Bu kitap bir yüreğin sesidir…
Aşka inanan, sevdaya inanan bir yüreğin…
O yüzden olanca saflığı ile kaleme alınan bir kitap; şiir tadında bir kitaptır.
Farklıdır yani…
Farklılığı; hem içinde, hem kapağında…
[quote]İçindeki ilk bölümde yürek sesinin yazıya dökülüşünü, ikinci bölümde ise o yüreğin şiir olarak haykırışını okuyacaksınız…[/quote]
Dışı ise; simsiyah bir kapak…
Tek bir satır yok.
Ne kitabın adı, ne yazanın…
Çünkü bu kitap; yürekli insanların kitabı, sizin kitabınız…
Çünkü bu kitaptaki her kelime; içine sakladığı cümlelerle yüreğinde sevda izi olanların yürek yarasının dile gelmesidir. Ki zaten; okuyunca “kim bu yüreğime dokunan,” diyeceksiniz.
Öyle bir kitap bu kitap…
Kapağın bu şekilde hem önünde hem de arkasında hiçbir yazı ve resmin olmaması, tamamen siyah olarak okuyucuya sunulması yazarın fikri. Yani ne kitabın adı, ne yazarın adı kitabın ön ve arkasında yer alıyor. Ki bu Türkiye de ilk defa denenmiş.
[divider]
Kitabın birinci bölümde yazılar yer alıyor, ikinci bölümde ise şiirler.
Yani aslında okuyucuya iki kitap birden sunulmuş.
Iki bölüm arası ise üçüncü bir kapak ile ayırılmış. Bu üçüncü kapak normal kitapların kapağı gibi olmuş. Öndeki sayfada kitabın adı ve Atilla Özkefeli’nin güzel bir fotografı, arka kapağında ise yazarın resmi ile birlikte kitabını tanıtan kısa bir yazısı yer alıyor.
Mustafa Sadık İncedemir’den;
Kitabımın içeriği bir anlamda yaşama dair yazı ve şiirlerimden oluşuyor. İçinde aşk, sevda, ihanet dahil olmak üzere yüreğin hissedebileceği her duygu var.
Kitabımı okuyan herkes eminim ki sadece bir kaç yazı da değil neredeyse kitabın tamamında kendini ve yaşadıklarını bulacaktır.
Aşka dair bir türlü dile getiremediklerini okuyacak okuyucularımın kitabımı seveceklerini düşünüyorum.
Ayrıca kitabın d%r ve internet ortamındaki tanıtım yazısı aşağıdaki gibidir.
Sana sesleniyorum A…; aşkına karşılık bulan tek sensin.
Aşkı bulamayıp telaş içinde olan da sadece sensin B…
Dünyada tek terk edilen C…’ydi, D… uğruna.
E… ise bir ömrünü adayan tek kişi, bir gün F… gelecek diye.
G…’yi tanıman lazım, sevildi ama başaramadı. H…’yi bırakıp, I… ile devam etmeyi.
J… ise hayattaki tek nankör, K… saçını süpürge etmişti oysa…
Evrenin merkezinde ve teksin, her şey senin etrafında dönüyor; öyle hissediyorsun değil mi?
Paralel milyonlarca hayat yaşanıyor oysaki…
Ne teksin, ne de sadece senin başına geldi.
Ama ÖZELsin, çok ÖZEL, kendin için, L… için, M… için…
Aşkın ALFABEsini bulacaksınız burada; her satır sana yazılmış gibi olacak; her okuyan kendini bulacak; çünkü merkezde sen olacaksın…
Özel hayatın, duyguların, düşündüklerin, söylediklerin veya söyleyemediklerin…
Ama SEN, sadece SEN…
[divider]
Yazarın kitabıyla ilgili yazdığı şiiri:
Bir Avuç Kitap
Yazmak nefes almak gibiydi benim için
Ki hala öyle de…
Bazen de nefes alsınlar diye yazdım.
Empatinin sınırlarını zorlayarak…
Aşkı yazdım
“Keşke” diyenlerin hikâyeleri yaşansın diye…
Keşkeler olmasın diye…
Yürek; aklı hep yensin diye…
Gerçekten daha gerçek
Hayalden daha hayal
Umutlarla yarışırcasına…
Kim beğendi
Kim beğenmedi diye düşünmeden…
Yazdım işte
Gönül gözüme “dur” demeden…
Bir parça kâğıt
Bir yazan kalem yetti
Bir dünya yaratmaya…
Ya da bir dünyaya yerleşmeme…
Ama hepi topu bir avuç işte
Ne yazdıysam…
Ne hissettiysem…
Ne umut ettiysem…
Bir avuç sevda istedim yaradandan
Bir avuç yeterdi çünkü.
O kadardı benim sevgim.
Bana çok, başkasına belki az…
Ama sağlam.
Ama yürekli.
Ama dürüst…
“Sevgi her şeye yeter” diyerek.
Yalansız, dolansız.
Saf.
Çırılçıplak.
İçten.
Ama bir avuçtum ben…
Bir avuçtu yüreğim.
Ellerimde sakladığım…
Şimdi yeni bir yola çıktım.
“Allah utandırmasın,” diyerek.
Kitabımda bir avuç sevdayı anlattım
Yetmedi…
E bir de şiir olsun istedim.
Şiirsiz yaşam olmaz ki
Şiir illaki çarpar diyerek…
[divider]
Kitabın TRT’de yayınlanan tanıtımı