Milliyetçi Sol Olur mu?

Yunan halkı gibi milliyetçi ve muhafazakar bir toplumda, kendisini ateist olarak tanımlayan ve evlilik dışı ilişki sürdüğü çocukluk aşkından 2 oğlu olan radikal sol bir liderin iktidara gelmesi mümkünken Türkiye’de neden bunun hayali bile mümkün değildir?

Çünkü Yunanlılar dünyada ilk demokrasiyi yaşayan toplumdur ve demokratlık genlerinde vardır. Bizde ise papağan gibi ezberlediği üç beş kelimeyi tekrarlamaktan öteye gitmeyen sol fraksiyonerlerin Sol ile milli kelimelerinin asla yan yana gelemeyeceğini söylemeleri ne kadar doğru? Gerçek bunların dediği gibi mi yoksa söylenenlerden çok mu farklı?

sol

Milliyetçilik ve Sol

Milli kelimesi muhafazakar görüşü değil, tam aksine sol görüşü ifade eder. Milli Savunma, Milli Eğitim, Milli Ekonomi hep anti emperyalist ve aydınlanmacı Atatürk’ün kullandığı ifadeler değil miydi? Türk siyasi hayatında Milliyetçi sol veya Ulusal sol tanımlarının son 20 yılda ortaya çıktığı zannedilir ama hep vardı. Çünkü solculuk, ırkçılığa yönelmeyen milliyetçiliği kapsar.


İdeolojik olarak sağ ile sol ayrımı, Fransız Devrimi sürecinde kurulan meclisteki oturma düzeninden ortaya çıkmıştır. Soylular, din adamları sağda; burjuvalar solda oturmaktaydılar. Devrim sürecinde oluşan iç siyasetteki bunalımı fırsat bilen dış mihraklar genç cumhuriyete savaş ilan edince Jakoben Hükümeti, devrimi mevrimi bırakıp sağda ve solda yer alan tüm unsurları tek bayrak altında toplayarak “Her şey Fransa için” sloganıyla direniş başlattı. Milliyetçilikle sol bağdaşmaz diyen arkadaşlar o zaman bu direnişin neden başladığını açıklamak zorundalar.

Veya sol bir devrim olan Fransız Devrimi’nin neden milliyetçilik akımlarına sebep olduğunu açıklamak zorundalar.

Veya II. Dünya Savaşı’nda Hitler Almanyası’nın saldırısına uğrayan Sovyet Rusya’nın 23 milyon insan feda ederek topraklarını niye savunduğunu açıklamak zorundalar.

Veya II. Dünya Savaşı’nda Mao’nun, faşist Çin diktatörü Çan Kay Şek ile işbirliği yaparak Japonya’ya karşı neden direnişe geçtiğini açıklamak zorundalar.

Veya ABD’nin 1961’de yaptığı Domuzlar Körfezi Çıkarması’na komünist Küba’nın niye direndiğini açıklamak zorundalar.

Veya Vietnam Savaşı’nda ABD’ye direnenlerin neden sadece komünist Vietkong gerillaları olduğunu açıklamak zorundalar.


Veya İran’da petrol şirketlerini millileştiren solcu Musaddık’ın neden ABD ve İngiltere destekli bir darbe ile iktidardan indirildiğini açıklamak zorundalar.

Veya “Ne komünist ülkeymişiz, sata sata bitiremedim” diyen Eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın neden sağcı olduğunu açıklamak zorundalar.

Veya her yerde “Halkçı Ecevit” sloganlarıyla karşılanan bir solcu devlet adamının soydaşlarını kurtarmak için niye ABD’ye rağmen Kıbrıs’a asker çıkardığını açıklamak zorundalar.

Veya kendisini Bolivarcı bir vatansever olarak tanımlayan Hugo Chavez’in neden Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi’nin lideri olduğunu açıklamak zorundalar.

Veya Milli Mücadeleyi başlatan Mustafa Kemal gibi milliyetçi bir askerin kurduğu partinin bugün neden solu temsil ettiğini açıklamak zorundalar.

Veya anti emperyalist ve komünist Küba’da büstü bulunan tek yabancı liderin neden Atatürk olduğunu açıklamak zorundalar.


Veya kafalarını yormasınlar ben açıklayayım: Mustafa Kemal’in 6 ilkesinden Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik ve Laiklik sol bir devrim olan Fransız Devrimi’nden; Halkçılık, Devletçilik ve Devrimcilik ise zaten solcu olduğunu söylemeye bile gerek olmayan Bolşevik Devrimi’nden gelmiştir. Yani 6 okun tamamı sol söylemdir ve solun temel felsefesi anti milliyetçilik değil anti emperyalizm ve aydınlanmacılıktır. Ülkenin bu hale gelmesinin sorumluları az okuyup çok konuşan, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya çalışan, % 0.1 oyu bile paylaşamayıp bölünen ve böylece asırlık partinin tarih olmasına sebep olan, daha terminoloji ile arasındaki sorununu giderememiş sol fraksiyonerlerdir. Bunları içinde barındıran bir siyasi akım, nüfusunun yarısı 30 yaşın altında olan bir ülkede asla iktidar olamaz. Türkiye’nin bu insanların içinden ayıklandığı bir sol anlayışa acilen ihtiyacı var.


Taner Erim
1966 yılında İstanbul'da doğan yazar, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden mezun olmuştur. Hava Kuvvetlerinin çeşitli birimlerinde hekim olarak görev yaptıktan sonra 2010 yılında emekli olmuştur. Halen özel sektörde kulak burun boğaz uzmanı ve bir yüksek öğretim kurumunda öğretim görevlisi olarak çalışmakta olan yazarın ilgi alanları siyasi tarih, sinema ve motosiklettir.