Metal Fetişizmi ve Siberpunk: Tetsuo

‘80’li yılların başlarında bilimkurgu evrilir ve alt türleri ortaya çıkar. Teknoloji ve küreselleşmenin insan hayatına hızlı ve derin etkilerinin ileri sanayi toplumlarındaki yansıması olarak siberpunk adı verilen alt tür doğar.’

tetsuo kapak

Siberpunk türünün sinemaya yansıması, teknoloji tarafından ele geçirilen insanın bedensel dejenerasyona uğraması şeklinde ortaya çıkar. Aşırılıklar, tuhaflıklar, şiddet ve fetişizm türün belirgin özellikleri olur. Görsel efekt ve stop motion teknikleri yoğun şekilde kullanılır.

80’li yılların ortasından itibaren özellikle metal müzik yapan Japon müzisyenler sinemaya yönetmen olarak girip ileri teknoloji öğelerinin ön planda olduğu siberpunk türünde örnekler vermeye başlarlar. 70’li yılların ortasından beri yönetmenlik yapan Shin’ya Tsukamoto, 1989 yılına gelindiğinde siberpunk türünün en popüler filmlerinden biri olan Tetsuo nam – ı diğer Tetsuo: The Iron Man’i yazıp yönetir.


Metal fetişisti olan adam, bacağını yarıp içine bir metal parçası sokar. Metalin esiri olmaya başlayan adam trafik kazası geçirir. Kendisine çarpan kişi, ertesi sabah uyandığında yüzünden metal parçalarının çıktığını görür. Bu durum bütün vücuduna yayılır ve bütün vücudu metale dönüşmeye başlar. Geçirdiği kazalardan etkilenmez ve kurbanlarını metal özellikleriyle alt eder. Bu kişilerin arasında sevgilisi de vardır. Trafik kazası yaptığı adamla telepatik bir bağı oluşan adam, sonunda metal bir canavara dönüşür.


tetsuo 2

Tetsuo’da dialog oldukça sınırlı şekilde kullanılır. Stop Motion tekniği ise haddinden fazla şekilde kullanılır. Film siyah beyaz çekilir. Mekanikleşen dünya eleştirisini oldukça tuhaf bir şekilde ya da türün özelliklerine göre yapan Tetsuo, aşırı stop motion kullanımı ve müzik tercihlerinden dolayı çoğu zaman bir video klip izliyormuşsunuz hissi yaratır. Bu nedenle süresi itibariyle orta metraja yakın olan filmin bir kısa film olsa daha başarılı olup olmayacağı merak konusu olmuştur.

Filmle ilgili bir diğer tartışma konusu da filmin ne kadar özgün olduğu yönünde. Zira filmin birçok filmin harmanı olduğu şeklinde eleştiriler var. Bu eleştirilerde yönetmen Shin’ya Tsukamoto’nun David Lynch ve David Cronenberg gibi yönetmenlerin etkisinde kaldığı söyleniyor.


Metal fetişizmi üzerine kurulu olan film, toplumsal değişime bilimkurguyu kullanarak eleştirel şekilde yaklaşıyor. Bu yönüyle siberpunk türü içersinde değerlendirilebilecek olan film, rahatsız edici sahnelerinden ötürü gore özellikler de taşımakta. Ayrıca filmin ciddi bir kült olduğunu da belirtmek gerek.


Çağrı Gırlangıç
14.03.1985 tarihinde Kadıköy'de dünyaya geldim. Kadıköy'de doğdum, Kadıköy'de büyüdüm. Yazma sevdası içime düşünce önce 2 roman yazdım, sonra da sinemaya dair yazılar yazmaya başladım. 2011'in başından beri bloğum cagrigirlangic.blogspot.com da 500'ü aşkın filme dair yazdım. Hala da devam ediyorum. Sonra metin yazarlığı yapmaya başladım ve yazarlık mesleğim haline geldi. Yazımına devam ettiğim Türk Sinema Tarihi Ansiklopedisi, emek ve zaman isteyen bir proje. Sabırla yazımına devam ediyorum. Bir sinema yazarı olarak yazmaya başladığım, sonrasında ise deneme, gündem, kritik, yaşam ve kişisel gelişim yazıları yazmaya başladığım İndigo Dergisi ise hem beni geliştiren, hem de bir parçası olmaktan haz aldığım yer.