Had bildirme sevdalısı bir millet olduğumuz kesin. Bizde olmayan şeyler için başkalarına haddini bildirmek sanki aşağılık kompleksimizi tatmin etmek gibi bir şey. Sorsanız hepimiz güzel hayatlar peşindeyiz ama birileri bize ama yanlış yoldasın dediğinde sus haddini bil diyen çirkin hayatlar yine bizde.
Türkiye Cumhuriyeti Avrupa birliği üyeliğini çeşitli dönemlerde çeşitli saiklerle çok istedi bazen nefret etti bazen de ya tamam küsme küsme dedi. Peki nedir bu Avrupa sevdası? Bir şeyleri kendi başına beceremeyen bir toplum olarak bizim gerçekten dışımızdakilere bu kadar kızmaya hakkımız var mı?
Yapmışlıklarımızdan başkalarını sorumlu tutmaktan bıkmadık. Yapabildiklerimiz adil bir adalet sistemimi mi doğru bir demokrasi mi ya da muhteşem ekonomik güce sahip bir toplum mu? Hepsi kocaman bir sıfır hatta yutan eleman hayatlarımızı yutuyor. Bizden önceki nesillerin hayatlarını yutan sorunlar bizleri de yutuyor belki de doğmamış çocuklarımızda bunun pençesinde kalacak.
Medeniyet algısı konusunda Avrupa Birliğiyle bir savaşımız var. Hem ona özeniyoruz hem de yanlış yapıyorsun dediğinde sana ne diyoruz. Biz gerçekten ne istediğimizi biliyor muyuz? Tıpkı insanlar gibi milletlerde ülkelerde bir üst vicdanla ne istediğini sorgulamalı.
Hedef insani bir yaşam. Peki bunu kimin temsil ettiğinin ne önemi var. İnsanların sürekli bize bunu hatırlatmalarının ne gereği var. Bu toplum bin yıldır kin yiyor kin içiyor bazen sevgi alıyor birkaç yudum o kadar. Hatayı kendimizde arayalım başkalarını suçlamak yerine işlediğimiz suçların listesine bir bakalım.
Uygarlığı kalabalık nüfus zanneden insanlar, sadece kendisi gibi inananları seven dünyada yedi milyar insan olduğunu anlamak istemeyen riyakar bizler neyin peşindeyiz? İnsanca yaşamak istiyor muyuz yoksa bu kaba düzenimiz içinde daha mı mutluyuz? Unutmayalım bazen mutluluk başka çaren yoksa sığındığın sıcak bir kucak gibidir. Ayrıldığın andan itibaren üşümeye yalnızlaşmaya başlarsın.
Türkiye’nin gittiği nokta bu Türkiye dünyaya yalnızlaşıyor. Dünyanın ortak sorunlarıyla ilgili bir fikrimiz yok bütün fikirleriniz nasıl daha fazla coğrafyaya korku salarım üstüne kurulu. Dünyanın bize olan yanlış olarak bahsettiğimiz algının tek suçlusu yine biziz bu gerçeği neden yüzümüze karşı söylediklerinde kızıyoruz belki de son bir kez iyilik yapıyorlar bize ama bizim kulaklarımız yine kapalı.
Son günlerde Avrupa birliği sık sık Türkiye gündemiyle toplanıyor. Neler mi konuşuluyor? Türkiye raportörü Kati Piri “Çok endişeliyim basın özgürlüğü bizim için hayatidir.” Liberal parlementer Marietje Schaake (görsel) “Türkiye’de neredeyse herkes işini kaybetmemek, vergi veya hapis cezası korkusuyla iktidardan ürkerek yaşamını sürdürüyor.” Son cümle galiba fotoğrafı çekiyor daha fazla lafa gerek var mı?