Kimi zaman unuttuğumuz, çoğu zaman hunharca katlettiğimiz, şehrin ortasında kuyruğuna teneke bağladığımız, zevk uğruna avladığımız gerçek dostlarımızın günü bile var. Peki hayvanları gerçek anlamda koruyabiliyor muyuz?
Hayatın renklerindendir hayvanlar. Ve hayvanları sevmek yaradılış gayesinin gereğidir.
Bizler gibi onların da yaşama hakkı vardır . Bilmeliyiz ki yaşadığımız yeryüzü bizlerin olduğu kadar onların da dünyasıdır.
Bizden hiç farkları yoktur. Duygularını paylaşmayı bildikten sonra sevgileriyle çok şey öğrenir ve çok şey katarlar bizlere…
Merhaba ve hoşça kal arasında seviye kurarlar hayvanlar.
Sadece koklaşa koklaşa girmezler tanımlamaya..
Ölçüp biçerler yalnız da olsalar..
Hayvanların insanlardan tek farklı yanı konuşamamalarıdır diye bilinir, oysa büyük bir yanılgının içine düştüğümüz aşikardır. Eğer hayatı paylaşmayı becerebilirsek, iletişim kurdukça konuşamamalarına rağmen sevmelerinin, küsmelerinin ve acılarının bizlerden farklı olmadığına şahit oluruz.
Çok da güzeldirler…
Canlıları güzel ve çirkin olarak sınıflandırma alışkanlığımızın vazgeçilmez nedeni, gönül gözümüzün bir kısmının kapalı olmasından kaynaklanmasın yoksa?
Onları çirkin ve güzel olarak sınıflandıran insanoğlu bilimsel olarak birçok hayvanın insan sağlığına faydalı olduğu kanıtlanmasına rağmen bunları görmezden gelir. Ne garip değil mi?
Hayvanların doğal dengenin içinde rol alan en büyük canlı topluluğu olduğunu hiçbir zaman gözardı edemeyiz. Zaman hayvanları sevmenin ve korumanın insanlığın en büyük görevlerinden bir tanesi olduğu gerçeğiyle yüzleşme zamanıdır.
Tüm bunların ışığında 21 yy. dünyasının hayvanları sevmenin, onları esaret altına almakta değil, doğal yaşamlarına yardımcı olacak şekilde merhamet etmekten geçtiğini anladığımız bir zaman dilimi olmasını ümit ediyorum.
Ve değerli okuyucularımıza sesleniyorum…
Sevgili İndigo Dergisi okuyucuları;
Kimi insanlar sürekli şu cümleleri dillendiriyor; “Milyonlarca insanın açlık, hastalık, fakirlik ve en önemlisi adaletsizlik yüzünden acı çektiği bir dünyada, kendilerini hayvanların korunmasına, beslenmesine ve haklarına adayanları anlamıyorum. Hayvan haklarını korumaya harcayacağınız enerjinizi ve paranızı ihtiyacı olan insanlara harcamaktan neden çekiniyorsunuz?”
işte siz siz olun bu cümleleri kuranlara inat onların da zor şartlarda, çaresiz yaşadığını unutmadan, evinizden artan sıcak bir yemek ya da bir kap suyu onlarla paylaşın.
Ve hiçbir zaman unutmayın ki: Bu dünya hepimizin! Hayvanların yaşam hakkına saygılı olmak, sadece kanuni değil hem vicdani hem de ahlaki bir sorumluluktur. Ve hayvanları sevmek, insanlık onurunun bir parçasıdır…