Avrupa’da Özgecan Olmak

Doktor değilim, uzman da değilim. Günlerdir yazılanları, haberleri ve insanların sosyal medyada paylaştıklarını okuyan bir bireyim. Evet, bir bireyim, her ne kadar bunu algılayamayan, kadını aşağılayan zihniyetler olsa da…

avrupa

Özgecan olayı ile ilgili herkes çok şey yazıp çizdi, üzüntüsünü dile getirdi, olayın iğrençliğini kustu… Bütün Türkiye ağladı, kimi “İdam geri gelsin” dedi, kimi “Erkeklik bu ise biz erkek değiliz” dedi. Ve kimi vicdansızlar da “Etek giyip erkeği tahrik etmeyin”, “Bu olaylar Amerika’da da oluyor, normal” dedi.

Olayı günlerdir haberlerden takip ediyoruz, nasıl olduğunu ve neden olduğunu… Hatta insanların birbirine “Vah vah, duydun mu güzelim kıza ne yapmış caniler” demesinden başka bir şey duymuyoruz son günlerde.


Yazılarımı okuyanlar bilir Belçika’da yaşadığımı. Bu yazıyı yazma sebebim de, iki ülke arasında olan farklılıklara değinmek.

Belçika kanunu ilk olarak kadını, yazının başında bahsettiğim gibi, bir birey olarak görüyor. Devlet erkekten önce kadının yanında burada. Erkeğin gözünün yaşına bakılmıyor, “Kadın baş tacı, onu ezdirmeyiz!” diyor. Şaşırmayın, bunu devlet diyor, kanunlar diyor.

Tecavüz her ülkede var bu bir gerçek, ancak en büyük fark ne biliyor musunuz? Burada tecavüzü gerçekten akli dengesinde sorun olan insanlar yapıyor, oturmasıyla kalkmasıyla psikolojik sorunları olduğunu belli eden insanlar… Türkiye’ye baktığımda ise, normal bir vatandaştan bile korkmamız gerek. Biraz önce yüzümüze gülenin beş dakika sonra bize ne yapacağı meçhul olmuş ülkemde. Dediğim gibi uzman değilim, muhakkak derinlerde yatan bir sorunu vardır bunu yapanların, ancak konuşmasına, duruşuna baktığımızda eli yüzü düzgün dediğimiz insanlar bile cani çıkabiliyor.


Bir de olayı yapan şoför diye üstüne basmak istiyorum. Türkiye ne güzel memleket öyle, parası olan şoför oluyor. Minibüs ve otobüs şoförleri Belçika’da sınavla alınıyor. Direksiyon başına öyle seni beni geçirmiyorlar, adayları ilk önce matematik, fizik, edebiyat ve özellikle psikoloji testinden geçiriyorlar.

norvec2

Avrupa’yı gelip göreniniz olmuştur, ya da televizyondan gördüğünüz kadarıyla insanlarının ne kadar rahat olduğunu biliyorsunuzdur. Emin olun, çok sıcak havalarda parklarda, evet evet bu bildiğimiz parklarda bikiniyle güneşlenen Belçikalıları biliyorum ben. Ve ilginç olanı bir Allah’ın kulu da çıkıp sarkıntılık yapmıyor. Neden biliyor musunuz, çünkü insanlar olgun, bu bir; ikincisi de kanundan korkuyorlar. Düşünsenize, erkeğim diye geçinenlerin öyle bir durumda neler yapacağını. Tam bir vahşet, tam bir Texas katliamı yaşanırdı herhalde.

Bir de olayın şu yüzünü paylaşmak isterim. Tecavüz her yerde var deniyor ya, Belçika’da da var. Hele ki son zamanlarda biraz daha artar oldu sanki. Gece 23:30’da bisiklet süren Belçikalı kızın esrarengiz kayboluşu, parti dönüşü eve giderken bir daha haber alınamayan üniversite öğrencileri,… Ama bu vakaların katilleri çoğunlukla yabancı uyruklu. Avrupa Birliği’ne giren ve bundan istifade edip elini kolunu sallayarak dolaşan ülke insanları…


Kısacası, Avrupa’da kadın olacaksın, Türkiye’de erkek. Düşünsenize, siz bu yazıyı okurken kaç kişi daha tacize uğramıştır… Artık herkes aynı duayı eder oldu, “Allah bizi hayırlı insanlarla karşılaştırsın…”


 

Arzu Emeksiz
Gent/Belçika doğumlu, Gent Üniversitesi Ekonomi Lisans-Gent Üniversitesi Kurumsal Finans Yüksek Lisans mezunuyum. Öğrencilik yıllarımda birçok dernekte başkanlık ve yönetim kurulu üyeliği yaptım. Küçükken çok kitap okur, kendi çapımda şiir ve yazılar yazardım. Masa, sandalye, çiçek, böcek hakkında saçma sapan şiirlerim bile vardı. Bu yazı merakım üniversite yıllarında Belçika'da bir gazetede köşe yazarlığına kadar gitti. Sonrada burası... Yazmak güzel şey, hele ki yengeç burcu olan ben için.... Çoğu insan anlamaz sizi, ama kalem ve kağıdın kaçışı yok...