Edebiyat Mutluluktur

“Okumayı sevmiyorum, okuduğumu anlamıyorum.” diyenlerden misiniz? Peki, edebiyatın beyaz kanatlarını görmeye hazır mısınız?

file

OECD’nin son zamanlarda gerçekleştirdiği analizlerden birinde Türkiye, okuduğunu anlama konusunda kendine son sıralarda yer bulmuştu. Buna şaşırdım mı, hayır şaşırmadım. Hatırlarsanız yine OECD’nin yaptığı bir araştırmada Türkiye, mutlu ülkeler sıralamasında kendine son sırada yer bulmuş, mutsuz olmuştu. Ona da şaşırmamıştım. Çünkü istek olmayan her dalda, her konuda, başarısızlık kaçınılmaz olur. Kitap okurken de, yaşamını sürdürürken de… İstekli okumuyoruz ki anlamıyoruz, zevk almıyoruz. İstekli yaşamıyoruz ki mutsuzuz, hayattan keyif duymuyoruz. Okuduğunu anlamada, zihinde bir sorun yoksa okuma isteği ve kitap tercihinin etkili olduğunu düşünüyorum.

12-18 yaş arası gençleri baz alan bir anket düzenledik. 3 farklı il ve 1 ilçede bulunan öğretmen arkadaşların da yardımıyla, 12-18 yaş aralığına, en sevdiği yazarı – birkaç soruyla birlikte- sorduk. Bu anketi sosyal medyada da düzenledik. Sonuçlar beni şaşırtmadı açıkçası. İlk iki sırayı Pucca ve Erdal Demirkıran paylaştı. Kitleden kitleye ve kişiden kişiye değişir diyecek olursanız, haklısınız. Fakat bu yaş aralığındaki gençlerin düşünceleri hakkında bu anket bize yol gösterir nitelikte. Evet, Pucca’nın yazarlığı tartışılır. Fakat söz konusu yaş kitlesinin renkli kitaplardan hoşlandığı yadsınamaz. Kitabın yazarının, okurla konuştuğu, sıcakkanlı kitaplar…


fob08_theme1Biz kalkıyor bu çocuklara, edebiyat tarihimizin en ağır eserlerini öneriyoruz. Önermekle kalmıyor, zorla okutuyoruz. Sizce de okuduğunu anlamamaları normal değil mi? Peki kitap okumamaları? Bence, son derece normal. Olgunluk çağına kadar kitap okuma alışkanlığı edinmemiş çocuğa, Oğuz Atay’ın ‘Tutunamayanlar’ını ne kadar okutabilirsiniz? ‘Tutanamayanlar’dan sonra bir başka kitabı eline almasını nasıl sağlayabilirsiniz. Burada ‘Tutunamayanlar’ın kalitesinden söz etmiyorum. Kaldı ki son derece etkilendiğim, kendine edebiyatımızın başköşelerinde yer etmiş bir eser. Lakin anketin bize gösterdiklerine bakılırsa, okuma alışkanlığı için renkli kitaplardan başlatmalıyız çocuklarımızı, öğrencilerimizi, hatta kendimizi.


Elbette her kesimin ve her bireyin zevkleri farklıdır, düşünceleri, hobileri farklıdır. Bu nedenle herkes aynı türü sevecek, başyapıtsa öğrencilere dayatalım düşüncesi yanlıştır. İlgi alanlarına, sevdiği dallara göre kitaplar seçilirse, kitapları daha iştahlı okuyacaklarından eminim. Futbolsa futbol, uzaysa uzay, sinemaysa sinema… Kitap okuma alışkanlığını sevdiği dalda veya sıcakkanlı, kendine yakın gördüğü kitaplarla sağlayan çocuklarımızın ileride başyapıt dediğimiz eserlere yöneleceğinden şüphem yok.


Unutulmamalıdır ki edebiyat, bir sanattır. Edebiyat, yaşamın en büyük zevklerinden biridir. Edebiyat mutluluktur. Edebiyatı, çocuklarımıza, öğrencilerimize ve kendimize kalın duvarlar ardındaki bir yapı olarak göstermeyi bırakalım.