Çok yaklaştık, hissediyorum, bu yol, bu evler, bu hiçlikte dimdik ayakta duran ilginç şekilli kızıl kayalar ve devasa kaktüsler yabancı değil… Navajo!
Kimileri için bu ifadeler hayatta altı doldurulamayan mistik hikayeler olarak kalır. Benim içinse daha farklı bir anlamı var. Ben her zaman çizdiğim resmin içinde buldum kendimi. Bu sebeple gerçek olmaması imkansız olurdu. Bu hikaye benim hikayemdi zaten, bir başkasının olamazdı. Yerlilerin bu yönleriyle karşılaşmak üzere kilometrelerce yol yapmış ve bu yolculuktaki herkesi kendi hikayeme sokmuşum.
Çok yaklaştık, hissediyorum, bu yol, bu evler, bu hiçlikte dimdik ayakta duran ilginç şekilli kızıl kayalar ve devasa kaktüsler yabancı değil. Daha da çok yaklaştık biliyorum, at üstünde saçı örgülü esmer tenli, ciddi görünümlü ama aniden gülümseyiveren insanlar yabancı değil.
Duralım burada lütfen. Bir kaç soru soralım, bir kaç el yapımı takı ve anlam yüklü taş alalım, arabamız bozulsun ama bir yerden başlayalım iletişime geçmeye.
Navajo bayrağı dalgalanıyor. İşte burası bir stand, hiçlikte uzanan bir takı standı. Bir kadın ve iki sevimli çocuk duruyor standta. Arabadan iniyoruz. Onlar da bizde gerginiz çünkü kim bilir en son ne zaman Kalifornia plakalı bir araba Arizona’da Second Mesa topraklarına girdi bilinmez, bu gariplik yaratan durumumuzu hissedebiliyoruz. Herkes heyecanlı ilk temas için.
Her dilde ‘merbaha’ diyorum. Çünkü ‘merhaba’ benden sana zarar gelmez, ‘ben sana dostum’ anlamına gelen ve insana bir çok kapıyı açan en güzel giriş cümlesidir.
Çocuklar gülüşmeye başlıyorlar kendi aralarında, çocuk her yerde çocuk 6 yaşında olup at sırtında dört nala koşabiliyor olsa da çölde yaşıyor olsa da çocuk işte. Bu gülüş bu kıkırdama en güzel tarifi çocuğun. Onlarada ‘Merhaba’ diyoruz ve ilk temas O anda gerçekleşiyor yerlilerle. Çocuklar pür dikkat dinlemeye başlıyorlar. Bayrakla ilgili bir başlangıç güzel olabilir diyorum kendi kendime.
Bayrağınız Navajo Bayrağı, Siz de Yerli misiniz?
Evet Navajo’yum. Navajo Yerlileri burada yaşıyor.
Tüm bunları siz mi yaptınız?
Ailemizdeki diğer insanlarla birlikte biz yaptık.Biz geçimimizi bu takılardan sağlarız.
Taşlar bu bölgede mi var?
Evet Turkuaz özellikle.Bu taşların özellikleri var.
Bu arada Hasan, standtaki takılardan bize katılamayan sevgilisi Buse için bir şeyler arıyor. Alınacak en güzel hediyenin oralarda bir yerlerde olduğundan emin.Eline bir bileklik almış, bu bileklikteki sıralı taşların ne anlama geldiğini soruyor.
“O taşları üstünde taşıyan kişi kötü rüyalardan ve kabuslardan korunur”
Hasan gözlerini bana dikerek şaşkın bir ifadeyle yüzüme baktı, tüylerinin diken diken oluşu ürperdiği yüzündeki ufak tüycüklerden bile belli oluyordu. Ne olduğunu sorduk.
Dün Buseyle telefonda uzun uzun konuşmuşlardı hatırlıyorum. Hasan gecenin bu saatinde neden bilgisayar başındasın, yatıp uyu yarın işe gideceksin, yorma kendini diye yakınıyordu. Tabii ben cevabı bilmiyordum çok geçmeden öğrendim.
Buse bir kaç gündür, kötü rüyalar yüzünden uyuyamıyordu. Hasan’a orada dikkatli olmasını anlam veremediği rahatsız edici garip rüyalar gördüğünü söylemişti.
İşte ertesi gün Hasan eline o bilekliği aldığında, günler öncesinden o bilekliğin Hasan için orada hazır bulunduğunu anladık.
Kimileri için bu ifadeler hayatta altı doldurulamayan mistik hikayeler olarak kalır.Benim içinse daha farklı bir anlamı var. Ben her zaman çizdiğim resmin içinde buldum kendimi. Bu sebeple gerçek olmaması imkansız olurdu. Bu hikaye benim hikayemdi zaten, bir başkasının olamazdı. Yerlilerin bu yönleriyle karşılaşmak üzere kilometrelerce yol yapmış ve bu yolculuktaki herkesi kendi hikayeme sokmuşum.
Bulunduğumuz yerdeki kum tepesinin arkasında bir kaç Navajo ailesinin evi vardı.Dilersek oraya gidip yaşamlarına bakabileceğimizi, sohbet edebileceğimizi söyledi.Yaşlılarını ve bilgelerini sordum.O tepenin ardında var mıydı bir şaman merakıma engel olamıyordum.
Kendi şifacılarından bahsetti, şamanlarından. Tepenin ardı kadar yakındaydım onlara artık. Biraz şifa herkese iyi gelirdi ama Navajolar artık kendileri dışında kimseye tedavi için yardımcı olmak istemiyorlardı. Çünkü yöntemleri, modern tıbbın ilaç sektörünü baltalıyor ve bu sebeple de dış dünyaya, bu yöntemi kullanan insanlar, uyuşturucu kullanan bir topluluk olarak lanse ediliyordu. Oysa ki modern dünyamızda kullanılan ilaçların tümü tam olarak bu bitkilerin birbirleriyle karıştırılarak parayla satılmasından ve birilerinin bundan kar elde etmesinden başka bir şey değildi. İşte bu yüzden artık Navajolar ve daha sonra karşılaşacağımız bir çok yerli grup Hopi, Apache gibi dış dünyayla bu yolla iletişim kurmayı reddetmişlerdi. Dolayısıyla 15 günlük bir seyahatte, karşıma doğrudan çıkıp, bende seni bekliyordum demediği sürece hiçbir Şaman’a gidip bir şeyler öğrenemezdim.
15 gün bu toprakların şifasını öğrenmek için yeterli değildi. Kendime turkuaz bir hal hal alıp, elini sıkarak teşekkür ettim. Uzun saçlı Navajo’ya tekrar geleceğimi söylediğimde, ‘buraya geleceksen tekrar, öğretmen olarak gel’ dedi.Fatih bana baktı.Ben kadının gözlerinin içine baktım.Hayatımdaki 5 yıllık planlarım içinde akademisyen olarak Amerika’ya yerleşme fikrimden haberi olduğunu hiç sanmıyordum. Ancak o benim çizdiğim resmi görmüş ve o toprakları bu resme dahil etmişti.
Yerlilerle ilk temas; ufaklıkların her birinin ışıl ışıl gözlerine bakıp, tekrar geldiğimde Onları hatırlarlamak üzere çekilen bir fotoğraf için birbirimize sarılmış şekilde son buldu. Navajolarla Navajolar hakkında ettiğimiz tüm sohbet ve detaylar bir sonraki yazımda.