Richard Attenborough’un Gözünden Charles Chaplin

‘Heykel denildiğinde Michelangelo, resim denildiğinde Da Vinci akıllara geliyorsa sessiz sinema deyince de akla ilk onun ismi gelir: Charles Chaplin. Richard Attenborough imzalı Chaplin, efsane ismin sadece kariyerine değil özel hayatına da yolculuk yapmamızı sağlıyor.’

chaplin filmi 600x428

Küçük Charles, yuhalanan annesinin yerine sahneye çıkar ve seyirciyle ilk buluşmasını yaşar. 12 yaşına geldiğinde aklını yitiren annesini akıl hastanesine götürmek zorunda kalır ve komedyen olarak çalışmaya başlar. Gençlik yıllarına geldiğinde aşk yaşadığı Hetty’yi bırakıp İngiltere’den Amerika’ya gider. Amerika’da sessiz sinemadan oldukça etkilenen Charles, California’dan gelen film teklifini kabul eder ve aradan 1 ay geçmeden kendisini bir efsaneye dönüştürecek olan Şarlo tiplemesini yaratır. Yönetmenliğe de soyunan Charles, yıl bitmeden 20’den fazla film yönetir. Yapımcısıyla yollarını ayırır. İngiltere’den gelen ağabeyi menajerliğini üstlenmeye başlar. 30 yaşına basmadan kendi film stüdyosunun sahibi ve dünyanın en meşhur adamı olmayı başarır.

Bir film galası için İngiltere’ye giden Charles, Hetty’nin bir salgından dolayı öldüğünü öğrenir ve büyük bir üzüntü yaşar. Kafayı Charles’a takan F.B.I. başkanı J. Edgar Hoover, onun komünist olduğu ve filmlerinde komünist mesajlar verdiği gerekçesiyle takibat başlatır. Sektöre hakim olmaya başlayan sesli sinemaya önyargıyla bakan Charles, Şarlo’yu konuşturursa karakterin seyirci için öleceğini düşündüğünü söyler. Ülkedeki sıkıntılı durumdan rahatsızlık duyunca herşeyi bir tarafa bırakıp sadece işine odaklanmaya başlar. Eşi Paulette ve çocuklarına ilgisizliği boşanmayla sonuçlanır. 2. Dünya Savaşı öncesinde sempatiyle bakılan Hitler’i tiye alan “The Great Dictator / Büyük Diktatör” isimli bir sesli film çalışmasına başlar. Hitler’in zalimliğinin ortaya çıkmasıyla beraber Charles’ın dehası da kanıtlanmış olur. Ancak Hoover, Charles’ın filmde Almanya eleştirisi değil Amerika eleştirisi yaptığını savunup takibini sürdürür.


Citizen cane … Robert Downey Jr in Chaplin (1992).

Charles, genç oyunca Oona’yla aşk yaşayıp evlenir. Önceki sorunlu ilişkisi Charles’ın başına iş açar. Hamile olan eski sevgilisi, çocuğunun babasının Charles olduğunu iddia eder. Charles, olayın kapanması için para ödemeyi kabul etmez ve kan testiyle çocuğun babası olmadığını kanıtlar. Ancak olay Hoover’ın da devreye girmesiyle mahkemelik olur ve Charles haftalık 75 dolar nafaka ödemeye mahkum edilir. 7 yıl sonra Mccarthy dönemi cadı avında komünist olduğu gerekçesiyle sorgulanır. 1952 yılında İngiltere tatilinden New York’a döndüğünde sınır dışı edildiğini öğrenir. Bir daha asla Amerika’ya dönmek için vize başvurusu yapmaz. Yaşamını İsviçre’de sürdüren Charles, 44. Oscar Ödül Töreni’ne davet edilir ve 20 yıl sonra bu vesileyle Amerika’ya döner. 83. doğum gününde Oscar onur ödülü alıp İsviçre’ye geri döner. 1975 yılında Buckingham Sarayında Kraliçe 2. Elizabeth’ten şövalye ünvanı alarak “Sir” olur. Kariyeri boyunca sadece 5 sesli film yapan Charles, 1977 yılında 88 yaşındayken ölür.

