
Vakitli vakitsiz, her yerde gençler…
Tüm imkânı önlerine serince ne yapacaklarını şaşırıyorlar tabi. Şaşırıyorlar ve acayip yollara sapıyorlar. Etrafta kötü bir görüntü kirliliği. “Parıl parıl parlıyor hepsi,” çok tehlikeli bir durum; insanın gözünü alıyor kardeşim!
Aslında senin hiç suçun yok; sen bir garip Anadolu’ sun, ayırt etmez, kınamaz, büyüklenmezsin! Problemin kaynağı, “seni içten işgal etmiş o ‘taş ve boş’ yapılarda.”
Ama çözümsüz değil elbet; çözümü olmayan şey var mı demokrasi denizinde?! Demokrasi bir deniz, yüzmeyene ne dersiniz?
Hani derler ya; “sallandıracaksın üç beş tanesini Taksim meydanında!.. Bak bir daha oluyor mu?”
İşte bu ilginç, ilginç olduğu kadar da yapıcı, çözümleyici (!) mesajdan yola çıkarak…
“Kapatacaksın Anadolu’ daki üç beş üniversiteyi, bak bir daha oluyor mu?”
Hatta üç beş yetmez, on, yirmi… O kadar çok var ki!..
Kapatacaksın; yerine AVM konduracaksın geceden. “Ünikondu AVM!”
Hop! Sabahına bitti bütün sapkınlıklar. Tertemiz!
[quote]Hem fena mı?
Ne kadar avm, o kadar iş imkanı…
Ne kadar iş, o kadar para…
Ne kadar para, o kadar bilgi (!)
O kadar bilgi, bu kadar; bitti.[/quote]
Hadi canım Anadolu sana hayırlı geceler, gecenin ardında gülümser gündüzler.