Yoksulluk nafakası nedir? Nasıl alınır?

Medeni Kanunun Yoksulluk Nafakası başlıklı 175. Maddesi; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceğini hükme bağlamıştır.

boşanma

Boşanma durumunda yoksulluk nafakası nedir?

Gerek sosyal ve ekonomik koşullar gerek gelenek ve dinin etkisi ile insanlar birbirine zorunlu olarak bağımlı kılınmaktadır. Bu bağımlılığın zorunlu bir sonucu olan Yoksulluk Nafakası; biten bir evliliğin sonucunda maddi olarak güçlü olan tarafın diğer tarafa ekonomik anlamda “süresiz” yardım etmesidir. Medeni Kanunun Yoksulluk Nafakası başlıklı 175. Maddesi; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceğini hükme bağlamıştır.

Uygulamada genellikle kadın lehine Yoksulluk Nafakası’na hükmedildiği görülse de yeni Medeni Kanun eski Medeni Kanundaki gibi kadın-erkek ayrımı yapmamıştır. Dolayısıyla boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kadın veya erkek, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilecek olup nafaka yükümlüsünün kusuru aranmamaktadır. Kanun koyucu, yoksulluk nafakasının süresiz (devamlı) olarak ödeneceğini hükme bağlamıştır. (MK. md. 174/I). Fakat Yoksulluk Nafakası belli bir süre için istenmiş ve mahkemenin bu yöndeki kararı da kesinleşmişse, Yoksulluk Nafakası alacaklısı, daha sonra bu sürenin uzatılması yönünde bir talepte bulunamaz.


Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bir kararında yoksulu; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanlar olarak tanımlamıştır. Yine söz konusu kararında devamla yoksulluk durumu günün ekonomik koşulları ile birlikte, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir demektedir.[1]

nafaka

Yoksulluk nafakası şartları nelerdir?

Yoksulluk Nafakası’nın dayandığı olan düşünce; boşanan taraflardan birinin boşanma sonucunda düşeceği yoksulluk halinin sosyal dayanışma ve ahlaksal değerler gereğince giderilmeye çalışılmasıdır. Hâlihazırda hukukumuzdaki uygulamaya göre yoksulluk nafakasının şartlarını kısaca şöyle sıralayabiliriz.

  • Yoksulluk Nafakası’nın yoksulluğa düşen veya düşecek olan tarafça talep edilmesi gerekir. Bu talep açılan boşanma davası ile birlikte yapılabileceği gibi, eğer, boşanma davasıyla birlikte karşı taraftan yoksulluk nafakası talep edilmemişse boşanma kararı kesinleştikten sonraki bir yıl içerisinde karşı taraftan yoksulluk nafakası talebinde bulunabilir. Bu 1 yıllık zaman aşımı süresi geçtikten sonra yoksulluk nafakası talebinde bulunulamaz.
  • Yoksulluk Nafakası talep eden tarafın kusurunun, karşı tarafın kusurundan daha ağır olmaması gerekir. Eğer Yoksulluk Nafakası talebinde bulunan taraf daha ağır kusuru varsa mahkeme Yoksulluk Nafakası’na hükmetmez. Örneğin aldatan taraf yoksulluğa düşecek olsa bile yoksulluk nafakası alamaz.
  • Boşanma yüzünden yoksulluk nafakası talebinde bulunan tarafın yoksulluğa düşmüş olması gerekir. Yoksulluk Nafakası talebinde bulunan taraf ekonomik olarak güçlü ise mahkeme bu taraf lehine Yoksulluk Nafakası’na hükmedemez.