William Boyd, Bryan Forbes ve William Goldman’ın Diana Hawkins’in hikayesinden, Charles Chaplin’in kendi yazdığı “My Autobiography” adlı otobiyografisinden ve David Robinson’ın “Chaplin: His Life and Art” adlı kitabından yola çıkarak senaryosunu yazdıkları Chaplin, yönetmen Richard Attenborough tarafından 1992 yılında sinemaya aktarılır. Film tamamlandığında süresi 4 saate yakın olduğu için 200 saatlik bir çalışmanın ardından 143 dakikaya kısaltılır. Yaklaşık 31.000.000 dolara mal olan film, Chaplin’in 15. ölüm yıldönümünde vizyona sokulur. Film, Amerika genelinde 9.493.259 dolar hasılat elde eder.


chaplin 3

Chaplin’i oynaması için düşünülen ilk isim Kevin Kline, filmde sessiz sinemanın bir diğer önemli aktörü Douglas Fairbanks’i canlandırınca başrol için Jim Carrey ve Johnny Depp gibi aktörlerin isimleri geçer. Rol nihayetinde Robert Downey Jr.’a gider. Charles Chaplin’in oyuncu olan kızı Geraldine Chaplin, filmde rol alır ve kendi babaannesini canlandırır. Filmde ayrıca Anthony Hopkins, Dan Aykroyd, James Woods, Diane Lane, Marisa Tomei, Milla Jovovich gibi Hollywood’un önemli isimleri de yer aldı.

Film 3 dalda (En İyi Müzik, En İyi Sanat Yönetimi ve En İyi Erkek Oyuncu) Oscar’a aday gösterilse de, genelde eleştirilen bir yapım oldu. Charles Chaplin’i canlandıran Robert Downey Jr. ise başarılı bulundu. “Malcolm X” ile Denzel Washington, “Unforgiven / Affedilmeyen” ile Clint Eastwood ve “Scent of a Woman / Kadın Kokusu” ile Al Pacino’yla En İyi Erkek oyuncu dalında oldukça zorlu bir Oscar ve Altın Küre yarışına giren Downey Jr., ödülleri Pacino’ya kaptırsa da, aynı kategoride Bafta ödülü kazanmayı başardı.


Chaplin, Charles Chaplin’in uzun ve çalkantılı yaşantısını birçok farklı kaynaktan yararlanarak anlatmaya çalışan bir yapım. Filmin zaman zaman Chaplin’in özel hayatına fazlaca yoğunlaştığını ve kariyerini anlatmaktan uzaklaştığını söylemek yanlış olmaz. Süre olarak oldukça uzun olan yapımda usta ismin efsane filmlerine daha fazla değinilebilirmiş. Film bu sorunlara karşın hem Chaplin’in hayatını baştan sona izlemek, hem de Robert Downey Jr.’ın başarılı performansını görmek için seyredilebilir.


Çağrı Gırlangıç
14.03.1985 tarihinde Kadıköy'de dünyaya geldim. Kadıköy'de doğdum, Kadıköy'de büyüdüm. Yazma sevdası içime düşünce önce 2 roman yazdım, sonra da sinemaya dair yazılar yazmaya başladım. 2011'in başından beri bloğum cagrigirlangic.blogspot.com da 500'ü aşkın filme dair yazdım. Hala da devam ediyorum. Sonra metin yazarlığı yapmaya başladım ve yazarlık mesleğim haline geldi. Yazımına devam ettiğim Türk Sinema Tarihi Ansiklopedisi, emek ve zaman isteyen bir proje. Sabırla yazımına devam ediyorum. Bir sinema yazarı olarak yazmaya başladığım, sonrasında ise deneme, gündem, kritik, yaşam ve kişisel gelişim yazıları yazmaya başladığım İndigo Dergisi ise hem beni geliştiren, hem de bir parçası olmaktan haz aldığım yer.