Cem Yılmaz tek başına yönettiği ilk film olan Pek Yakında ile G.O.R.A. (2004), A.R.O.G. (2008), Yahşi Batı (2010) filmlerinin tarzından çıkıp Her Şey Çok Güzel Olacak (1998) ve Hokkabaz (2006) filmlerindeki çizgisine geri dönüyor. Yavuz Turgul’un Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni (1990) filmini referans alarak.
[divider]
PEK YAKINDA
YÖNETMEN: Cem Yılmaz
SENARYO: Cem Yılmaz
YAPIMCI: Muzaffer Yıldırım, Cem Yılmaz
GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ: Gökhan Atılmış
YAPIM YILI: 2014
ÜLKE: Türkiye
OYUNCULAR: Cem Yılmaz, Tülin Özen, Zafer Algöz, Özkan Uğur, Ozan Güven, Çağlar Çorumlu, Cengiz Bozkurt, Zerrin Tekindor, Hale Sürel, Ayşen Gruda
[divider]
Oyunculuk hayalleri kuran Zafer, Eşkıya (1996) filminin setinde final sahnesindeki altıncı polisi canlandırır. Sahnede öne çıkmak ister. Muharrem’in bu yöndeki önerisini dinler. Bunun sonucunda oyunculuk kariyeri başlamadan biter.
Korsan DVD satarak hem hayatını devam ettirir hem de sevdiği sinemadan kopmamış olur. Eşi ile yaşadığı sorunlardan dolayı boşanmanın eşiğine gelir. Fakat eşini sevmektedir ve amacı ailesini mutlu etmektir. Bunun için illegal işlere tövbe eder.
Sinema dünyasından tanıdığı arkadaşı Ejder’ in evinde kalır. Ejder’ in karşı komşusu, hiçbir zaman kamera arkasında olamamış eski bir rejisör olan Ahben Sonel’ dir. 1970’ lerden beri çeşitli sebeplerle çekemediği Şahikalar: Kötülüğün Sonu isimli fantastik öğeler barındıran senaryosu Zafer’ in eline geçer. Şahikalar projesi, Zafer için yeni bir umuttur. Projenin yapımcısı olur ve eşini ünlü bir aktörle başrolde oynatarak sürpriz yapar.
Sinema yapma gayreti, sinemada en çok işlenilen konulardan biridir. Zafer gibi kaybeden adam karakteri de komedi filmlerinde en çok kullanılan karakterlerdendir. İki büyük klişe ile yola çıkıp bir farklılık sunmuyorsanız kafadan yenik başlıyorsunuz demektir. Senaryo da zayıf olunca onca renkli, iyi yazılmış karakter güme gidiyor. Cem Yılmaz, diğer filmlerinde zekice kullandığı göndermeleri Pek Yakında filminde aşırı kullanıyor. Filmin başından sonuna kadar göndermeden ibaret olduğunu söylesem abartmış olmam. Konuk oyuncuların da göndermelerde Cem Yılmaz’ dan aşağı kalır yanı yok. Bu kadar gönderme ve konuk oyuncuya sığınılması ortada iyi bir senaryonun olmadığını kanıtlıyor. Filmin bütününe yayılan, çok kötü kullanılan reklam yerleştirme konusuna girmiyorum bile.
Sanat yönetimi, Yılmaz’ ın diğer filmleri kadar tatminkâr. Sinematografi olarak Yılmaz’ ın da oyuncu olarak bulunduğu, Ferzan Özpetek imzalı Şahane Misafir (2012) filminden etkilendiği ortada. Canlı, pastel renkler ile oluşturulan sinematografi Pek Yakında’ nın renkli karakterleri ile örtüşüyor. Bununla kalmayıp 1970’ leri andıran havasıyla nostaljik duruyor.
Pek Yakında’ nın yönetmenlik kısmı için iyi şeyler söylemek isterdim. Her ne kadar Cem Yılmaz’ ın yönetmenliği tek başına üstlendiği ilk film olsa da beraber çalıştığı Yavuz Turgul, Ferzan Özpetek, Ömer Vargı gibi yönetmenlerden hatta 2007’ deki Antalya Altın Portakal Film Festivali’ nde beraber jüri üyeliği görevinde bulunduğu, Zeki Demirkubuz’dan edineceği önemli tecrübelere, Yılmaz’ ın kendi potansiyelini de ekleyince beklenti yüksek oluyor. Göndermelere ve konuk oyunculara sığındığı kadar şarkılara sığınması, Pek Yakında’ nın sinema dili yerine klip estetiği yaratmasına vesile oluyor.
Eksi hanesi kabarık olan filmi izlenilir kılan unsurların başında oyuncular geliyor. Renkli karakterleri oynarken fark yaratıyorlar.
Filmin, Eşkıya’ nın finali ile başlaması yerinde bir fikir. Eşkıya, Yeşilçam’ dan kopmadan 2000’ lerin sinema öğelerini barındırdığı için işlevi büyük. Şener Şen ve Yavuz Turgul’ un olmaması ya da onları oynayan oyuncuların onlara benzememesi, bu parlak fikri gölgede bırakıyor.
Pek Yakında vasat olmasına karşın kendini sevdiriyor ve seyirciyi bir şekilde yakalamasını başarıyor. Bunda oyuncular kadar Eşkıya filminin finalinin, Badi Ekrem’ ın kırmızı eşofmanının, Davaro (1981) filmindeki mikserin, Sadri Alışık’ ın Turist Ömer tiplemesinde kullandığı şapkanın, Süt Kardeşler (1976) filmindeki gulyabani maketinin büyük payı var.
Fragman