Her ne kadar Yoksulluk Nafakası’nın şartları açık ve basit görünse de Yargıtay’da bir karara konu olmuş ve hakimlerinin dahi tam olarak mutabık olmadıkları bir olaya değinmek istiyorum.[2] Olayda, davacı kadın, davalının başka bir kadınla karı koca hayatı yaşadığını, hatta bundan bir çocuğunun olduğunu, bu nedenlerle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını ileri sürerek tarafların boşanmalarına, davalı kocanın toplam servetinin 30 trilyon TL’yi (miktarlar eski para birimi üzerinden belirtilmiştir.) geçtiğini iddia ederek 5 trilyon TL maddi, 5 trilyon TL manevi tazminat ile aylık 5 milyar TL Yoksulluk Nafakası’na hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Yoksulluk nafakasının amacı nedir?

yoksulluk nafakasıMahkemece, davalının tam kusurlu olması sebebiyle tarafların boşanmalarına, davacı kadının kişilik haklarının ağır şekilde ihlal edilmiş olması, yaşı itibariyle ikinci evlilik yapma şansının çok azalmış bulunması dikkate alınarak; 150 milyar TL maddi 150 milyar TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Davacının SSK Emeklisi olduğu, aylık 469 milyon TL yaşlılık maaşı aldığı, kira vermeden davalıya ait evde oturduğu bu suretle davacının düzenli bir gelirinin mevcut olduğu, asgari ücretin üzerinde olan bu gelire göre yoksulluk durumunda bulunmadığı gerekçe göstererek Yoksulluk Nafakası talebinin reddine karar verilmiştir.


Bu karar temyiz edilmiş olup Yargıtay Yoksulluk Nafakası verilmediği için yerel mahkemenin bu kararını bozmuştur. Yerel mahkeme kararında direnmiş olup dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gelmiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu: davacının davalıya ait evde oturması, davacının her an onu evden çıkarabilecek olması, davacının gelir durumu ile davalının geliri arasında anormal sayılacak bir farkın bulunması, davacının aldığı aylık 469 milyon TL yaşlılık aylığının davalıyı yoksulluktan kurtarmasının mümkün olamayacağı gerekçesiyle makul bir miktarda Yoksulluk Nafakası verilmesine oy çokluğu ile karar vermiştir.

Bu karara karşı oy kullanan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu hakimi benim de katıldığım şu gerekçeleri illeri sürmüştür; “Emekli olup, bir sosyal güvenlik kurumundan emekli aylığı alan kişinin yoksulluğa düşeceği kabul edilemez. Davacı 300.000 YTL tazminat almaya hak kazanmıştır. Maddi tazminata rağmen yoksulluğa düşme durumunun var olup olmadığı araştırılmalıdır. Başka bir anlatımla Yoksulluk Nafakası (TMK. m. 175) kadının zorunlu gereksinimlerini karşılamak içindir. Yoksa onun evli olduğu zamanki hayat seviyesini sürdürmesini temin için değil! (DURAL/ÖGÜZ/GÜMÜŞ, s. 150) Koca yeni eşi dururken bir de eski eşine aynı hayatı/alıştığı hayatı yaşatmak zorunda değildir! Bütün bu gerçeklere bakıldığında kendisine 300 milyar lira tazminat verilen, SSK aylığı bulunan, şirket hissesi olan ve üstelik 30 trilyon liralık malvarlığında katılma alacağı bulunan bir kadına yoksul demek toplumdaki yoksul anlayışına uygun mudur? Açıkladığımız gerekçelerle yoksulluk nafakasının reddedilmesi konusunda yerel mahkeme hakimi ile aramızda görüş birliği olduğu için değerli çoğunluğun farklı düşüncesine katılmıyorum.”

[1]  “www.kazanci.com” Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 16.05.2007 Tarih, 2007/2-275 Esas, 2007/275 Karar


[2]  “www.kazanci.com” Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 16.05.2007 Tarih, 2007/2-275 Esas, 2007/275 Karar


Metin Kurşat
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 2001 yılında mezun oldum. Kadir Has Üniversitesinde özel hukuk alanında yüksek lisans eğitimi, Oxford'a kısa bir süre dil eğitimi aldım. Şu an İstanbul'da avukatlık hizmeti vermekteyim.