Ekonomi, insanları hayat içerisinde derin düşüncelere sevk edebiliyor. Hayatlarını biri ile birleştirirken de bunu ön planda tutar hale getirebiliyor. Bu durum da Türkiye’deki bireylerin çoğunu ekonomik standartlara uygun hayattan uzak tutuyor. Bu çerçevede ekonomik normlar, yaşamda kişiyi evlilikten soyutluyor.
Evlilik: Asgari Ücret İle Mi?
Evlilikte aşk çok önemlidir. Aşk ile sevgi, saygı ve sadakatte evlilikte olmazsa olmazlardan… Bunun yanında insanı olgunlaştıran hayat, zamanla yaşamınıza yeni bir terim daha katar, biraz da çevrenize. Onun adı da mantıktır. Geçim sıkıntılarının arttığı bu dönemde insanların, gelişen teknoloji ile birlikte beklentilerinde de bir farklılık oluştu. Duygunun, maneviyatın yerini zamanla maddesel kaynaklar almaya başladı. Bir zamanlar, daha doğrusu köyden kente göçün daha az olduğu, kırsal hayatın daha canlı yaşandığı, daha yoğun olduğu dönemde, ülkemizde; genel anlamda evlilikler, askerden gelen oğluna kız bulan annelerin çabası ile gerçekleşiyordu. Diğer bir anlamda görücü usulü ile yapılıyordu.
Ki çer-çöp evlilik için yeterli idi. “İki gönül bir olunca samanlık seyran olur.” atasözü de herhalde bunun için söylenmiştir. Daha sonra değişen ekonomik yapı, beklentiler, göç, ilişkilere olan bakış açısı, insanların evliliklere olan bakışını da mutasyona uğratmıştır. Bir anlamda ‘ekmeğin aslanın ağzından midesine inmesi’yle evlilikte de beklentiler değişti. Evlilik için artık ‘beşi bir yerde’ de yetmemeye başladı. Bunun yanına damadın işi, SGK’sı, evi, arabası da eklendi. Gelişen süreç evlilik kararlarının alınmasını da güçleştirdi. Zaten toplum geçim sıkıntısı ile savaşırken, geçmişten gelen veya sonradan yazılı olmayan şekilde geliştirilen örf-adet, gelenek-görenekler evliliklere yeni bir anlam daha kattı. Onun adı da para.
Önceden insanlar ‘bir ekmek, bir tas çorba, bir hırka, iki göz yeter’ diyorlardı; fakat artık bu bakış açısı değişti. Yaşam şartları zorlaştı. Yukarıda da dediğim gibi özellikle gençlerin hayattan beklentileri değişti, arttı. Bu da evlilik kurumunun gerçekleşmesini zorlaştırdı. Soyut var olan düşünceler, zamanla insanları maddesel olmaya zorunlu kıldı.
Ekonomik sıkıntılar, insanlara bir yerde bırakın lüks yaşamayı, zamanla evliliklerini dahi yapamaz hale getirdi. Bunları hep yaşam koşullarındaki gelişmelere, teknolojiye bağlıyoruz ama bunda devlet yöneticilerinin de suçu yok mu? Örneğin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘en az üç çocuk’ diyerek ülkede yeni bir tartışma ortamı açtı (1). Bu da beraberinde insanların ekonomik koşullarını bir kez daha sorgulanır hale getirdi. Bugünkü verilere (Kasım 2014) göre Türkiye’de dört kişilik ailenin açlık sınırı 1.225 TL, yoksulluk sınırı 3.990 TL, bir kişinin yaşam maliyeti 1.448 TL’dir. (2) Peki Türkiye’deki asgari ücret ne kadar? Bakan Faruk Çelik, 2015’deki asgari ücret için şu açılamada bulundu. (3)
“Bekar çalışanın maaşı 891 TL’ye yükselmiştir. 3 çocuklu asgari ücretliden gelir vergisi alınmayacaktır. 4 toplantının sonucunda, asgari ücret bekar işçi için ilk 6 ay brüt bin 202 TL, net 949 TL oldu. İkinci altı ay için brüt 1,274 TL, net 1,000 TL oldu.”
Bu habere göre yine, asgari ücretteki artış ilk altı ay için % 6, ikinci ay için % 6’dır. Aynı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik asgari ücretle ilgili daha önce ne demişti?
“Asgari ücret ile geçinilir; 800 TL Büyük Para, niye geçinmeyeceksiniz.” (4)
Değerli okurlar 2015 itibari ile 14 bin lira olan milletvekili maaşı, 15 bin lira olacak; buna göre artış oranı ise % 7’dir. (5) Asgari ücret ve milletvekili maaşlarındaki artışa dikkat çekmek istiyorum. Milletvekili maaşı ile asgari ücreti kıyasladığınızda, sadece milletvekili maaşındaki artış 1000 TL, yani buna göre milletvekili maaşına yapılan zam bile asgari ücretten daha fazla. Buna göre insanların evliliğe bakış açısında da değişiklik olması gayet doğal değil mi? Bu ücretlerle gençlerin borçsuz evlilik yapması rüyadan öteye geçemiyor. Asgari ücretli 4.970.737 kişinin (6) Türkiye ekonomisinde asgari ücretlinin yoksullukla ilişkisi, çayla simidin ilişkisi gibidir; her ikisi de birbirinden ayrı düşünülemez. Durum böyle olunca asgari ücretlinin esnafla diyalogu 2015’de de yine değişmedi: “Yaz tahtaya al haftaya.”
Bunun üzerine bakanın yukarıdaki açıklamaları sizlere bir şeyleri düşündürmüyor mu? Bu rakamlar bana, sayın Bakanın Türk halkına bakışını gösteriyor. Bunun yanında yeni evlenenlere ya da evleneceklere çok beğendiğim, sözleri İdris Çetin’e ait “Geçim Sıkıntısı” şiirini okumalarını tavsiye ediyorum. (7)
Kaynak:
- http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8405007.asp
- http://www.turkis.org.tr/dosya/nkhl6TSnMiZH.pdf
- http://www.hurriyet.com.tr/gundem/27868115.asp
- http://www.youtube.com/watch?v=19rwvFBU5bU
- http://sozcu.com.tr/2014/gundem/milletvekili-maasi-belli-oldu-625365/
- http://memurunyeri.com/memur/manset-haber/8393-asgari-ucretli-calisan-sayisinin-12-yilda-geldigi-durum.html
- http://www.antoloji.com/gecim-sikintisi-siiri/