Bükemediği Elleri Teker Teker Sıktı

İki ay önce alttaki fotoğrafın çekildiği günlerde Sabah Gazetesi’nde “Bükemedikleri Eli Sıktılar” başlığı ile bir köşe yazısı yayınlandı. İlk okuduğumda, aklıma her Türk vatandaşı gibi “Dombra Şarkısı” geldi ve gözlerim yaşardı haliyle…

Maalesef, okuduğum her şeye inanmamak gibi kötü bir alışkanlığım var. Bu kuşkuculuğum yüzünden de mutluluklarım kısa sürer. “Niye ben de başkaları gibi değilim?” der, hayıflanıp dururum hep. Bir yerde; CNN International’dan alınmış, toplantıya ait görüntülere rastladım ve işte size her toplantıda rutin olarak uygulandığını tahmin ettiğim el sıkışma seremonisi ile ilgili acıtıcı gerçekler:

erdogan-obama-BM

Obama bir salonda sağ eli kalkık olarak ayakta bekliyor. Arka fonda BM logosu, karşısında basın mensupları ve kameralar. Obama’nın sağında ve solunda birer kapı var. 193 üye ülkenin temsilcileri alfabetik sırayla sağdaki kapının arkasında kuyruğa girmişler. Arada sırada merak nedeniyle aralanan kapı sayesinde içerideki yığılma görülüyor. Kapı aralandıkça içeriye bakanlar arasında Erdoğan’ı görmedim Allah için. Soldaki kapıdan ise bakan yok. Orası boş. Trinidad Tobago’dan Burkina Faso’ya kadar herkes aynı eli sıkmak için sırada bekliyor. Sıkılacak el bir tane, sıkacak sayısı 193 olunca haliyle kuyruk oluşmuş tabii.


Türkiye bu kuyrukta 178’inci sırada. Berber ve garsonlardan toplama milli takımı olan Andorra 4’üncü, %12’lik okuma-yazma oranı ile dünyanın en cahil ülkesi Burkina Faso 27’nci, Pasifikte 12 kabilenin yaşadığı, 21 kilometrekarelik bir ada olan Nauru 128’inci, Türkiye’de tek dalgada içeri tıkılan asker sayısı kadar ordusu olan San Marino 151’inci sırada bekliyor. Bizimkinin hemen yanındaki ise Pasifik’in ortasında, 26 kilometrekarelik bir ada olan Tuvalu’nun lideri. Tuvalu’nun başkenti deniz seviyesinden sadece 5 metre yukarıda. Bilim insanlarına göre; küresel ısınma ile sıcaklık 1 derece daha artarsa ülke haritadan silinecekmiş. Adam, “Sulara gömülmeden, dünya gözüyle şu New York’u bir göreyim” demiş demek ki. Haliyle bizimkinin ağrına gidiyor bir dünya lideri olarak böyle ülke liderlerinin arkasında olmak. Ben olsam, ben de üzülürdüm. Ülkenin adını Anadolu Cumhuriyeti yapma gayreti de bu yüzden zaten. Bu ismi bir koydu mu direkt 4.sırada. Bankada öncelikli numara almak gibi bir şey yani.


Neyse, konuyu dağıtmadan gelelim el sıkışma seremonisine: Mübaşir kılıklı bir adam konukların ismini sırayla okuyor. İsmi okunan konuk sağdaki kapıdan girip kalkık duran eli sıkıyor. Birlikte fotoğrafçıya gülümsüyorlar. Çok iyi tanışanlar bir-iki selam kelimesi ediyor. Tuvalu gibi ülkelerin liderleri ise hiçbir şey konuşmuyor. Onlara New York’u görmek yetmiş gibi. Sonra soldaki kapıdan çıkıp gidiyorlar. Bu iş, 1 dk bile sürmüyor. Törende bir tek; Erkan Yolaç’ın seksenli yıllarda sunduğu Evet-Hayır Yarışmasındaki gibi, gelişte Mehter, gidişte İzmir marşları eksik. Aslında geldiği kapıdan da gönderirler adamı ama o kapı hem kuyruk nedeniyle kalabalık hem de sanki özel olarak el sıkmaya gelmiş gibi olmasın da yolda karşılaşmışlar gibi olsun diye öbür kapıdan çıkarıyorlar el sıkmaya geleni.


Şimdi; hala inanıyor musunuz “bükemedikleri eli sıktılar” haberine? Bu durumda Obama, Tuvalu’nun bile elini bükememiş oluyor ki; ABD’yi bu hale getiren Obama’yı toprağa dikine gömsen az.


Taner Erim
1966 yılında İstanbul'da doğan yazar, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden mezun olmuştur. Hava Kuvvetlerinin çeşitli birimlerinde hekim olarak görev yaptıktan sonra 2010 yılında emekli olmuştur. Halen özel sektörde kulak burun boğaz uzmanı ve bir yüksek öğretim kurumunda öğretim görevlisi olarak çalışmakta olan yazarın ilgi alanları siyasi tarih, sinema ve motosiklettir.