Bir insanın sevgisi kadar yüce bir ağaç, önce küçük bir filizdir ya! Dokuz kat yüksek bir taraça, bir avuç topraktır başta ve bin millik bir yolculuk başlar tek bir adımla!
Tao Te Ching
Bazen benzer olan uyumludur, bazen ise zıt olan. Bazen ise işin içinden bir türlü izah ile çıkılamayan. İşin özü ve gerçeği uyumun tanımlanmasındaki açıklanamayışta değil. Uyum ya da uyumsuzluk ise hiç değil! İşin özünün ve gerçeğinin, işin kendisinden bile önemli görülmesi çok uygunsuz! İşi bilmeden işe gitmeye benziyor ve gidip de yapamamaya! Bilmeden, yapıyor gibi görünüp de oluyor gibi sanmaya da uzanıyor uyumsuzluklar serüveni! Hiçbir sorusuz, ancak bu noktaya ulaşılabilir. Sorusuz serüvencide aynısını yapıyor. Sormuyor ve sorusuz soruya yanıt arıyor. Olmayan soruya, bilmediği konu hakkında tez yanıtları yağdırıyor!
Tahsis ve analiz ile uzaktan yakından bir ilgisi olsaydı keşke. O zaman sessizce kenara çekilir usulcada dinlerdik vakıf olanların ehliyetli dirayetini ve dirayetli tecrübenin güveniyle bizlere aktardığı engin denizi! Sonra da düşünür ve bir ders mutlaka edinirdik kendimize ve edindiklerimizi kendimiz bilirdik yapabildiğimizce. Aktaranın ehliyeti, dürüstlüğü ve samimiyeti bilgiye olan güveni bir sıfır önde başlatıyor ne de olsa!
Ne de olsa bazı şeyler hiç değişmiyor! Ne de olsa her şey hep değişiyor! Ucundan kenarından deniz suyu yutmuş olan bir insan gibi bakıyoruz bizler artık balıkların hayatına! Balık gibi olsak da olmasak da bazı gerçekler nedense değişmiyor. Değişenler ise gidip yeni elbiseler giyip tekrar geliyorlar karşımıza ve sunuyorlar kendilerini fütursuzca! Sunulan elbise hep yeni ise eğer içindeki daima eskidir!
Temel olandan kime ne? Gerçekten temel olandan kime ne? Yine gerçekten temel olandan kime ne? Yalan olandan herkese! Yalan olandan her yere! Yalan olandan her şekilde! Yalanın inandırıcılığı ve güvendiriciliği yeryüzünde kol gezdikçe aramayın bulamazsınız bulmayı planladıklarınızı ve umut etmeyin sakın, yalanlar bulaşmasın tertemiz umutlarınıza!
Hayal mi görüyoruz? Hayali görebiliyor muyuz? Hayal olduğunu seçebiliyor muyuz? Umulur ki hayaldir gördüklerimiz! Hayaldir sevdiklerimiz. Hayal ile olan o gizli işbirliğimiz yine umulur ki bizleri gerçeğe ulaştıracaktır! Ulaştığımızda ise yaşadığımız hayal olmayacaktır! Gerçeğe açılan kapı bir yerden sana açılıyor ise eğer orayı terk et! Hayalinden sana açılmıyorsa eğer o kapı o gerçek senin değildir!
Ne diyebilirim ki ben? Aslında hiçbir şey diyemem! Ne diyebilirim ki ben? Bir şey diyemem! Ne diyebilirim ki ben bilinci mutasyona uğramış değişen ve dönüşen olduğunu zannedenlere? Bozuşmuş ve bozunmuş olanlara! Tabi ki yanıt hiç olacak. Her şey her zaman olduğu gibi aynı kalacak! Sızlanış nedir? Hayat bir okul ve okulun duvarlarını yıkıp yenisini yapmaya çalışmıyoruz! Bu boşa uğraştır. Boş işlerle uğraşma değil işimiz! Umulur ki anlayışı derdimiz! Yaşam bir muammaysa eğer bir soru da biz soralım dedik sadece!
Yaşadıklarının bir rüya olmadığını nereden biliyorlar? Henüz bitmemiş olduğu için mi buna hükmediyorlar? Hüküm zamana tabii ise eğer uyanma rüyayı tasdik eder. Uyanamamış olanlar ise rüyadan şikâyet ederler. Hükmün belirleyiciliği zamandan alınıp da salt zihne uyarlandığında rüya ve gerçek aynı olacaklar. Zamanda kol kola girip sonra koynuna sokulacaklar ve zamanı anlayıp sonsuzlaşacaklar… İşte anlayış, işte uyum! Zamansız varoluştaki bu ilk durum geriden geriye ilerleyenlerin önünü açacak ve o ilk çığır sonsuzlukta kendi öz çocuklarını sancısız doğuracak! Doğumdaki acısızlık ve zamandaki büyük anlayışlılık anlaşılacak o gün! O gün günlerden bir gün! O gün geçti! O gün bugün! O gün gelecek! O gün siz nasıl isterseniz eğer o şekilde seyredecek! O gün nedir? O gün nasıl bir seçimdir? Sunulan spektrum tercihi midir? Yoksa sayısız değerlendirme midir? O gün her şeydir ve sizler her şeysiniz!