Ara sıra yazarım; birisi ile beraberken onun dışındakilere mavi boncuk dağıtan bir yol arkadaşı sağlam değildir diye… Anlayan anlıyor, anlamayan ise anlamadığını bile bilmiyor.
Yoksa yüreğinde sevgisi sağlam olanlara bir sözümüz asla olmaz. Olursa da hep sağlam, doğru ve sevgi dolu olur…
O yüzden bu yazı bizi anlamayanlara kullanma kılavuzu gibi olsun, daha da anlamazlarsa onların da yolları bize uzak olsun. Uzak olanlarınki de uzak kalmaya devam etsin…
Bence birilerine mavi boncuk dağıtmak; o kişiye illaki bazı şeyleri açık açık söylemek demek değildir. Bazen bazı şeyleri ima edersin.
İşte o imalardır; dağıttığın mavi boncuklar…
Bazen birkaç tane, bazen bolca verdiğin mavi boncuk – larınla öyle imalar yaratırsın ki karşındaki seni işine geldiği gibi anlayabilir. Ki zaten biz insanlar hep böyle değil miyiz?
İşimize geldiği gibi anlar, sonra da hayal kırıklıkları yaşarız ya! Ya da süresi belirsiz beklentilere kapılırız.
İşte tam ondandır bu anlamalar ve sonrası iç dünyalarda beslenen hayaller. Zaten imalar da biraz ondandır; söylenmese bile, hatta kabullenilmese bile içteki yeri böyle bir şeydir.
İlginin devam etmesine duyulan istektir; içten içe saklı tatminsiz bir egonun isteği…
Senin ne kadar namuslu olduğun ya da senin ne kadar dürüst olduğun ayrı bir konudur. Anlatmak istediğim namus ile hele hele namussuzlukla ilgili bir şey hiç değildir. Sadece ve sadece sadakat duygusunun gevşekliğidir.
Bir de ne yazık ki yalansızlığın aslında pek de doğru olmadığıdır.
İster kabullenin ister etmeyin; söylenmeyen, saklanan gerçekler; ilişkinin yalanlara bulaşmış lekeli tarafı, güzel ve sağlıklı bir ilişkinin sinsi bir hastalığa bulaşmasıdır.
Siz istediğiniz kadar “yalan söylemedim,” deyip durun, yol arkadaşınızdan sakladığınız ölçüde ona karşı yalancısınızdır aslında…
Öyle ya da böyle söylemlerinizle varsa yol arkadaşınızın dışındaki insanlarda yarattığınız beklentiler ya da zaten var olan beklentileri sıcak tutmak, hatırlatmak; gizliliği ilişkinize bulaştırmaktır.
Akılda, yürekte sinsice bir yedeklemedir.
O yüzden hep bir avuç sevda derim ya. Bir avuç olsun ama gerçek, saf ve dürüst olsun.
Yoksa dünyalar kadar sevip, içine yalan dolan, ihanet sokacaksanız; ne huzurunuz huzur olur, ne sevdanız sevda…
Ne de mutlu olursunuz. O zaman sadece tatmin olursunuz.
Bilmem anlatabildim mi?