Türkiye’de inanç meselesi Cumhuriyet kurulduğundan beri kanayan yaradır. Şimdi ise insanlar inançlarını istedikleri şekilde yaşıyor gibi görünse bile azınlıkta olan farklı inanca mensup insanlar için aynı şeyleri söylemek zor.
[divider]
ALEVLİ GÜNLER
YAZAN: Irmak Bahçeci
YÖNETEN: Yıldıray Şahinler
DEKOR & KOSTÜM: Barış Dinçel
IŞIK TASARIM & UYGULAMA: Efe Sümer
OYUNCULAR: Cem Davran, Yıldıray Şahinler, Bahtiyar Engin, Erkan Can, Selin Yeninci
[divider]
Tarık, Türk kültürü üzerine araştırmalar yapan bir profesördür. Yaptığı araştırmalardan ötürü Türkler’in ilk dini olan Şamanizm’e inanmaya başlar. Lenf kanseri teşhisi konulan Tarık, altı aylık ömrü kaldığını öğrenir. Çocukluktan beri kopmadığı en yakın arkadaşları Kasap Hayri ve Muhasebeci Mensur’dan son vasiyet olarak gömülmek değil Şamanizm’e göre yakılmak ister.
Tarık’ın vasiyetinin gerçekleşebilmesi için nüfus cüzdanındaki din hanesine “İslam” yerine “Şaman” yazılması gerekir. Tarık bu bilgiyi öğrenince önce diyanet yetkililerine, sonra nüfus müdürlüğü ve mahkemeye başvurur. Üç çocukluk arkadaşı bu vasiyeti yerine getirmek için kafa kafaya verip ellerinden geleni yaparlar.
İstanbul Halk Tiyatrosu 2006 yılında Bahtiyar Engin, Yıldıray Şahinler, Levent Üzümcü, Kemal Kocatürk ve Dolunay Soysert tarafından kuruldu. Brecht’in “Bana ne anlatırsan anlat, ama önce eğlendir” sözünü benimseyerek oyunlarını sahneliyor. Bu sözü “Korkmadan, ama kırıp dökmeden anlatıyoruz hikâyelerimizi” diyerek tamamlıyor Erkan Can.
Oyun, hikâyesini gerçek hayatta yaşanan bir olaydan alıyor. Ankaralı Cahit Bolat kimliğindeki din hanesine “Alevi” yazdırmaya niyetlenir. Bu isteği gerçekleşmeyince tepki olarak “Şaman” yazdırmak ister. Mahkemeye başvurur. Tek tanrılı üç semavi dinden (Müslüman, Musevi, Hristiyan) başka din yazılamayacağı cevabını alır. Hukuk Mahkemeleri Yasası’nda belirtilen hallere uymadığı gerekçe gösterilerek 172 lira idari para cezasına çaptırılır.
Tiyatroda genç yazar yetişmiyor diyenler için bu oyunu şiddetle öneriyorum. Oyunun yazarı Irmak Bahçeci 1983 doğumlu. Alevli Günler, Bahçeci’nin ilk oyunu olmakla beraber Mehmet Ergen’in yönettiği 1. Oyun Yaz Festivali kapsamına alınan 11 oyundan biri. Yine Bahçeci’nin yazdığı, bu 11 oyunun içinde olan Michelangelo oyunu İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun repertuarında yer alıyor (Michelangelo gibi bir sanatçının kısa sürede anlatılmaması gerektiği dışında oyunu beğendiğimi belirteyim).
Alevli Günler, 2009’dan bu yana 100’den fazla oynandı ve oynanmaya devam ediyor. Oyunu izlediğimde genç bir yazarın ilk oyunu olduğu hissine kapılmadım. Zira ilk oyunlarda yazarın her aklına geleni oyuna sığdırmaya çalışması ya da vermek istediği mesajın altını kalın çizgilerle çizmesi sıkça karşılaşılan bir durum. Bunu Bahçeci’nin olgunluğu kadar metnin Yıldıray Şahinler gibi iyi bir yönetmenin elinden geçmesine de bağlıyorum. İnanç gibi hassas bir meseleyi komedi yoluyla eleştirmek beraberinde konunun ikinci planda kalması tuzağını beraberinde getiriyor. Bu tuzağa zaman zaman düşülse de bu dengeyi çoğunlukla korumayı başarıyorlar. Komediye bu kadar yatkın oyuncular bir arada olunca az da olsa tuzağa düşülmesi normaldir. Aslında bu konuda medyanın hatasının daha fazla olduğunu düşünüyorum. Oyun ilk gösterildiği zamanlarda aklımda kalan medya başlıkları “Alevli Günler kahkahaya boğdu” şeklindeydi.
Oyun, inanç yüzünden farklı insanların nasıl ötekileştirildiği ve hor görüldüğü gibi konulara temas ederken arkadaşlık bağını çok güzel aktarıyor. Oyuncularla birebir tanışmışlığım yok ama yıllardır takip ettiğim, dışarıda karşılaşıp gözlemlediğim insanlar. Dolayısıyla gerçek hayatta iyi arkadaş olduklarını düşünüyorum. Bu da sahneye fazlasıyla yansıyor.
Orta Asya’ya ait Huun-Huur-Tu grubunun oyunda kullanılan Eki Attar şarkısının remiksini çok beğendim. Oyunla da örtüşüyor.
Cem Davran hakkında televizyon ve sinemada yaptığı popüler işlerden dolayı yanlış bir algı var. Hatta önce televizyonla meşhur olup ondan sonra sinema ve tiyatroda yer aldığı zannediliyor. 1976 yılında Türkbank Çocuk Tiyatrosu ile başlayan kariyeri 1977’de 13 yaşında sınavla girdiği İstanbul Şehir Tiyatroları’nda oyunculuk, yönetim kurulu üyeliği ve genel sanat yönetmenliği yaparak günümüze kadar devam etti. Alevli Günler oyunundaki muhteşem performansını televizyonda ya da sinemadaki işlere yansıtamamasının sebebini kendisine değil, iyi yönetmenlerle çok az çalışıp çoğunlukla kötü yönetmenlerle çalışmasına bağlıyorum.
Muhasebeci Mensur rolünde daha önce Levent Üzümcü oynuyordu. Yıldıray Şahinler role sanki daha çok yakışıyor. Levent Üzümcü’nün Mensur performansını merak etmiyor değilim.
Bahtiyar Engin, Kasap Hayri ile unutulmaz bir performans çiziyor (Komedi oyunlarıyla bilinir ama İstanbul Şehir Tiyatroları repertuarında yer alan Nazım Hikmet’in Yolcu oyununda komedi kadar dramda da usta olduğunu gösteriyor).
Erkan Can ise diyanet memuru, komiser, nüfus memuresi gibi rollere bürünerek bürokrasiyi temsil ediyor. Daha konuşmaya başlamadan duruşuyla bile insanları etkiliyor.
Selin Yeninci, avukat rolünde güzelliğiyle akılda kalsa da ileride oynayacağı değişik rollere göre değerlendirmenin daha sağlıklı olacağını düşünüyorum.
Sadece iyi oyun olması sebebiyle değil, genç bir yazarın ayaklara yere basan metni bu oyunun görülmesini hak ediyor.